yirmi dokuzuncu bölüm

3.1K 373 136
                                    

iyi okumalarr!!

☆☆☆

sarsak adımlarımı hyunjin'i orada bulabilmek umuduyla salonuma yöneltirken nereden fırladığını bilmediğim chaeryeong karşıma çıkıp ödümü koparttı.

"ödüm koptu, ne yapıyorsun?" yüzündeki sırıtış yayvanlaşırken kolunu omzuma attı.

"gel, bir şey konuşacağız seninle"

"salonda konuşalım" cıklayarak beni çekiştirmeye başlayan chaeryeong'a garip bir bakış attım.

"bazen çok ucube hareketlerin olduğunu söylemiş miydim daha önce?"

"a-a!" tek elini beline atarak bana üstten bir bakış attı. "dinime küfreden müslüman olsa bari"

"ben senin aksine reddetmiyorum" adımlarımı kendime güvendiğimi belli edecek şekilde atmaya çalıştım ama yukarıya tırmanan merdivenlerde takılıp yalpaladım. chaeryeong kahkaha atmaya başladı.

"haha, çok komik"

"of otur şuraya, yeterince uzaklaştık zaten" chaeryeong etrafa göz atarak merdivene çöktüğünde yanına oturdum.

"ne konuşacağız?"

"hyunjin'in üstündeki durgunluğu fark etmişsindir diye düşünüyorum?" tek kaşını kaldırarak bana sorgulayan bakışlar attı. gözlerimi büyüterek kafamı aşağı yukarı salladım.

"evet, evet! yolumdan çevirmeseydin onunla konuşmaya gidiyordum hatta"

"sebebi jeongin midir dersin?" kollarını göğsünde kavuşturdu. ben de bunu düşünüyordum.

"olabilir"

"seninle hiç bu konuyu konuştu mu?" omuz silktim. anlatmamıştı ama ben anlıyordum. çünkü hyunjin'i tanıyordum, özellikle jeongin bana changbin hyung ve felix'in bekarlığa veda partisinde hyunjin'in garip hareketlerinden bahsettiğinden beri göz hapsine almıştım onu.

hiçbir şey olmasa bile bir şeyler olduğu kesindi.

"ne yapabiliriz dersin?"

"bilmiyorum, kafasını dağıtması için birileriyle görüştürsek? kör randevu gibi?"

"evet, anlıyorum" chaeryeong bilmiş bilmiş kafasını salladı. "yangına körükle gidelim diyorsun. tam senin tarzın"

"hey" kaşlarımı çatıp chaeryeong'un bir tutam saçını çekiştirdim ama o benim bütün saçlarımı avcunda kavrayıp çekiştirmeye başladı. ciyakladım. "tanrı aşkına! bırak!"

"önce sen başlattın" ikimiz de bağırırken her ne kadar acı çeksem de yüzümde aptal bir sırıtışın peyda olmasına engel olamadım.

kardeş gibiydik. kardeşlerin böyle ilişkileri olurdu.

"tamam abartmayalım, aynı anda bırakacağız" chaeryeong'u onayladım. kafamı iterek saçlarımı bıraktığında ben de onun saçını bıraktım.

"acıttın"

"sen acıttın asıl" saç diplerimi okşayarak ters bir bakış attım chaeryeong'a. ardından birlikte kahkaha atmaya başladık.

"ne oluyor?" belinden düşen eşofmanının ipini sıkan hyunjin merdivenlerin ucunda göründü.

"bir şey yok, şakalaşıyoruz" chaeryeong ayağa kalkıp pileli eteğini düzeltti.

"bensiz mi? alındım, gücendim"

"saçlarının çekilmesinden hoşlanmadığını sanıyordum?" chaeryeong gözlerini kıstı, hyunjin ikimize de ciddi misiniz der gibi baktı.

those eyes, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin