Tek Seçeneğim

1.7K 126 124
                                    

"Hazır mısın?" diye sorduğunda onu onaylayacak şekilde başımı salladım.

Sağ elini öne doğru ilerlettikten sonra bileğinden elini sağa doğru doksan derece döndürdüğünde bir geçit açıldı.

"Hadi." diyerek içeri girdiğinde hızlıca arkasından gittim.

Arkamı döndüğümde geçit kapanmıştı.

Yüzüme yüzüme vuran sıcak hava anında susatırken kommoya baktım.

"Nefes."

Derin nefesler almaya çalışırken koluna tutundum.

"Alamıyorum."

Göğsüm hızla inip çıkıyordu.

"Nefes almak için kendini zorlama. Akışına bırak, alışırsın."

"Senin için demesi kolay. Bilmem kaç bin asırdır alışıksın."

"Bin yedi yüz elli dört." diye beni düzelttiğinde sinirle ona baktım.

Ona nefes almakta zorluk çektiğim için söylenmeye başlayacaktım ki işaret parmağını bana doğru uzattı ve "Sakın." dedi.

"Unutmuşum, pardon."

"O kadar az kural varken nasıl unutmayı beceriyorsun?"

"Yeni öldüm ben ve senin yüzünden belki de cennete gidemiyorum. Bana kızamazsın!"

Eliyle sinirlenerek ağzımı kapattı ve "Sana söylediğim birkaç kural vardı. Onlardan ikisini çoktan çiğnedin. Amacın ne senin?" diye fısıldadı.

Eli hala ağzımdayken konuşmaya çalıştığımda anlamayarak bana baktı.

Elini işaret ettiğimde "Pardon." diyerek çekti.

"Üzgünüm ama psikolojim altüst oldu. Bana kızamazsın."

"Bunu bahane edip duramazsın."

"Ama ediyorum."

"Bu tartışmaya evimde devam ederiz. Şimdi yürü."

"Evin?"

En üst dairesini yüksekliğinden dolayı göremediğim gökdeleni işaret etti ve "Bu şehirden sorumlu tüm kommoların yaşadığı binadaki evim. Dikkat çekmeden gitsek iyi olacak." dedi.

Ondan bir adım uzaklaştım ve "Ya yalan söylüyorsan?" diye sordum.

"Nasıl?"

"Ya gidememe sebebim sensen. Beni kandırıyorsan."

"Bunu niye yapayım?" 

"Beni evine götürebilmek için." dediğimde düşüncelerimi anlamıştı.

"Sonuçta sen bir suçluydun." diye ekledim.

"Öncelikle ben suçlu falan değildim. Aksine masum olduğum için buradayım."

Gülerek ona baktım.

"Kommonun ne olduğunu bana sen açıkladın. Eğer dürüst isen masum birinin burada işi yok."

"Bak sana bir şey daha diyeyim." dedi ve bana doğru bir adım attı.

"Öldüğün benim ölüm defterimde yazdı. Bu demek oluyor ki seni diğer tarafa anca ben götürebilirim. Ya beni dinleyip evime gelirsin ve sana kanıtlar gösterip rahatlamanı sağlarım ya da gelmezsin ve ikimiz birlikte batarız."

"Ben niye batayım? Senin yüzünden burada kaldım."

"Diğer tarafa geçemeyince burada boş beleş dolanamazsın. Mecbur seni de kommo yapacaklar. Cennete gitme ihtimalin varken bu sıcakta burada sonsuza kadar kalmak mı istersin?"

"Belki yine yalan söylüyorsun." dediğimde "İster inan ister inanma. Ben gidiyorum evime." dedi.

Gerçekten yürümeye başladığında düşündüm.

Başka çarem var mıydı? 

Tek seçeneğim o görünüyordu.

Hem dedikleri yalan ise beni niye bir başkası diğer tarafa götürmek için gelmedi? Ya da neden orada değilim?

Arkasından yürümeye başladığımda durup hafifçe bana baktı. 

Yüzünün yarısı bile görünmüyorken gülümsediğini anlayabilmiştim.

"Yakalanmak istemiyorsan yaklaş bana."

Cevap vermeden yanına vardığımda gökdelen gibi olan binanın kapısını açtı. 

Birlikte içeri girdiğimizde buranın daha da sıcak olduğunu hissettim. 

Asansöre bindiğimizde ona yaklaşıp "Burasının daha dünya dışı olmasını beklerdim. Hemen hemen dünyadaki yaşamla aynı." dedim.

"Bu da bize hem ceza hem bağışlama."

"Nasıl?" diye sordum, merakla.

"Yaratıcı bize fani hayatta yaşadığımız gibi yaşayarak diğer tarafta fani dünyasının ötesindeki güzellikleri göstermeyerek ceza veriyor. Diğer taraftan cehennemden iyi bir ortam sağlayarak bizi bağışlıyor."

"Peki aşağıda söylediğin şey neydi? Masum olduğunla ilgili."

Bunu dediğine pişman görünüyordu.

"Evde açıklarım, olur mu?"

"Peki." diye mırıldandım. 

Asansör bizim istediğimiz kattan önce durmaya hazırlanınca endişe ile kommoya baktım.

Birileri binecekti.

Dizini kırıp bana merdiven yaptıktan sonra "Asansörün üstüne çık." dedi.

"Ne? Nasıl?"

"Sen ruhsun. Eşyaların içinden geçebilirsin."

Zamanımız azalırken dizine bastım ve yukarıya tırmanmaya çalıştım.

Boyum yermiyordu.

Belimden tutup beni kaldırdığında başım asansörden dışarı çıkmıştı. 

Hızlıca tutunup kendimi yukarı çektiğimde asansör durdu.

Tam zamanında.

MandalinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin