Akın & Nilay

6.7K 474 58
                                    

Olayları az çok anlamanız için şöyle kısa bir Akın&Nilay bölümü atıyorum.

~~~

Akın'dan

Melin geldiğinden beri adım atmadığım evimin kapısını anahtarla açtım. Kapıyı arkamdan kapatıp, salona hiç uğramadan direkt yatak odama çıktım.

Hayal ettiğim; kıyafetlerimi değiştirip kendimi yatağa atıp uyumaktı.

Kesinlikle yatağımın ortasında kollarını iki yana açmış, sırt üstü uyuyan Nilay'ı görmeyi beklemiyordum.

Nilay adli tıp uzmanıydı. Onu ilk fark ettiğimde, sadece işini yapıyordu.

Arkadan topladığı saçlarından birkaç tutam önüne gelirken o kadar ciddi, o kadar dikkatli, o kadar kendinden emin hareket ediyordu ki, hayran olmamak elde değildi.

O gün, ona yaklaşan erkek meslektaşına gülümseyerek bir şeyler anlatması tarif edemediğim duygular oluşturmuştu bedenimde.

Bunun anlamını, ona aşık olduktan sonra yanında her erkek gördüğümde yaptığım davranışlardan anladım.

Kıskançlık.

Hayatımda hiçbir zaman, hiçbir kadını kıskanmamıştım. Öncelerde kıskanmak, öz güven eksikliğinden kaynaklanan saçma bir histi benim için.

Sonradan anladım. Öyle değilmiş. Kaybetme korkusuymuş, kıskanmak. Onda gördüklerimi başkası da görecek olma korkusuymuş. Başka birisine güzel bakabilme ihtimaline karşı olan korkuymuş.

Ona aşık olduğum, bunu itiraf edemediğim ve ilişkimiz olmadığı zamanlarda onu her kıskandığımda, bunu belli etmekten korktuğum anlarda kardeşimi korumak adı altında yapıyordum ne yapıyorsam.

Nilay çok zeki bir kadın olduğundan, ben daha itiraf etmeden anlamıştı, ona aşık olduğumu.

Bir gün kahve içmeye gittiğimiz cafede, olgun bir kadın gibi, bana karşı hislerinin olduğunun farkındayım diye başlayan cümlesi sonunda, ben de sana karşı bu duyguları besliyorum demesiyle başlamıştı ilişkimiz.

Birbirimizi onca yıl tanıyorduk, uzatmadık. Ailelerimize de kısa süre içinde bahsettik ilişkimizden.

Ondan sonra her şey çok hızlı gelişti. Uzatmadan nişan taktık. Nişanlılığımız, Ali'nin aniden ortadan kaybolmasından dolayı uzamıştı; belki bir gün gelir diye.

Nilay, haklı olarak ikizini de görmek istiyordu düğünümüzde.

Hak verdim ona. Bekledim. Ali'nin bir gün dönmesini bekledim. Çünkü ben de istiyordum, ben de küçük kız kardeşimin düğünümde olmasını istiyordum. Bu duyguyu biliyordum.

Gocunmadım, bekledim.

Bu evi, mesleğimi elime aldığım zamanlarda almıştım. Nilay ile nişanlılık dönemimizde ise yedek anahtarını ona vermiştim, belki lazım olur diye.

O gün bu gündür, ayrılsak bile almadım anahtarını. Ki, ayrıldığımızdan beri bu eve geldiğini hiç görmemiştim.

Melin gelene kadar sürekli kendi evimde kaldığımdan olabilirdi tabii.

Peki şimdi niye gelmişti?

Odadan içeri girip ışığı açtım. Eş zamanlı olarak Nilay'ın da gözleri açılmıştı ama mavileri beni bulmamıştı.

O tavanı izlerken, yavaş adımlarda yaklaştım yatağa. "Rahat mı?" Yanına oturdum.

Bana bakmadan, "Rahat," dedi. "Daha önceden de tecrübem var. Bizzat şahit olmuştun." Duygu barındırmayan düz sesiyle ne demek istediğini anladım. Nişanlıyken birçok kez bu yatakta beraber uyumuştuk.

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin