8. Bölüm

12.1K 548 105
                                    

"Melin!" Adımın adeta kükrenmesiyle, bakışlarımı bize doğru kırmızı görmüş boğa gibi gelen Akın Bey'e çevirdim.

Ayağa kalktım. Ne olmıştı şimdi? Niye sinirliydi ki?

Güzel seven adam da hızla ayağa kalkıp önüme geçti.

Bana doğru yönelen Akın Bey'i, göğsüne ellerini koyarak durdurdu. "Ne oluyor oğlum? Bir sakin ol." Dedi, güzel seven adam.

Akın Bey yüzünü sertçe sıvazlayıp, adama döndü. "Sakinim ben, Orhan bab- amca. Sakinim." Dedi, adını henüz yeni öğrendiğim Orhan Bey'e.

Orhan Bey, ellerini Akın Bey'in göğsünden çekip sordu. "Sen niye sinirlisin, de bakayım?"

Akın Bey derin bir nefes alıp sakinleştikten sonra beni gösterdi. "Melin." Dedi. "Kardeşim." Diye, tanıttı. "Arabada bir şeyini alacağını söyleyip çıktı evden. Uzun süredir de gelmeyince... Buraları da tam bilmiyor... Korktuk." Gözlerini benden kaçırarak anlattı.

"Ben iyiyim." Dedim. "Kusura bakmayın, muhabbete dalmışım." Beni tekrardan kaybetmekten korkuyorlardı. Bunu anlıyordum.

Akın Bey, bana yaklaştı ve hiç beklemediğim bir şey yaptı. Aniden sarıldı.

İlk başta kalakalsam da, sonunda kollarımı boynuna dolayabilmeyi akıl edebilmiştim.

Geri çekilip gözlerime uzun uzun baktıktan sonra iki eliyle yüzümü kavradı ve alnıma uzun bir buse kondurdu.

"Baba." Akın Bey geri çekildiğinde, sesin geldiği yöne baktık.

Önde iki kız hızlı hızlı bize doğru gelirken, biri arkada, ifadesizce yaklaşıyordu.

Daha dikkatli baktığımda, bunların dün akşam ki evin camından bakan kızlar olduğunu anladım.

Önde gelenlerden biri, Akın Bey'in gülü Sare Hanım. Yanındaki Pelin Hanım ve arkadaki de, henüz ismini öğrenemediğim, onların ablası olan, bana aşırı tanıdık gelen buz mavi gözlere sahip kadındı.

Sare Hanım koşarak gelip Orhan Bey'in boynuna atladı. Pelin Hanım kıstığı, ablasıyla aynı renk olan ama onun kadar donuk olmayan gözleriyle bir bana bir de Akın Bey'e bakıyordu.

Adını bilmediğim, buz mavi gözlü kadın ise hangi duyguyla olduğunu anlayamadığım bakışlarıyla sadece Akın Bey'e bakıyordu.

Sare Hanım, Orhan Bey'den ayrılarak bana ve Akın Bey'e baktıktan sonra gözleri bende durdu. "Merhaba." Diyerek, tokalaşmam için elini uzattı. "Sare ben." Dedi, gülümsemesini yüzünden eksik etmeden.

Ben de gülümseyip elini sıkacağım zaman, Buz mavi gözlü kadın, Orhan Bey'e, "Ben gidiyorum, baba. İşe yetişmem lazım." Dedi ve cevap beklemeden, Akın Bey'e son kez bakıp arkasını döndü ve gitti.

Akın Bey ile aralarında bir şey mi var?

Sare Hanım'ı oldukça uzun beklettiğimi fark edip, elini sıktım ve gülümseyerek, "Memnun oldum. Ben de Melin." Diye, tanıttım kendimi.

"Kardeşim." Diye ekleme yaptı, Akın Bey.

Sare Hanım, gözlerini kocaman açıp kafasını hızla bana çevirdi. "Kardeş mi?" İnanamıyormuş gibi güldü ve Pelin Hanım'a kısa bir bakış atıp, tekrar bana döndü "Baştan söylesenize ya..." Diyerek, aniden sarıldı.

Ani gelen atakla ne yapacağımı bilemesem de zaten ben daha sarılmadan, Sare Hanım geri çekildi.

Pelin Hanım'da da bariz bir rahatlama olduğunda, neler olduğunu anlayamıyordum.

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin