-1-

17.2K 929 168
                                    

Otobüsün durmasıyla İstanbul'a vardığımı anlamıştım. Ucuz olsun diye aldığım bilet sayesinde Ankara'dan İstanbul'a 10 saatte gelmiştim. En sonunda bırakın ben yürürüm diyecektim ki çoktan gişelere geldiğimizi fark edip vazgeçmiştim.

Söylene söylene valizimi almaya indim. Muavin resmen kafama fırlattığı valizleri mi zor da olsa yakalayarak taksilere doğru yürüdüm.

Askerlik arkadaşım Cem butik bir kafe açmıştı. Kendi başına işletebiliyordu. Bu aralar işleri arttığı için bir yardımcıya ihtiyaç duymuştu ama işçi alacak kadar bir kâr payı yoktu.

Zamanında askerdeyken kardeş gibi olmuştuk resmen. Benim yerime çok iş yaptığı için de borçlu hissediyordum kendimi. Beni arayıp yardım istediğinde ise hem kardeşim gibi olduğu için hem de borçlu hissettiğim için hemen kabul etmiştim. Hem buraya gelmem de arkamda bıraktığım sorunlarımdan bir nebze de olsa kurtulmamı sağlardı belki de.

Taksiciye gideceğim yeri söyleyip Cem'e mesaj attım.

"Delikanlı nereden geliyon bakem?" demesiyle amcaya döndüm.

"Ankara'dan geliyorum abi. Arkadaş kafe işletiyor yardım edeyim dedim"

Amca anlamadığım şekilde gururlu bir şekilde gülümseyip "İşte böyle delikanlı. Çalışkan olmak lazım aferin sana len!" dedi.

Ben de gülümseyip sohbete devam ettim. Dost canlısı bir kişiliğim vardı. İnsanlarla arkadaş olmayı severdim. Arkadaşlarım boldu ama yakınım dediklerim bir elin parmaklarını geçmezdi. Bazen bu dostcanlılığım başıma bela açacak diye annem ve ablam çok kızardı.

Yaklaşık yarım saatlik yolculuktan sonra Cem'in evinin mahallesine gelmiştim. Ama evin hangisi olduğunu bulamıyorduk. Bu yarım saatte de amca ile garip bir arkadaşlığımız sayesinde amca arkadaşım gelene kadar gitmeyeceğini söylüyordu.

Dediğine göre burası çok tekin değilmiş ve ben bu kafayla kesin saf saf soyulur yürüyerek Ankara'ya dönermişim.

Birinin ismimi bağırmasıyla camdan kafamı sarkıttım resmen. "Oğuz! Oğlum arasana. Bekliyorum seni ben kaç saattir."

Taksici amcaya dönüp "Abi bak arkadaşım geldi teşekkürler. Ne kadar borcum?" dedim.

"50 lira versen yeter. Bak bu da numaram bi ihtiyaç olduğu anda ara hemen buradayım " demesiyle güldüm.

"Tamam amca. Hadi iyi yolculuklar iyi işler sana" diyerek valizimi de alarak indim.

İndiğimde Cem 'vay be arkadaş' der gibi bakıyordu. Askerdeyken arkadaş canlısı olduğumu görmüştü. Ama o sadece o ortama uygun davrandığımı gördüğü için doğal ortamında görmemişti beni. Gerçi doğal ortamım bu da saylımazdı da...

"Oğuz harbi insanlarla nasıl muhabbete giriyorsun böyle ya? Ben ya dayak yiyorum ya da dövüyorum" diyerek hayretler içerisinde bana bakıyordu

"Deme öyle senin de arkadaşların var. Ben sadece insanları dinliyorum ve eğleniyorum devamı geliyor" dedim. Etrafa kaçamak bakışlar atıyordum o sırada. Taksicinin de dediği gibi pek tekin gözükmüyordu.

"Ya var da ne bileyim. Belki insanları dinlemeyi sevmediğimdendir. Neyse hadi gel eve geçelim. Akşam da mahalleyi gezdiririm" dedi.

Eve doğru yürürken evlerin kenarlarında gruplar halinde oturmuş insanlar beni süzüp duruyordu. Tamam yabancı biri gelmişti de bu kadar ters bakıcak ne vardı anlayamamıştım. Ama aralarından bir grup sanki buranın ağası gibi oturmuş ve keskin bakışlarla bize tutuluyordu resmen. Daha doğrusu bana.

Cem'in evin kapısını açmasıyla hemen içeri girdim. Tehlikeli olabilecek insanlara tutulmanın hiçbir anlamı yoktu. Sonunda ya dayak yersin ya da götüne vura vura kaçarsın.

Eve eşyalarımı yerleştirme ve duş alıp kendime gelmem biraz uzun sürmüştü. Cem akşam mahalleyi gezelim diye tuttursa da hiç gücüm olmadığı için onu evde kalmaya ikna etmiştim. Tabi en sonunda o çıkmıştı. Ama beni götürmemesi bu yarışı kazandığım göstergesiydi.

Kendime koca bir kupa çay alıp yatağa geçtim. Sevdiğim dizilerden hangisine tekrar başlayayım derken sonunda seçip iyice yayılarak izlemeye başladım ve en sonunda da uyudum.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin