5. Bölüm

12.2K 651 86
                                    

(media: Çağan)

~~~

O gün hastaneden çıkmadan önce Seçil Hanım ve Vural Bey konuşmak için bir cafeye gitmeyi teklif etseler de, henüz Nil ile bir konuşma yapmadığımdan reddetmiştim.

Kaba görünmemek adına ve onların gözlerinde gördüğüm samimi duygular adına, önce Nil ile bir konuşma yapmam gerektiğine dair kısa bir açıklama yapmıştım. Ayrıca test sonuçları çıkmadan kesin bir konuşma da yapmak istemiyordum onlarla.

Onlar da bu duruma hak verip, 5 gün sonra çıkan sonuçlara göre -her ne kadar sonuçtan emin olsalar da- hastane çıkışı görüşmek için sözleşmiştik.

Nil ile oldukça uzun bir konuşma yapmıştım. Lakin o, hiçbir şey söylemeyip, her zamanki gibi içine atmayı tercih etmişti.

Ben, bağırır-çağırır, hıçkıra hıçkıra ağlar sanırken o, sessiz kalmayı tercih etmişti. Bu durum beni oldukça üzse de, onun da sonuçlar çıkmadan net bir şey söylemek istemediğini düşünerek, kendimi telkin etmeye çalıştım.

Ve o gün gelmişti. ben her zamanki gibi sabah erken kalktım. Sporumu yapıp duşumu aldıktan sonra kıyafetlerimi giyinmiş, kahvaltımı yapmıştım.

Şirkete gitmiş, ufak tefek işlerimi halledip, evden Nil'i de alarak hastaneye geçmiştik

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şirkete gitmiş, ufak tefek işlerimi halledip, evden Nil'i de alarak hastaneye geçmiştik.

Doktorun odasına girdiğimizde, Arslan ailesini bizden erken gelmiş olduklarını gördüm.

Odada yine; Seçil Hanım, Vural Bey ve Adal Bey vardı.

Bizi gördüklerinde kocaman gülümsemiş, hızla ayağa kalkıp yanımıza gelmişlerdi.

Seçil Hanım, tam kollarını açmış bana sarılacakken, sanki aklına bir şey gelmiş gibi buruk bir tebessümle kollarını geri indirmiş, "Hoş geldiniz." Demekle yetinmişti.

Sanırım rahatsız olacağımı düşündü.

Olur muydum?

Belki...

Ben de hafiften gülümsemiş, "Hoş bulduk." Demiştim. Gözlerindeki parıldamalarla, gülüşümü izlemişlerdi. Bu durum beni gererken, "Doktor yok mu?" Diyerek, dikkat dağıtmıştım.

Vural Bey, hafifçe boğazını temizlemiş, "Sonuçlar çıktı, onları almaya gitti, gelir birazdan. Siz de geçin oturun şöyle, ayakta kalmayın, kızım." Demişti.

Bana her, 'kızım' deyişlerinde içimde tarif edemediğim bir his oluyordu.

Bu, samimi tavırlarından mı? Yoksa benim, içten içe gerçekten onların kızı olmak istememden mi, kaynaklanıyor? Bilmiyordum.

Bu tavırları, bir an için kendimi değerli hissetmemi sağlıyordu.

Uzun zaman sonra ilk defa bu hissi tadıyordum...

Gönül IşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin