(medya: Bilge)
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar 💙
~~~
Nil karşımda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Annemler onu sakinleştirmeye çalışsa da bir işe yaramıyordu.
Gözüm sadece bana asla bakmayan Nil'in üstündeydi.
Gece uykusu kaçmış, kendi telefonunun şarjı olmadığı için benim telefonumla oynamak istemiş ama son gelen mesajı görmesiyle üstüne tıklamış. İlk başta ne olduğunu anlamasa da diğer mesajlaşmalarımızı da kısaca okuduğunda...
Ne yapmam gerekiyor?
Henüz iyileşmemişti ve böyle yıkıcı bir gerçeği öğrenmişti. Üzülmemesi gerekiyordu. Üzmemem gerekiyordu...
Daha önce hiç böyle öğrenebileceğini düşünmemiştim. Aklımda hep; bir gün onu karşıma alıp sakince, tüm ayrıntıları ile anlatmak vardı.
Bunu düşünmek bile beni korkutuyordu. Sonra Karan geldi. Onunla anlatırız, tüm sorumluluğu beraber yükleniriz dedim. İçim az da olsa rahattı.
Anlattıktan sonra bize çok kızacağını, tavır alacağını, hatta benden uzaklaşacağını bile düşünmüştüm.
Bunları düşünürken aklıma asla Nil'in böyle öğreneceği gelmemişti. Bana böyle, az önceki gibi nefretle bakması asla tahmin edebileceğim bir şey değildi.
Nasıl dayanacaktım ki, bana nefretle bakmasına?
Beni düşüncelerimden ayıran şey; Nil'in burnundan akan kırmızı sıvıyı görmem oldu. Oturduğum yerden kalkıp, köşeden peçete alarak Nil'e yaklaştım.
Peçeteyi burnuna yaklaştırırken, "İstemiyorum, dokunma bana!" Diye bağırıp, elimi itekledi.
"Nil... Burnun kanıyor." Gözümden akan yaşı sildim. "Sana her şeyi anlatacağız ama önce izin ver, burnunu temizleyelim, sonra da seni hastaneye götürelim." Kafasını iki yana salladı.
"İstemiyorum!" İki saniyeden fazla bakmıyordu yüzüme. "Çık odamdan."
Kafamı geriye atıp, kesik nefesler aldım. Gözüm Yaman abime kaydığında, "Ben hallederim, sen çık güzelim. Sakinleşsin biraz." Telefonumu alıp odadan çıktım.
Salona inip koltuğa oturdum. Gözüm sürekli telefona kayıyordu, Karan'ı aramam lazımdı.
Telefonu açıp Karan'ı aradım. İkinci çalışta açılan telefonla, "Melin, bir şey mi oldu güzelim?" Diyen sesi kulaklarıma doldu.
Gözlerimi sıkıca yummamla yaşlar yanaklarıma aktı. "Öğrendi." Dedim, kısık sesimle.
Arkadan birkaç hışırtı sesi geldi. Bir süre konuşmadı. Kısık sesli iç çekişin ardından, "Ne tepki verdi?" Diye sordu.
"Ağlıyor. Burnu kanadı, silmek istediğimde izin vermedi." Kesik bir soluk çektim içime. "Bana n-nefretle baktı Karan..." Gözümden yaşlar sicimle akarken, hıçkırdım. "Off," Dedim. "Ne yapacağım ben?"
Karan'ın yutkunma sesini duydum. "Melin..." Dedi. "Gelmek istiyorum."
Görmeyeceğini bilsem de kafamı salladım. "Gel." Dedim. "Sana ihtiyacım var." Son söylediğim bunlar olurken, kısa sürede kapı çalmıştı.
Kapıyı açtığım an boynuna sarıldım. Elleri anında belimi bulup bana sıkıca sarıldı. "Nerede?" Sorusuyla akan burnumu çektim.
Boynundan ayrılıp gözlerine baktım. "Odada. Kovdu beni." Tek elini yüzüme koyup, yanaklarıma süzülen yaşları sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönül Işığı
Teen FictionBaşarılı bir iş insanı Melin Eldem. 8 yaşında ailesini kaybedip, başka bir aile ile büyüdü. 20 yıl sonra gerçek ailesi karşısına çıkarsa ne olur? -Abilerim kitabı. -Aşk var. -İlerleyen zamanlarda abilerin ilişkileri olacak. -+18 -İlk başlarda aileye...