Uyandığımda Bora başımda endişeyle bekliyordu.
Onu baştan aşağı süzdükten sonra "Ne oldu? Ne bu korkun?" diye sordum.
"Eliz." diyerek rahatladığında uzandığım yatağından doğruldum.
"Evet?"
"Bir daha sakın bıraktığım yerden ayrılma. Başka bir odaya dahi geçme."
"Ama..."
Sözümü böldü.
"Aması yok. Seni kaybettiğimi sanıp çok korktum."
"Merak etme. Sadece Cemil başımın çok ağrıdığını görünce beni doktorunuza götürdü. Hem bak şu an başım ağrımıyor."
"Sadede dediğin olayda Cemil bilmesine rağmen seni hakimlerimiz tarafından işinden alınmış bir doktora götürdü."
"Niye işinden alınmıştı? Ciddi bir şey mi yapmıştı?"
"Kendisine hasta olarak giden kadın kommolarımıza takındığı tavır hiç hoş değildi."
Duyduğum şey ve olabilecekler beni şok ederken "Cemil niye beni ona götürdü? Başkası yok muydu?" diye sordum.
"Vardı."
"Öyleyse beni niye ona götürdü?"
Cemil'e güvenmek istiyordum.
"Sana niye uyku getirici ilaç verdilerse seni o yüzden ona götürdü." dedi, sinirle.
"O..."
"Evet."
Cemil'den böyle bir şey beklemediğim için şaşırmıştım.
"Tahmin edememiştim. Ondan zarar gelmez sanmıştım." dediğimde "Seni bu yüzden yanımdan ayırmak istemiyorum." dedi.
"Burası günahkarların kendini kurtarmak için çabaladıkları bir yer. Gerçekten af dileyip çalışanlar da var, eski huylarını bırakamayan da."
"Ama geçen günlerde bana çok iyi davranmıştı."
"Ben de ondan bu kadar büyüğünü beklemezdim ama sana olan yakınlığından seninle olmak istediği belliydi."
"Bir anda alınan bir karar olmalı. Şeytana uymuştur."
"Ona kılıf aramayı bırak. Bir anda falan almamış bu kararı."
"Nasıl? Uzun zamandır planlıyor muydu?"
"Uzun bir zaman mı bilmem ama niye kapıyı çaldıktan sonra gitmedi? Evime girdi?"
"O ilaç hep onda mıydı?" diye sordum.
"Ondaydı."
Derin bir nefes verdim."Bu durumu daha çok konuşmak istemiyorum."
"Son olarak, merak etmemen için söyleyeyim. Doktor zaten sınırda dolanıyordu. O işinden olur. Cemil'i de buradan attırmak için elimden geleni yapacağım. Zaten bugünkü yargısında burada kalması zor bir ihtimal."
Onu başımla onayladım.
"Geldiğinde çok sinirliydin. Bana kızgın mısın?"
"Sana kızgın değildim. Burada mağdursun. Sadece sana bir şey oldu diye çok korktum. O ikisine karşı ise epey sinirliydim. İkisini de elimden zor aldılar."
Gülümseyerek ona yaklaştım.
"Çok mu sinirlendin?"
"Çok. Sana bir şey olacak diye çok korktum ve onlara çok sinirlendim."
"Size böyle bir fırsat verilmişken ellerinin tersiyle böyle güzel bir teklifi itmeleri saçmalık."
"Yıllardır karşı cins ile temasları yok. Uçkurunları bu yüzden hayatlarından daha önemli gelmiş olmalı."
"Sen onlardan çok daha fazla senedir karşı cins ile temasın yok."
"Evet de ben onlarla bir miyim?"
"Tabii ki hayır ama şaşırtıcı."
"Şaşırtıcı olan ne? İşime odaklanıp karşı cinsi düşünmemem mi?"
"Yedi çocuktan sonra karşı cinsi düşünmemen."
"Şu yedi çocuk mevzusuna iyi takıldın. Bizim zamanımızda yedi çocuk çok normaldi."
"Olabilir ama yaptın mı yaptın."
"Daha fazla savaşmayacağım. Ne dersen de."
Sırıtarak ona baktım ve "Senin şimdi torunun da vardır." dedim.
Cevap vermediğinde "Bora." dedim.
Gözlerini kaçırdığında "Gerçekten mi?" diye sordum.
"Ben o zamana göre epey yaşlanmıştım. Torunum olması çok normal."
"Ay kendimi dedeyle evlenen genç kadınlar gibi hissediyorum."
"Ama bu kadarı fazla. Yirmi yedi yaşındayım."
"Yo, fazla değil. Dedesin işte sen."
"Aslında az önceki konuyu tekrar açmalıyız."
"Hangisini?"
"Şu karşı cins ile yakınlığım."
"Neden?" diye sorarken bana doğru eğilip dudaklarımızı birleştirdi.
Bunu beklemediğim için şok içinde kalakalırken gözlerimi kırpıştırdım.
Kollarımı kendime gelip boynuna dolarken gözlerimi yumdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasiHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.