Bora ile bedenimin yanında otururken "Niye başım o kadar çok ağrıdı?" diye sordum.
"Bedenin yaşamak için büyük mücadeleler veriyor, yoruldun artık."
"Bu pes edeceğim anlamına mı geliyor?"
"Kesin bir cevap veremeyiz."
Odanın camına yaklaşıp beni sevenlere baktım.
"Bedenimden bile yorgun hepsi. Hallerine bak." dedim.
"Aç olmalılar. Uzun zamandır bir şey yemiyorlar." diyen Bora'yı onayladım.
"Kendilerini hiç düşünmüyorlar."
"Öyleyse şöyle yapalım, sen burada kendinle kal. Ben de onlara hastanenin kantininden bir şeyler alayım."
"Yanlarına ne diye gideceksin?"
"Polis kılığına bürünürüm yine. Sen onu dert etme."
"Tamam, teşekkürler."
Gülümseyerek yanağıma bir buse kondurdu ve "Birazdan gelirim." dedi.
Onu onaylayıp hasta yatağına döndüm.
"Uyanman gerekiyor. Bizi dışarıda bekleyen çok sevenimiz var."
Güldüm.
"Biz demek de ayrı komik. Sen bensin. Benim bedenimsin."
Gözüm dolarken ofladım.
Sessizce bekledim.
Bora kısa bir süre sonra elinde tepki ile gelince tebessüm ettim ve duvarın içinden geçip yanlarına gittim.
"Aç olabileceğinizi düşündüm." diyen Bora, tost dolu tepsiyi annemlere uzatınca ona merakla baktılar.
Abim hariç hepsi buradaydı.
"Kusura bakmayın. Kendimi tanıtmayı unuttum." dedi, Bora ve tepsiyi sehpaya bırakıp cebinden sahte polis kimliğini çıkarıp annemlere gösterdi.
"Kızlarınız davasına bakıyordum. Hastaneye yolum düşünce size de bakmak istedim."
"Zahmet etmişsin, sağ olasın." dedi, babam.
Gökhan, "Ne kadar tuttu?" diyerek cüzdanını çıkarıyorken Bora, "Lafı olmaz, ödemenize gerek yok." dedi.
Ona itiraz etmelerine rağmen Bora parayı kabul etmeyince konu kapanmıştı.
Bora camdan bedenime baktı ve "Bir gelişme var mı?" diye sordu.
Gökhan, "Doktor ümitlenmememiz gerektiğini söylüyor." derken abim koridorun köşesinden döndü.
Yanımıza geldiğinde merakla Bora'ya bakıyordu.
Annem, "Hoş geldin oğlum. Bak meslektaşınla konuşuyoruz. Eliz ve Ezgi'nin davasına bakıyormuş." dediğinde gözlerimi pörtleterek Bora'ya baktım.
Bora da bakışlarıma ufaktan karşılık verirken abim, Bora'nın elini sıktı.
"Emir Altaş."
Devamında da meslekteki yerini söylemişti ama onu dinlememiştim.
Dinleyememiştim.
Emir.
Emir, Eliz ve Ezgi...
Ve bedenim dayanamazsa geriye sadece Emir ,abim, kalacaktı.
"Eskiden sizin karakolda çalışıyordum. Seni tanımıyorum, yeni misin?"
Derin bir nefes verdim.
Şu anda da orada çalışıyor olsaydı yalanımız ortaya çıkardı.
"Evet, yeniyim."
Abimin sorgulaması bittiğinde Bora rahatladığını belli etmek için bana baktı.
Sorgulaması bitmez, konuyu deşer diye korkmuştuk.
"Benim işe dönmem gerekiyor. Fırsat buldukça gelirim." diyen Bora'ya karşılık babam, "Zahmet etmene gerek yok, eyvallah." dedi.
"Eliz'i ben de sizin gibi merak ediyorum, zahmet olmaz." dediği an abimlerin sert bakışları ile karşı karşıya kalmıştı.
Bora beni tanıdığını belli etmişti.
İsmimi söyleyişinden belliydi.
"Kardeşimi tanıyor gibisin." diyen abim ile Bora, benim aksime telaşlanmayarak "Evet, Eliz Hanım ile önceden tanışmıştım." dedi.
"Öyle mi? Nereden?" diye sordu, abim.
"Daha önce karakola gelip ifade vermişti. Oradan tanıyorum."
Rahatlıkla yalan söyleyebilmesi beni şaşırtırken dudağımı kıvırdım.
Uyanırsam bunları benim açıklamam gerekecekti.
Abim, "Hayırdır? Hiç haberim yoktu." dediğinde Bora, "Önemli bir durum olmadığı için söylememiştir. Sadece bir olaya tanıklık etti." dedi.
Bol keseden sallıyordu.
"Maşallah, yalan konusunda epey tecrübelisin." dediğimde Bora gülümsememek için kendini tuttu.
"Tekrardan gelirim, şimdi işe dönmeliyim." diyen Bora giderken odama döndüm.
Ailemin yanındayken içeri giren doktor ben gelince başını benden yana çevirince kaşlarımı çattım.
Bu tepkiyi bana mı vermişti?
Yoksa tesadüf müydü?
Bir şey yapmadan sakince işine döndüğünde onu izlemeye başladım.
Elindeki şırıngayı acemice tutuyordu.
Bana dönmesi, tecrübeli gibi görünürken acemice davranması...
İçimde bir şüphe uyanmasına sebep olmuştu.
"Zaten uyanamıyorum. Bir de felç ile uğraşmak istemiyorum. Düzgün yap şunu."
Elindeki şırıngayı hafifçe düzelttiğinde kaşlarımı çattım.
"Beni duyuyor musun?"
Tepki vermediğinde önüne geçtim.
"Sana diyorum."
"Beni görüyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasíaHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.