-14-

9.9K 653 24
                                    

Gecenin kaçı olduğunu bilmediğim bir saatte telefonumun durmadan çalıp durması ve en sonunda kendini yere atmasının üzerine söylenerek ayağa kalktım. Hala gözlerim kapalıyken tekrar telefon çalmış ve arayanın ya Cem ya da Cengiz olduğuna emin olarak sakin bir şekilde cevapladım.

"Sikicem arayıp durmanı. Açmıyorsam uyuyorumdur değil mi? Ne diye ısrar ediyorsun davar!" dememle uzun bir süre karşıdan ses gelmemişti. Sessizliği bozmak adına "Abi dalga geçmeyin benimle kapatıyorum, açmayacağım"dememle karşıdan sonunda ses gelmişti.

"Cem ve Cengiz'i getirdik ikisi de kör kütük sarhoş. Aç kapıyı da içeri alalım" demesiyle kafama şaplak geçirmiştim.

Hızlıca aşağı inerek kapıyı açtım. Konuşmamdan dolayı hissettiğim mahçupluk hissi kucağında Cengiz'i gelini gibi taşıyan Atalay'ı görmemle kayboldu gitti. Arkasından da Barlas'ın kucağında şarkı söyleyen Cem ve onlar kadar sarhoş Tunç girmişti.

Atalay kucağındaki Cengiz'le birlikte ayakta dikilirken bana döndü. "Nereye koyayım" diyerek Cengiz'i göstermesiyle tekrar ve tekrar gördüğüm manzara ve uykulu olmam ile ağzımdaki filtre kaybolmuştu.

Baygın baygın bakarak "Götüme" dememle Barlas öksürmeye başlamıştı. Kenardaki koltuğu göstererek "Koltuğa koymakla başlayabilirsin mesela" diye alaycı bir tavırla konuşmuştum. Barlas ise nasıl bildiğini bilmediğim Cem'in odasına ilerlemişti.

Tunç'un ne ara yerde baygın yatmaya başladığını farketmediğim sırada Atalay da Cengiz'i koltuğa koymuş ve bana dönmüştü.

Ses tonundan sinirli olduğunu az da olsa anlayabilceğim şekilde bana "Hayırdır? Ne bu sinir? Asker arkadaşın sandın sanırım!" demesiyle yine baygın bakışlarımı ona gönderdim.

"Evet sandım. Sonuçta Cem asker arkadaşım?" dememle bir sabır çekmişti. O sırada da Barlas gelmişti.

Barlas Atalay'a dönüp "Hadi geçelim size" demesiyle Atalay olumsuz anlamda kafasını salladı. "Annemler geldi bu saatte uyandırırsam uyuyamazlar. Otel falan bak" demişti.

Ne kadar sinirli olsam da bu saatte 'onları' otele göndermek istemiyordum. Barlas'a bakarak "Benim evim değil ama Cem'in de bir şey diyeceğini sanmam. Kalın bu gece burada, boşuna para vermeyin" demiştim.

Atalay itiraz etmek için hazırlanırken hızlıca lafını böldüm. "Uzatmayın da kalın bu gece. Yatacağınız yeri ayarlayın. Şu koltuğun altında dolu yorgan var. Ben yatmaya gidiyorum" demiş ve hızlıca odama gitmiştim.

Ne kadar sinirli olsam da onu görünce hızlanan kalbime laf geçiremiyordum. Bu kadar kısa süre içerisinde bu kadar kapılmak beni korkutuyordu da.

Ama ne Atalay eşcinseldi ne de benden hoşlanıyordu. Öyle olsa bile Cengiz'den hoşlanması daha muhtemel olurdu. Cengiz alımlı biriydi. Karizması vardı. Ben kendimi çirkin bulmuyordum, güzel bir tipim olduğunu biliyordum elbette ama Cengiz'in aksine karizma denen şeyin bana uğradığını sanmıyorum.

Atalay ile Cengiz bugün zaten çok da iyi anlaşmışlardı. Atalay Cengiz'i hangi ortama sokarsa soksun Cengiz arkadaş edinirdi. Ben de edinirdim ama onun gibi değildim. İkimizin olduğu ortamda o dikkat çekerdi her zaman. Güzel temiz yüzü, karizması ve enerjisi ile beni yere gömüyordu resmen.

En sonunda ayakta durmayı bırakmaya karar vererek yatağıma yattım. Çocukken yorganı kafama kadar çekersem canavarlardan kaçabildiğime inandığım gibi şimdi de kafama kadar çekersem bu düşüncelerden de kaçabileceğime inanmış ve resmen yorganın içinde kaybolmuştum.

Bunu pek başaramamışken aniden bir şeyin bana değmesi ile düşünce balonum ve yorgan şehrimden çıktım.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin