otuz birinci bölüm

2.4K 350 200
                                    

iyi okumalarr!!!

☆☆☆

uykudan gözlerimi açamayacak kadar yorgun hissetsem de felix'in feromonlarını alacak kadar uyanıktım. jeonginle fısırdaşıyorlardı. birkaç gündür bende kalıyordu zaten jeongin, hyunjinle araları düzelene kadar moralinin yerine gelmesi için bende kalmasını teklif etmiştim. aslında ortada düzeltilecek bir şey yoktu, her şey açıktı. hyunjin de jeongin de birlikte olmak istiyorlardı ama hyunjin şu kıskandırma meselesini biraz fazla ciddiye aldığından sinirliydi. konuşmaya çalıştığımda, üstüme gelme kalbini kırarım demişti bana. ben de üstüne gitmemeye karar vermiştim. kendi iç muhakemesinde bir şeyleri hallettikten sonra gönlümü almaya gelirdi zaten. biliyordum huyunu, senelerdir arkadaştık sonuçta. arkadaştan da öte kardeş gibiydik.

"ne konuşuyorsunuz ya fısır fısır?" huysuzca söylendiğimde felix kıkırdayarak yatağıma doğru adımladı. feromonlarında endişe veya başka bir şey sezmiyordum, saf mutluluk vardı. "hyunjin jeongin'i konuşmaya çağırmış da. ne giyse diye tartışıyorduk" tek gözümü açıp aynanın karşısında dikilen jeongin'e baktım bayık bakışlarla.  bu haliyle bile gitse hyunjin beğenirdi onu. galiba hyunjin jeongin'i her haliyle beğenirdi.

"git işte böyle, nesi var üstündekilerin?"

"çok sade" sızlandı jeongin. eğer benim kıyafetlerim ona uysaydı benimkilerden giymesini teklif ederdim ama hiç sanmıyordum. omega olduğum için benim bedenim beta olan jeongin'in bedenine göre daha minyondu.

"damatlıkla gidecek halin yok ya." kıkırdadım.

"bana bak. neden uyuyorsun sen şu sıra bu kadar? hasta mısın?" kolumdan tutup sarstı felix beni. bunun uykumu açması mı gerekiyordu bilmiyorum ama sadece daha çok uykumu getirdi.

"hiç halim yok, hasta oluyorum galiba."

"yumuşatıcını mı değiştirdin?" uzanıp beni kokladı felix. "ya da benim feromonlarım mı geçti acaba üstüne bilmiyorum ki. limon gibi kokuyorsun."

"senin feromonlarındandır" yatakta doğrulup esnedim. fazla uyumaktan başım ağrımıştı biraz.

"kaçta gideceksin jeongin hyunjin'in yanına?"

"beş on dakikaya burada olur" bana döndü jeongin. "e ne oyalanıyorsun o zaman?"

"değiştirmeyeceğim galiba üstümü"

"ikizler burcu da değil ki" cık cıklayarak yatağa oturdu felix. jeongin de en az benim kadar kararsızdı.

"acıktım ben" felix'e sırnaşmaya başladım. "ne yapayım?"

"yemek" gözlerimi kırpıştırdım üst üste.

"az ye de uşak tut" dedi felix, gözlerini devirerek. sonra bakışlarıma dayanamayıp bir kez daha gözlerini devirdi.

"ne yemek istiyorsun?"

"canım nugget çekiyor"

"nerede sağlıksız şey varsa onu yiyin zaten"

"anne burada ne yapıyorsun?" koşarak yanımıza gelip felix'i sarsmaya başladı jeongin. güldüm. felix de jeonginle olan gülüşlerimize karşı koyamayıp gülmeye başladı.

"gerçekten, canım acayip nugget çekti"

"evde var mı ki?" ayağa kalktı felix, omuz silktim. "bilmiyorum"

"yoksa kocandan istersin gelirken alır" pis pis sırıttı jeongin. "kocam mı var benim?"

"minho hyung duymasın böyle dediğini, çok üzülür" dedi felix, dudak sarkıtarak.

those eyes, minsung (✓)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin