"Beni görüyor musun?"
Tepki alamama rağmen içime kurt düşmüştü.
Bu kadar hızlı tesadüf olduğunu kabul edemezdim ama şüphelerimde haksız isem yaptığım ufak bir hata büyük sonuçlar doğurabilirdi.
İğneyi bana vurmak için bedenime yaklaşmıştı ki durdu.
Eğer beni görüyorsa bunu anlamanın tek bir yolu var.
Hiç düşünmeden ona doğru yürüdüm ve gözümü yumup içinden geçmeye çalıştım.
Ona çarptığımda kaşlarımı çattım.
Tecrübelerime göre insanların içinden rahatça geçebiliyordum.
Bunun sebebi kaybolmam olabilir miydi?
Bu kadar tesadüf olamaz.
"Tamam bu durum hiç komik değil. Neler oluyor?"
Bana cevap vermediğinde ofladım ve tekrar içinden geçmeye çalıştım.
Olmuyordu.
"Peki..."
"Cevap vermiyorsan kendi yöntemlerime başvururum." dedim ve olabildiğince geriye çekildim.
Sırtımı duvara yasladığımda acaba saçmalıyor muyum diye düşündüm.
Tahminlerim yanlış ise bir şey kaybetmezdim.
Eğer doğru ise çok şey kazanabilirdim.
Daha fazla düşünmeye gerek yok.
Doktora doğru koştuğumda irkildiğini fark ettim.
Zorlanarak içinden geçtiğimde gözlerimi açtım.
Doktorun içinden geçen tek ruh bendim ama dışarı çıkan tek ruh ben değildim.
Önce çıkardığım ruha, sonra bedene baktım.
Ruh ve doktorun görünüşü çok farklıydı.
Ama ruh birine benziyordu.
"Sen..."
Sırıttı.
"Evet, ben."
"Neden hastanedeki adamı bırakıp bu doktorun bedenine girdin?"
"Bedeni dayanamadı, öldü."
"Sen de beni öldürmeye geldin."
"İşimi yarıda bırakmaktan nefret ederim."
Doktora baktım.
Nasıl odama geldiğini düşünüyordu.
"Doktorun da bedenini çalmana izin vermem."
"Öyleyse..." deyip bedenime baktığında aklından geçenleri okuyabiliyordum.
"Hasta adamın bedeni ikinci ruhu kaldıramadığı için öldü. Senin ölüm döşeğindeki bedenin benim ruhuma dayanabilecek mi? Bakalım mı?"
Konuşmama izin vermeden bedenime koştuğunda acele edip kolundan tuttum.
Elinin tersiyle yüzüme tokat attığında gücüne dayanamayarak yere düştüm.
Sinirle yerden kalktım ve çıkan doktora göz ucuyla baktıktan sonra "Buna izin vermeyeceğim. Beni öldüremeyeceksin." dedim.
"Engel ol." dediğinde düşüncesiz davranıp direkt üstüne atladım.
Sadece Bora gelene kadar onu engellemem lazımdı.
Bana rahatlıkla karşı koyarken "Küçük bir kızsın. Bana engel olamazsın." dedi.
"Ama oğlun olur."
"Oğlumu burada göremiyorum. Seni koruması gerekmiyor muydu?"
"Şu an burada olmayabilir ama gelecek." dediğimde gülüp beni ittirdi.
Düşeceğimi sanarken bir bedene çarptığımda kafamı kaldırıp Bora'ya baktım.
"Benden mi söz ediyorsun baba?"
Bora'nın direkt ışınlanmasını beklemiyordu.
Sinirle kaçmaya çalışıyordu ama bizim yanımızda şansın yoktu.
"Bana istediğini yaptın ve bunlar görmezden gelindi ama sevdiğim kadın ile uğraşıp bu işten sıyrılabileceğini sanman aptallık."
"Sen mi engel olacaksın bana?" diye soran babasına güldü.
"Evet, ben engel olacağım."
Bora babasının arkasında geçit açarken babası kaçmanın derdindeydi.
Yavaşça babasına yaklaştım.
Kaçmaya çalışırsa atak yapıp onu yakalayacaktım.
"O geçitten beni hiçbir güç geçiremez."
"Geçeceksin."
"Geçirt."
Bora düşünmeden babası ile kavgaya giriştiğinde bir adım uzaklaştım.
Babası sandığımın aksine güçlüydü.
Bora'ya karşı koyabiliyordu.
Bora sırt üstü yere düştüğünde endişeyle ona baktım.
Toparlanırken bana bakıyordu.
"Özür dilerim."
Neden özür dilediğini sormama fırsat vermeden ayağa kalktı ve babasına doğru koştu.
Belinden kavrayıp koşmaya devam ettiğinde ne yapacağını anladım.
Tek ben değil, babası da anlamıştı.
babası kendisini bırakıp kurtulmasın diye Bora'yı sıkı sıkıya tutarken Bora kendisi ile birlikte babasını geçitten geçirdi.
Ben daha önce geçitten içeri girmeme rağmen vaktim gelmediği için geri çıkarılmıştım.
Bora da çıkarılırdı.
Daha işi bitmemişti.
Ona daha baş belası olacağım.
Benim sorunum çözülmeden Bora'nın gitmesi, işten atılması imkansızdı.
Geçit kapanırken aradan Bora'ya baktım.
Bana bakıyordu.
Sessizce yutkundum.
Niye kapı kapanmadan dönmemişti?
Bağlı olduğum makinelerden normalden farklı sesler çıkarken başıma keskin bir ağrı girdi.
Hayır, hayır, hayır.
Şu an ölemezdim.
Bora'ya son kez sarılmadan ölemezdim.
Odama doktor ve hemşireler doluşurken baş ağrısına dayanamayıp dizlerimin üzerine çöktüm.
Bedenime iyice yok oluyordu.
İşim bitmişti.
Belki de Bora böyle gidebilmişti.
Onun diğer tarafta hiç yeri olmamıştı.
Ben yok olurken bana ayrılan yere gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasyHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.