KEYİFLİ OKUMALAR...
Dışarıdan gelen seslerin üzerinden yaklaşık üç saat geçmişti. Uzandığı yerden öylece tavanı izleyen Grayson'ın aksine ben hala plan için harıl harıl çalışıyordum. Grayson'dan önce işler çok daha kolaydı.
Tek başımaydım ve durmam gerekmiyordu. Şimdi ise olacak her duruma hazır olmam gerektiği ve arkamda asla onu bırakamayacağımdan işi en başta sıkı tutmalıydım. Harıl harıl çalışmaya devam ederken Garyson, '' buradan asla çıkamayız '' dediğini işitmiş ve bakışlarımı ona doğru çevirmiştim.
Öylece beklemeye devam ederken ne diyeceğimi bilememiştim. Haklıydı belki de, cidden buradan hiç çıkamaya bilirdik fakat ben bunu denemek istiyordum.
Grayson'ın aksine denemeye fazlasıyla hazırdım. Bakışlarımı önümdeki deftere çevirerek '' denemeye değer '' dediğimde, Grayson, sessizliğiyle karşılık vermişti.
Bu konu üzerinde durmamaya karar vererek önümdeki planlara geri dönmüş ve kaldığım yerden devam etmiştim...
Gün ışığı perdenin arasından sızıp yüzüme vururken duvardaki saatten saatin 06. 25 olduğunu görmüş ve Grayson'ı uyandırmaya karar vermiştim. Hafifçe dokunduğum anda irkilerek uyanan Grayson, kısa bir an suratıma bakmış ve hızla doğrulmuştu.
Evde kalan son konserveyi kaşıkla birlikte önüne koyduğumda ben eşyalarımın son kontrollerini yapmaya başlamıştım. O ise banyoya hareketlenmişti. Tüm gece hiç uyumadığım için fazlasıyla yorgun olduğumdan, gözlerimi açık tutmakta biraz zorlanıyordum.
Banyodan gelen Garyson' da bunu fark etmiş olacaktı ki geçip yerine otururken '' hiç uyamadın mı ? '' diye sormuştu. Kısa bir bakış atıp başımı olumsuz anlamda salladığımda o, ilk lokmasını ağzına koymuş ve '' plan hazır mı ? '' demişti.
Sadece '' evet '' diyerek karşılık verirken Grayson'ın benimle gelmek istemeyeceğini bildiğim için ona fikrini sormak istememiş kaldığım işe geri dönmüştüm. Grayson' da sessizliğini koruyarak yemeğini yemiş ve masayı topladıktan sonra çantasını kurcalamaya başlamıştı.
Ben toparlanma işimi bitirip boş koltuğa otururken o da çantasının fermuarını çekerek gelip tam karşıma oturmuş ve '' planın ne ? '' diye sormuştu. Sorduğu soruya fazlasıyla şaşırarak suratına bakarken o, yüzüme bakıp gülümsemişti.
Önümdeki kağıtları görmesi için uzatırken o, ciddiyetle incelemeye başlamıştı. Anlamadığını yüzünün aldığı şekilden anlarken o, '' ne zaman gidiyoruz ? '' diye sormuş ve gözlerimin içine bakmıştı.
Duyduklarımın karşısında fazlasıyla mutlu olmuştum zira onun gelmek istemediğini çok iyi biliyordum.
'' demek geliyorsun ''
Heyecanla ağzımdan çıkan cümleye gülümseyerek tepki veren Grayson, '' beni burada bırakmayacağını '' düşünüyorum demişti.
Söylediği şey günler sonra ilk kez sesli gülmemi sağlarken '' haklısın ama seni zorla götüremeyeceğime göre burada kalmam gerekebilirdi. ''demiştim.
İkimizde hala gülmeye devam ederken yavaşça ciddileşmiş ve '' emin misin Grayson ? Buradan çıktıktan sonra yaşayacağımızın bir garantisi yok, üstelik geriye de dönemeyiz. '' demiştim.
Söylediklerimden sonra ciddileşen Grayson, '' ben seninle karşılaşmadan önce de ölmeyi göze almıştım Kai, şimdi ise bir umudum var. Işık zayıf görünebilir ama şuan tünelin ucundaki ufacık ışığı bulmak için buradan çıkmaya değer '' demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİLA
PertualanganUğradığım ihanetle sarsılmanın ağırlığını tüm benliğimde yaşarken, bunu düğün günüme bir hafta kala öğrenmek ve sevdiğim, yedi yıldır birlikte olduğum adamın çocukluk arkadaşımla, dost dediğim insanla birlikte, kendi yatağımda basmak sanırım ihanet...