Gece yarısı su içmek için mutfağa gittim. Bir bardak su doldurup içtikten sonra bardağı masaya bırakmamla arkamdan bir çift kaslı kolun belimi kavraması bir oldu. korkuyla arkama döndüm.
Gördüğüm yüz ile kalp atışlarım hızlandı. "Karan." Fısıltım ile gülümsedi. "Senin ne işin var burada?" Nasıl girmişti içeri? Biri görmüş müydü?
Karan soruma cevap vermezken, kafasını yavaş yavaş boynuma soktu. Boynuma küçük ama tutkulu öpüşlerini bırakırken, "Seni özledim." Diye fısıldadı.
Belimdeki elleri sıkılaşıp, beni kendine daha çok çektiğinde, kalbim hem heyecandan hem de birisine yakalanma korkusundan hızla çarpıyordu.
Boynumu öpmeyi bırakıp emmeye başladığında, sakallarının gıdıklayıcı etkisiyle daha çok tahrik olup inledim.
İnlememle kendini bana bastırıp boynumu ısırmasıyla kafamı arkaya atıp ona daha çok alan tanıdım. Elimi ensesine atıp uzun saçlarını okşamaya başladım.
Belimdeki büyük eli kışkırtıcı bir yavaşlıkla aşağı doğru kayarak kalçamı kavrayıp sıktıktan sonra beni kendine bastırmasıyla hissettiğim büyük sertlik ile daha yüksek sesle inledim.
Eli tekrar belime çıkıp beni tezgahın üstüne oturttu. Bacaklarımı tek eliyle aralayıp, arasına girdi.
Yüz yüze geldiğimizde gözleri dudaklarıma kaydı. "Tadını merak ediyorum." Diye fısıldadı.
Gözlerim bir erkeğe göre fazla dolgun duran dudaklarına kaydığında, iç çektim. "Ben de..."
Biz hiç... Biz hiç öpüşmemiştik.
Dudaklarıma yaklaştı. Sıcak nefesini dudaklarımın üstünde hissetmemle nefes alış verişlerim hızlandı.
"Melin..." Diye fısıldadı, dudaklarıma doğru.
"Hı?" Dedim. Güldü.
Tekrardan, "Melin." Dedi. Adımı onun ağzından duymak bile kalp ritmimi bozuyordu. Gülümsemesi büyüdü. "Melin." Dedi, bir kez daha.
"Hı?" Dedim, onun gülümsemesi bana da bulaşmıştı.
"Melin uyan güzelim."
"Ne?"
Gözlerimi gülümseyerek yavaş yavaş açtığımda, başımda toplanmış bir adet abi tayfası, Çağan ve babam ile gülüşüm silinmiş, kendimi hızla toparlayıp ayağa kalkmıştım.
Öksürdüm. "Günaydın." Dedim, yüzlerine bakmazken.
"Günaydın... Günaydın da... Sen ne görüyordun rüyanda, kardeşim?" Niye soruyolar ki?
Farkında olmadan sayıkladım mı acaba? Ya inlediysem? Bu ihtimalle gözlerim kocaman açıldı. Ya Karan'ın adını sayıkladıysam? YA KARAN'IN ADINI SAYIKLAYIP İNLEDİYSEM?
Korku ve utançla yüzlerine bakamazken, "Hiç..." Dedim, geçiştirir gibi. "Sıradan rüyalar..." Diye ekledim.
Bana inanmış gibi bakmıyorlardı ve bu kafamı bir yere gömme isteği doğuruyordu.
"Ondan mı pişmiş kelle gibi sırıtıyordun?" Yaman abimin sesiyle kafamı hızla kaldırıp onlara baktım.
"Sırıtıyor muydum?" Diye sordum. Sadece sırıtıyor muydum?
Hepsi kafasını aşağı yukarı salladığında, "Seni, ne bu kadar mutlu etti de rüyanda bile gülümsüyordun, meleğim?" Diye sordu babam, kısık gözlerinin ardından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Işığı
Teen FictionBaşarılı bir iş insanı Melin Eldem. 8 yaşında ailesini kaybedip, başka bir aile ile büyüdü. 20 yıl sonra gerçek ailesi karşısına çıkarsa ne olur? -Abilerim kitabı. -Aşk var. -İlerleyen zamanlarda abilerin ilişkileri olacak. -+18 -İlk başlarda aileye...