2. Bölüm

15.5K 638 41
                                    

(media: Tunç)

~~~

Güner Holdingle yapacağımız toplantıya 1 saatten az kaldı. Önümdeki dosyayı açarak son kez inceledim.

Kapımın çalmasıyla başımı dosyadan kaldırdım. "Gel." Dememle içeriye Tunç girdi.

Masamın önündeki karşılıklı tekli koltuklardan birine geçerken, "Kolay gelsin cancağızım arkadaşcağızım." Dedi. Yüzümü buruşturmamaya çalışarak, kaşlarımı çattım.

"Sağ ol, Tunç. Sana da kolay gelsin diyeceğim de... Senin de çalıştığını hiç görmedim ki, hep buradasın maşallah." Dedim, tekrardan dosyalara dönüp incelerken.

"Kalbimi kırıyorsun. Ben buraya arkadaşımı hafta sonu vereceğimiz partiye özel olarak davet etmeye geleyim... Sen, beni kov. Olmadı böyle. Yakıştıramadım. Cık cık cık." Kafasını iki yana sallarken sıkkın bir nefes verdim.

"Ne partisi?" Diye sordum.

"Şirketimizin 40. Yıl partisi." Demesiyle yüzümü buruşturdum. Herkes orada olacak. Gereksiz samimiyet kurmaya çalışanlar, ortaklık için dibimden ayrılmayanlar, kafalarında ki projeleri zorla anlatmaya çalışanlar... Ve daha niceleri.

"Tunç..." Dedim, 'yapma' der gibi. Tam reddedip, şirket adına birini göndereceğimi söyleyecektim ki...

Demek istediğimi anlamış olacak ki anında tehdit etmeye başladı. "Vallahi ararım babamı... Sıkıyorsa ona söyle." Dedi.

"Bazen seninle neden arkadaşlık yaptığımı sorguluyorum." Dedim, ciddi tuttuğum sesimle. Tuna amcaya söylerse, beni kesin ikna edeceğini bildiği için yapıyor bunu.

Çapkın olduğunu düşündüğü gülümsemesiyle, bir kolunu masaya yaslayarak hafif eğildi. "Evlenmemizi mi isterdin, bebeğim?" Diye sordu. Ciddi olmadığını bildiğim için takmayarak dosyaya geri döndüm.

8 sene önce neredeyse evleniyorduk, Annemlerin baskısı yüzünden.

Tunç, her ne kadar bana aşık olmasa da, beni zor durumda bırakmamak için kabul etmişti evliliği. Hatta bana; 'evleniriz, bir süre ev arkadaşı oluruz sonrasında ise anlaşamadık der, boşanırız' dedi.

O zamanlar çok çaresizdim. Hatırlamak bile istemiyorum. Evlenmemiştik de zaten. Kurtulmuştuk.

Tunç'un da hakkını yiyemem, o dönemlerde bana çok destek oldu. Bu yüzden zaten tek arkadaşım. Hem... Beni anlıyor. Sanırım beni bir tek o anlıyor.

Ve bu şebeği kırmak, isteyeceğim son şey bile değil. "Peki tamam, geleceğim." Dedim. Kocaman gülümserken bir şey demesine fırsat vermeden, "Çok yoğunum bugün, Tunç. Başka zaman tekrar konuşuruz." Diye devam ettim.

İç çekti. Yerinden kalkarken, "İyi peki. Sonra görüşürüz. Sen de çok yorma kendini. En fazla şirket batar. Senden önemli mi?" Gelip sarıldı. Tek kolumla ben de ona sarıldım. Geri çekilirken sinsice sırıttı. Ben daha ne olduğunu anlamadan sertçe öptü, yanağımdan.

Geri çekilip kaçarken, "Tunç..." Diye tısladım. Anında kapıyı açıp çıktı. Kafamı iki yana sallayarak güldüm. İflah olmazdı bu.

~~~

Toplantı odasından çıkıp, kendi odama giderken aklımda Adal Bey'in bakışları vardı.

Güner Holdingin avukatı, Adal ARSLAN.

Kendisiyle ilk defa karşılaşıyordum. Belli etmemeye çalışsa da toplantı boyunca beni izlediğini çok net anlayabiliyordum.

Bakışları çok değişikti. Ama tam olarak anlayamadım. Hayranlık? Hüzün? Mutluluk? Şaşkınlık? Özlem?

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin