11. Bölüm

10.9K 543 31
                                    

Yıllar önce hayatıma yakın korumam olarak giren adam, yıllar sonra tekrardan, aynı sıfatla karşıma çıkıyordu.

Harun'un bahsettiği koruma, Karan olmamalıydı.

Geçmişte bir ilişki yaşadığım ve bunu unutamadığım bir adamla, profesyonelce bir iş ilişkisine girmeye hazır hissetmiyordum.

Uzun uzun Karan'ı süzdüm. Onun da beni süzdüğünü bilerek, omuzlarımı daha da dikleştirerek gözlerinin içine baktım.

Gözlerimin içine, bende bir şeyler arıyormuş gibi bakıyordu.

Aradığın ne Karan?

20 yaşındaki halim mi? O masum, saf, sevgiye aç, kandırılmaya oldukça müsait kız çocuğu mu?

Karşımda eski Karan yoktu, bunu görebiliyorum.

Ama onun da bende görmesi gereken bir şey vardı; ben de eski ben değildim.

Kapıda duran Tuğçe'ye, "Sen çıkabilirsin Tuğçe." Dedim.

Tuğçe'nin çıkmasıyla, Tunç bana dönerek, "Ben de gideyim, akşam için biraz hazırlık yaparım." Az önce uzandığı deri koltuğa ilerleyip, çıkardığı ceketini aldı. Kapıya yöneldiğinde tekrar dönüp bana baktı. "Geliyorsun değil mi, akşam?" Diye sordu.

Gözlerimi nihayet mavilerden ayırdığımda, "Bugün olmaz, bizimkilere sözüm var, yarın yaparız." Dedim.

Tunç kafasıyla onayladıktan sonra vedalaşarak çıktı.

Odada Karan'la başbaşa kaldığımızda, elimle karşımdaki tekli koltuğu göztererek, "Otursanıza." Dedim.

Karan, odaya girdiğinden beri gözlerini gözlerimden ayırmazken, sert adımlarıyla gelip karşıma oturdu.

"Hoş geldiniz." Dedim. Kısaca karşılık verdiğinde, masanın üzerinde ki telefona uzanırken, "Ne içersiniz?" Diye sordum.

Kalın sesiyle, "Çay." Demesiyle, onun için çay, kendim için ise kahve istedikten sonra telefonu kapattım.

Karan, elinde tuttuğu CV'sini masaya bıraktığında, alıp içine kısaca göz gezdirdim. "Karan Ali bey..." Dedim, gözlerim dosyadayken. "CV'niz güzel görünüyor. Çok fazla detaylı bakmayacağım, Harun bey zaten yeteri kadar araştırmıştır." Karan, sinirleri bozulmuş gibi gülerken, hiçbir tepki vermeden devam ettim. "Daha önce korumalık yapmışsı-" Cümlemin devamını getiremeden, artık dayanamıyormuş gibi girdi araya.

"Ne yapmaya çalışıyorsun, Melin?" Diye sordu.

"Hanım!" Diye uyardım, bastırarak. Yüzümdeki ifadesizliği korurken, "Melin Hanım, diyeceksin!" Diyerek, elimdeki kalemi sertçe masaya bıraktım.

Karan alt dudağını sinir bozukluğuyla gülerek ısırıp kafasını iki yana sallayarak, "Peki... Senin istediğin gibi olsun. Oynayalım bakalım!" Kendi kendine konuştuklarını zar zor anlayabilmiştim. Boğazını temizleyip yerinde dikleşerek, bana baktı. "Melin Hanım." Dedi, benim gibi üstüne bastırarak. "Evet, daha önce birçok kez korumalık yaptım. Bunlardan sadece bir tanesi, özel korumalıktı."

Tam konuşacaktım ki, kapının tıklatılmasıyla, "Gel." Komutunu verdim. Nurdan Hanım çay ve kahvelerimizi bıraktıktan sonra 'afiyet olsun' diyerek odadan çıktı.

Kahvemden bir yudum alıp, "Son işinizden neden ayrıldınız." Diye sormamla, yutkundu.

Yaptığımı fark edip, elimdeki kahveyi yavaşça masaya bıraktım.

Son yaptığı iş, benim özel korumalığımdı.

Boğazımı hafifçe temizleyip, hiçbir şey olmamış gibi cevabı için gözlerine bakmaya devam ettim.

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin