"Eliz."
Bora'ya döndüm.
Saatlerdir kendimi, yaşadıklarımı toparlayamadığım için konuşmuyorduk.
Sadece oturmuştuk.
"Özür dilerim."
"Özür mü? Neden?" diye sordum, merakla.
Saatler sonra söyleyeceği ilk kelimenin bu olmasını beklemiyordum.
"Babamın yaptıkları için özür dilerim."
"Babanın yaptıkları... Senin bir suçun yok."
"O... O benim babam."
"Ve sen de Bora'sın. Baban değil."
"Ben senin yüzüne bakamıyorum." diye mırıldandığında içindeki ıhlamur bitmesine rağmen elimde tuttuğum bardağı bir kenara koydum ve ona yaklaştım.
Ben yaklaştıkça kendini daha çok koltukla bütünleştirdi.
İmkanı olsa kendini koltuğa gömecekti.
Elini tuttuktan sonra "Bana bak Bora." dedim.
"Engel olunabilirdi."
"Nasıl?"
"Bilmiyorum ama bir yol bulunabilirdi. Çabalamalıydık. Onu daha önce, size zarar vermeden önce fani dünyadan göndermeliydik."
"Her kararın sebebi iyi bir sonuca dayanır diyen sendin. Şimdi ne değişti? Niye böyle konuşuyorsun?"
"Sana yapılanların sonu nasıl güzel bir sonuca bağlanabilir? Ben... Bağlayamıyorum."
Ani bir cesaret ile "Seni tanıdım." dedim.
"Ama yaşadıkların ile bir tutulamam, tutulmamalıyım."
"Ben tutarım."
"Nasıl?"
"Olanları geriye alamayız. Bu yüzden olayları olumlu görmeliyiz ve seni tanımak bu olayların en olumlusu."
Kendime itiraf etmeden bunu ona söylemek doğru bir karar mıydı, bilmiyorum ama canım söylemek istemişti ve söylemiştim.
Gülümseyerek "Sen de bin yedi yüz yirmi yedi yıldır beni mutlu edebilen tek kişisin. Tek mutlu olmamı sağlayan sebepsin." dediğinde utanmıştım.
Konuyu ben açmıştım ama bu kadar utanacağımı bilmiyordum.
Kızardığımı hissediyordum.
Konuyu oluşturduğu ortamdan uzaklaştırabilmek için "Ama sen bin yedi yüz elli dört yaşındasın." dedim.
Konuyu değiştireceğim derken daha da batırmıştım.
Sussan daha iyiydi Eliz.
"Hayatım boyunca beni mutlu eden tek sebep mi olmak isterdin?" diye sorduğunda gözlerimi kaçırdım.
"Kulağa bencilce geldi." dediğimde güldü.
"Öyle çünkü."
"Ama yılları hesaplayıp söylediğinde tuhaf geldi. Kommo olduğumdan beri beni mutlu eden tek sebepsin, diyebilirdin. Kaç yıl diye niye söylüyorsun?"
"Haklısın aklıma gelmedi. Senin yanında pek düşünemiyorum."
Sanki utanmamışım gibi kendimi daha fazla utandıracak bir cümle kurdum.
"Eğer kommoluktan beri demek aklına gelmediyse hayatım boyunca diyebilirdin." diyerek gülümsediğimde belimdeb tutup beni kendine çekti.
Kucağına düştüğümde gözlerimi pörtleterek ona baktım.
Tepki bile verememiştim.
"Öyle dememi istiyordun herhalde."
"Belki." derken gözlerimi kaçırmıştım.
"Belki?"
"Yedi çocuğun var, herhalde seni hayatın boyunca tek mutlu eden sebep olamam. Sadece şaka yapıyorum." diyerek konudan kaçmaya çalıştım.
"Sence şu an konu hangi gün mutlu olduğum mu olmalı?"
Bilmediğimi gösterircesine alt dudağımı kıvırdım.
"Peki, sen söyle. Konumuz ne olmalı?"
"Senin güzelliğin kesinlikle konumuz olmalı. Hayatımda ilk kez utanma ve kıskanma duygularını yaşıyorum. Senin yüzünden."
"İlk kez? İkisi de mi?" diye sordum, şok içinde.
"İlk kez. İkisini de."
"Daha önce..."
"Hayır, hiç yaşamadım."
Duraksayıp "Bir saniye." dedim.
Bir şey demeden beni, bana bakarak beklediğinde sessizce yutkundum.
Bu bir itiraf mıydı?
"Beni neden kıskanıyorsun? Ya da utanıyorsun? Neden?"
Oturuş şeklimize baktıktan sonra "Niyetimi belli edemedim mi?" diye sordu.
"Aslında oldukça belli."
"O zaman?"
"Duymak istiyorum. Üstü kapalı olmadan, açık açık."
"Senden hoşlanıyorum ve senin bana yakınlıkların beni utandırıyor, Cemil ile görüşmen kıskandırıyor."
Gülümsedim.
"Öyle mi?"
"Öyle. Peki ya sen? Tek taraflı mı duygularım? Yoksa..."
"Yoksa?"
"Hoşlanıyor musun benden?"
Tebessüm ettim.
"Hatırlamadığım için herhangi bir konuda ilk misin, bir şey söylemem ama yaşadıklarımı unutmazsam başka erkeğe hayatımda yer verebileceğimi sanmıyorum. Sen... Sen sonuncu olabilecek birisin."
Konuşmam bittiğinde rahatlayarak bir nefes aldım ve gözlerine baktım.
Elini usulca yanağıma getirdiğinde olacak şey kalbimin hızını arttırmıştı.
Ona ayak uydurup gözlerimi yumdum ve ona yaklaşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mandalina
FantasiaHafızasını kaybeden bir ruhu öbür tarafa götürmek ile sorumlu olan kommonun ve ısrarla öbür tarafa gidemeyen bir ruhun aksiyon ve heyecan dolu hikayesi.