Korkuyla Karan'ın sırtında debelenirken isyan ediyordum. "Karan, Allah aşkına bırak. Ya fark ederler diyorum sana! Yokluğumuzu anlarlar. Ben de bunca yıl kaldığın yeri görmek istiyorum ama şu an olmaz!" Karan, benimle baş edemeyeceğini anlayınca, kucağında yan duran beni, omuzuna attı.
Bir kez daha Karan'ın poposuyla yüz yüze geldiğimde, aklımdan geçen şeyi yapmamak için kendimi sıkıyordum.
Hayır, Melin! Poposunu ısıramazsın!
Ayaklarımı yere inmek için sallarken, bir yandan da konuşuyordum. "Karan bıraksana beni! Kural 3; Patronunun verdiği emirleri anında yerine getir! Şimdi patronun olarak emrediyorum, yere indir beni, dağ ayısı!"
Popoma yediğim şaplakla olduğum gibi kaldım. "Bir sus be kadın!" Dedi. Vurduğu yeri ovalarken, "Anlamayacaklar diyorum sana. Hallettim." Diye devam etti.
Az önce yediğim darbeden dolayı hâlâ ağzım açık, öylece duruyordum. "Ne oldu, bi' sesin soluğun kesildi?" Şu an sırıttığına o kadar emindim ki...
Bir konuşabilsem neler anlatacaktım da işte...
"Güzel, bundan sonra seni nasıl susturacağımı öğrenmiş oldum." İçimde biriken öfkeyle, elimi kaldırdığım gibi Karan'ın sıkı poposuna şaplağı geçirdim.
"Ooo!" Dedi Karan, sert vuruşumdan etkilenmemiş gibi. Kalçamda hissettiğim dudaklarla kesik bir soluk aldım. "Sert kızım benim." Büyük avucuyla popomu kavrayıp sertçe sıktığında, kafamı havaya kaldırıp inledim.
Karan, bedenimi omuzundan kaldırıp bir kolunu kalçamın altından geçirerek, iki bacağım da önde olacak şekilde çocuk tutar gibi tuttu.
Yüzüm, Karan'ın yüzünden bir tık yüksekte kalıyordu. Elini kaldırıp yanağıma koydu. "İnlemelerini biraz sonraya sakla, bebeğim." Dediğinde, kaşlarıyla ileriyi gösterdi.
Gösterdiği yere baktığımda, ağzım açık kaldı. "Çok güzel..." Diye fısıldadım.
(Köpek yok)
Karan, hayran hayran önümüzdeki kulübeyi izleyen bana, gülümseyerek bakıyordu.
İç çekip önüne döndü. Uzun bir süre kulübeyi izledi. "Artık bana da güzel geliyor..." Fısıldadı.
Beni yere indirdi. Elime uzanıp, parmaklarını parmaklarıma kenetledi. Beraber kulübeye doğru ilerledik.
Karan, elimi bırakıp kapıyı açtı. İçeri girdiğinde, ben biraz tereddüt etsem de Karan'ın, "Gel güzelim." Deyip elini uzatmasıyla düşünmeden elini tuttum ve içeri girdim.
Etrafa kısa bir bakış attım. Küçük ve sade bir yerdi. Küçük bir salonu, salonla bitişik amerikan mutfağı vardı.
Salonda sadece koltuk, masa, sandalye ve soba vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Işığı
Teen FictionBaşarılı bir iş insanı Melin Eldem. 8 yaşında ailesini kaybedip, başka bir aile ile büyüdü. 20 yıl sonra gerçek ailesi karşısına çıkarsa ne olur? -Abilerim kitabı. -Aşk var. -İlerleyen zamanlarda abilerin ilişkileri olacak. -+18 -İlk başlarda aileye...