(arabada dinledikleri şarkı)
~~~
Yanağıma konan yumuşak öpücüklerle, gözlerimi araladım.
Nil, bacaklarını iki yanıma koymuş, ağırlığını vermeden üstümde duruyordu.
Kocaman gülümseyerek, "Günaydııın." Diye şakımasıyla, günüm gerçekten aymıştı.
Ben de ona gülümseyip, "Günaydın." Dedim. "Erkencisin?" Diye ekledim.
Kafasını iki yana salladı. "Ben erkenci değilim," Diyerek, parmağıyla komodinin üzerinde duran saati gösterdi. "Sen çok uykucusun."
Saatin 11:07 olduğunu görmemle, gözlerimi kocaman açıp yatakta doğruldum. Ani kalkmamla Nil de kucağıma düşerken, reflekse belinden tuttum.
Aklıma gelenlerle ellerimi alnıma vurdum. Telefonumu yanıma almamıştım ki. O yüzden duymadım alarmı.
Gülmemek için dudaklarını birbirine bastıran Nil'i görmemle, elimi alnımdan indirdim. Kısık gözlerle ona bakmamla, dayanamayıp ağzından birkaç kıkırtı kaçmasıyla, ellerini dudaklarına bastırdı.
Bu hali gözüme aşırı tatlı gelse de, tepkimi bozmadım. "Niye gülüyorsunuz Nil hanım? Komik mi?" Diye sordum.
Oyunbaz bir havayla gülüşünü soldurup, kafasını iki yana salladı. "Komik değil." Dedi. Dudaklarını büzerek, "Unutman çok doğal. Yaşlılıkta normal böyle şeyler." Avuç içleri tavana bakacak şekilde kollarını kaldırıp, omuzlarını silkti.
Kaşlarım, şaşkınlıkla havalandı. Ben miydim yaşlı? 28 yaşındaydım be ben! Nil'i koltuk altlarından tutarak kucağımdan kaldırıp yatağa bıraktım. "Hıh!" Diyerek, yataktan kalktım. "Ben seni cebimden çıkarırım bir kere!" Ellerimi belime yerleştirdim. "Yaşlıymış!" Dedim, kendi kendime konuşuyormuşum gibi. Sabahlığımı aldım ve üzerime geçirip önünü bağlarken, "Hah!" Diye bir nida çıkarmayı da unutmadım.
"Off! Abla yaa. Sen de hemen trip atıyorsun." Dedi, kollarını göğsünde bağlarken.
Tek kaşımı havalandırdım. "Ablaya, 'of' denmez!" Diye uyardım.
Göz devirdi. "Eğer abla, çocuk gibi davranıyorsa, denir." Dedi.
Önce yaşlıydık şimdi çocuk olduk iyi mi?
Bu sefer iki kaşımı da havalandırdım. "Öyle mi, Nil Hanım?" Diye sordum, tehditvari bir şekilde.
"Öyle, Melin Hanım." Diye uzatarak konuştu. Dudağımın kenarı kıvrılırken, yavaş adımlarla yatağa doğru ilerledim. Bakışlarımdan korksa gerek ki, geri geri gitmeye başladı. Ben geldikçe, o gitti. Derken sırtı yatak başlığına değdi. Ellerini iki yana sallarken, "Değil değil, öyle değil. Gerçekten." Dedi, hızlı hızlı.
Gülümsememi bozmadan bir dizimi yatağa koydum. İki elimi de öne koyunca, olduğu yerde iyice büzüldü. Diğer dizimi de yatağa koyarken, avına kitlenmiş kaplan edasıyla yaklaştım. Kollarını başına siper etti.
Ayak bileklerinden tuttuğum gibi kendime çekerek, kafasının yatağa düşmesini sağladım. Anında çığlığı basarken, bacaklarının üstüne, ağırlığımı fazla vermeden oturdum. Kollarını da başının iki yanına sabitleyip, kafamı yavaş yavaş boynuna doğru götürdüm.
Korku dolu gözlerle bana bakmasını umursamayarak, kafamı boynuna gömdüğüm gibi huylandırdım. Kafamı yavaş yavaş karnının üstüne getirdiğimde, artık çırpınmaya başlamıştı. "A-abla dur!" Kahkahalarının arasında söyledikleriyle durmadan devam ettim.
Çenemle bir süre karnını gıdıklayıp, bol bol çığlık attırdıktan sonra, artık bayılacağını düşünüp, üstünden kalkmasamda durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Işığı
Teen FictionBaşarılı bir iş insanı Melin Eldem. 8 yaşında ailesini kaybedip, başka bir aile ile büyüdü. 20 yıl sonra gerçek ailesi karşısına çıkarsa ne olur? -Abilerim kitabı. -Aşk var. -İlerleyen zamanlarda abilerin ilişkileri olacak. -+18 -İlk başlarda aileye...