22. Bölüm

9.3K 603 63
                                    

Bölüm biraz anlaşılmaz gelebilir sizlere. Sırf bitirip bir an önce paylaşarak sizi daha fazla bekletmemek adına hızlı hızlı yazdım. Kopukluklar olabilir. Kusura bakmayın lütfen.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın Keyifli okumalar 💙

~~~

Nil'den

Ben henüz beş yaşlarımdayken, ablam yurt dışına çıkmıştı. Yaklaşık bir hafta kadar orada kalmıştı. Bu bir haftada canım hiç olmadığı kadar sıkılmıştı.

O günlerden birinde babam yanıma gelip, hazırlanmamı söylemişti. Parka gidecekmişiz. Babamla ilk defa parka gidecektim.

O gün Dünya'nın en mutlu çocuğu olabilirdim... Ta ki babam, parka adımımızı atar atmaz bir telefon alıp, beni korumalarla yalnız bırakıp gidene kadar...

O an tüm hevesim kaçmasına rağmen parktan ayrılmadım. Belki babam geri gelir, beni salıncakta sallar diye.

Gelmedi.

Kalbim çok kırılmıştı, babama küsmüştüm. Akşama doğru eve gittiğimde anneme seslenmiştim ama evde yoktu.

Dışarda korumalar olmasına rağmen evde yalnızdım. Ablamın bunu bilmediği çok belliydi. Eğer evde yalnız olduğumu duysaydı anında eve dadımı gönderirdi.

Bunu ben de yapabilirdim, ablamı arayıp evde yalnız olduğumu söyleyebilirdim ama istemedim.

Odama geçip sessizce ağladım. Bir daha babama güvenmeyecektim.

Annem ve babam ölmeden birkaç ay önce annem yanıma gelip, beraber alışverişe çıkmak için hazırlanmamı söylemişti.

Şaşırmıştım, normalde annem bırakın benimle alışverişe çıkmayı, dışarı bile ablam olmadan benimle çıkmazdı.

O zamanlar ablam işlerle çok meşguldü ve benimle pek ilgilenemiyordu.

Hevesle gidip en sevdiğim çiçekli elbisemi ve elbiseme uygun mavi çiçekli, beyaz ayakkabımı giymiştim.

Koşa koşa salona indiğimde, annem kulağındaki telefonla bana dönüp, "Tatlım, Nesrin teyzenle işimiz çıktı, alışverişe daha sonra çıkarız." Deyip, telefon konuşmasına devam etmişti.

Omuzlarımın nasıl çöktüğünü, yüzümün nasıl asıldığını, kalbimin nasıl acıdığını hiç unutmuyordum.

Annem ve babamın beni sevdiklerini hissediyordum ama sadece sokakta gördüğünüz küçük, tatlı bir kediye beslediğiniz sempati gibi bir sevgiydi.

Bir an için gözlerine tatlı geliyordum, beni seviyorlardı ve canları sıkıldığında veya bir işleri çıktığında beni anında unutup hayatlarına devam ediyorlardı.

Beni her anımda, her daim, koşulsuz şartsız çok seven bir tek ablamdı.

Bazı geceler... Hatta neredeyse tüm geceler onu rüyamda annem olarak görüyordum. Bunu ona söylemeye hep çok utanırdım. Acaba rüya görürken sayıklıyor muyum? Diye de çok korktuğum zamanlar oluyordu.

Onu rüyalarımda annem olarak görüp, uyandığımda abla demek beni sarsıyordu. Bundan daha sarsıcı bir şey olamaz diye düşündüğüm anlarda, bunun yanlış olduğuna karar vermiştim.

O gece... Uyku tutmayıp uyandığım, şarjım olmadığı için ablamın telefonuyla oynamak istediğim ama oyuna girmeden önce gördüğüm ve dikkatimi çeken mesaja tıkladığım an, asıl sarsılmanın ne demek olduğunu anlamıştım.

Asıl sarsılma, afallama gibi bir şey değilmiş. Asıl sarsılma; kalbinde deprem etkisi yaratıp, hayatındaki her şeyin, tüm gerçeklerin bir anda yıkılmasıymış.

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin