12. Bölüm

11.9K 712 92
                                    

Karan Ali'den

Yıllardır yaşadığım şehir dışındaki dağ evinden, 6 ay da bir ailemi uzaktan da olsa iyiler mi diye görmek için gizlice geldiğim mahalleye, bugün 6 ay dolmamasına rağmen, aldığım haber ile geldim.

Akın; benim en değerli, canımı istese gözümü kırpmadan vereceğim can dostum... Yıllar önce kaybettiği kardeşine kavuşmuştu.

Biliyorum, beni şu an bile öldüresiye dövmek istediğini biliyorum.

Haksız mı? Haklı.

Ben olsam; ben de, bana haber vermeden çekip giden can yoldaşımı ters çevirip düz severdim ama elden bir şey gelmiyordu.

Kolay mıydı, sevdiğinin başkasıyla evleneceğini bilmek...

Anlatamadım derdimi kimseye, anlayan yok diye.

Utandım da içten içe... '2 gün önce beni sevdiğini söyleyen kız, başka bir herifle nişanlanmış' diyemedim. 'günler önce evlilik hayalleri kurduğum kadın, başkasıyla evleniyor' demek zor geldi.

Aldım ceketimi, gittim şehirden.

Dayanamam ben. Dayanamam, ileride çocukları ile o adamla bir yerde mutlu görürsem.

İhtimal... Bu küçücük ihtimal yetti, ailemden ayrılıp gitmeme.

Belki başkası, '2 ay'da bu kadar sevilir mi bir insan' der ama onu daha ilk gördüğüm an çarpıldım.

Her ne kadar, 'sen 27 yaşında koca adamsın, bu kız 19'una yeni girmiş, aklını başına al!' Desem de kendime, dinletemedim kalbime.

İlk görüşte vurulduğum kıza, 2 ay'da her gün daha da bağlandım. Hele o sabah... O sabah onu ve kendimi, o yatakta çıplak görmem aklımı yedirtmişti 2 dakikada bana.

Nasıl yaparım aklım almıyor! Ama yemin ederim hatırlamıyorum. İçince bu kadar kendini dağıtan biri değildim ben. Tamam, çok içmezdim ama içtiğimde de kendimi kaybetmez, ne yaptığımı bilir, yaptıklarımı da hatırlardım.

Çok kızdım o gün kendime. 'ulan hırto, sarhoş da olsan aklın neredeydi? Başkasının, kardeşine yapsa adamı öldüreceğin hareketi, sen nasıl, başkasının kızına-kardeşine yaparsın lan!' dedim, kendime.

Onca yıl geçti, hâlâ kendimi affedebilmiş değilim.

"Ali abi!" Arkamdan kısık sesle adımı seslenen Cihan ile ona doğru döndüm.

Kimse görmesin diye girdiği hallere bıyık altından güldüm. Hele ki gözüne taktığı babasından dızladığına emin olduğum siyah gözlüğü ile etrafına baka baka gelmesi yok mu...

Yanıma geldiğinde ensesine hafiften vurdum, "Neredesin lan sen? 2 saattir ağaç oldum burada." Diye kızdım.

"Abi valla annem bırakmadı, tutturdu önündeki ıspanağı ye diye." Söylenmesiyle gülmeden edemedim.

"Her neyse, anlat." Dedim.

Cihangir; 3 yıl önce yine bizimkileri uzaktan izlemek için mahalleye geldiğimde, Cihan'a yakalanmıştım.

O gün bu gündür, mahalleye her geldiğimde olayları bana anlatırdı. Aynı şekilde bir olay olduğunda da bana, ona öğrettiğim şekilde ulaşır, haber verirdi.

Tıpkı Akın'ların, kardeşlerini bulduklarını haber verdiği gibi...

"Abi aslında birkaç hafta önce çıkmıştı bu olay, Arslan'lar yıllar önce kaybettikleri kızlarını, o kızın yanında çalışan şoför Harun abi ve kızın kardeşinin -orası biraz karışık- öğretmeni Ceren abla sayesinde buldular." Yerinde dikleşti, yakalarını havalı olduğunu zannederek elinin tersiyle sildi. "Harun abi, Ceren abla ve Arslan'lar dışında kimse durum kesinleşmeden bilmiyordu ama beni biliyorsun, harika bi-" Sıkıldığımı hissederek kestim sözünü.

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin