-28-

7K 518 57
                                    

Ağzımı açıp bir şey söyleyecekken Ömür araya girmiş yapmacık bir üzüntüyle "Ya çok üzgünüm, söylemediğini bilmiyordum. Yoksa der miydim!" dedi.

Gözlerim dolmuş, görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı. En son duyduğum şey ise Yavuz abimin "Senin ağzına sıçtım" diye kükremesi ve sert bir yumruğun sesiydi.

Ablam ayaklarımın da beni taşımadığını farkederek beni tutmuş ve resmen çığlık atarak "Kaya! Kaya al götür Oğuz'u. Tepki vermiyor Kaya!" beni sarsmaya başlamıştı.

Kaya'dan önce yanıma koşan Atalay yüzümü göğsüne yaslamış "Sakin ol güzelim... Ben buradayım. Derin nefes al. Sakin" diyerek saçımı okşamaya başlamıştı.

Bana sarılanın Atalay olduğunu farketmemle hızlıca kollarının arasından çıkmış yüzünü ellerimin arasına almıştım.

Gözümden akan yaşlarla bir yönden suratını inceliyordum. "Bir, bir sorun yok değil mi. Neden yüzün iyi?" dedim kekeleyerek.

Tepki verdiğini gören Atalay rahat bir nefes vermiş "Bebeğim ben iyiyim" demişti.

Hala anlamaya çalışırken vurma seslerinin devam etmesiyle kafamı o yöne çevirecekken Atalay beni kucaklayarak uzaklaştırmaya başlamıştı.

Tam bir şey diyecekken ne demek istediğimi anlayarak hemen araya girmişti. "Hayır bebeğim bana vurmadılar. Yavuz abin o sözleri duyunca ve Ömür'ün o sırıtışını görünce çok sinirlendi o yüzden Ömür'e vurdu. Tuğkan abin ayırmaya çalışıyor o yüzden senin görmeni gerektirecek bir durum yok" diyerek beni eve sokmuştu.

Eve girince koltuğa oturtmuş yanıma da hemen oturarak beni tekrardan sarmalamıştı.

Ablamın gelmesiyle korku dolu gözlerle ona bakmıştım. Ablam sakin bir gülümseme ile "Ne konuştuk? Söyleyecektin onlar da anlayışla karşılayacaktı. Eğer olmazsa bizzat kendim döveceğim onları" demesiyle Atalay saçlarıma öpücükler kondurmaya başlamıştı.

Telaşla salona giren annemle ablam sonra konuşacağız demişti. Kaya ise endişeyle ablama bakıyordu. Hamile haliyle benim için endişelenmişti, bebeğe ve ablama bir şey olursa Ömür bu mahalleden nah çıkardı.

Annem sakinleşmem için sıcak çikolata getirmişti. Bir yanımda ablam diğer yanımda Atalay ile abimlerin gelmesini bekliyorduk.

Sert bir şekilde kapının açılmasıyla yerimde sıçarmıştım. Abimlerin geldiğini anladığım için de gerilmiştim. İstemsizce başım iyice eğilmişti.

Hepsi tek tek salona girip karşıma oturmuşlardı. Herkes özellikle de ben diken üstünde oturmuş bekliyorduk. İçeride boğucu bir gerginlik vardı. Biri alın size bir milyor milyar dolar dese dalacak gibiydik.

Burak "Duyduklarımız doğru mu?" demesiyle olduğum yerde daha da küçülmüştüm.

Annem merakla ne olduğunu sormasıyla Burak "Atalay ile çıkıyormuş" dedi. Annemden ses gelmemişti.

Yavuz abim sinirle kalktı. Hızla önüme gelerek çömeldi. Sinirli bir şekilde "Kaldır şu yüzünü. Dik dur!" dedi.

Dolu gözlerimle olabildiğince dikleştim. Ama bu onları memnun etmiş olmayacak ki neredeyse hiç sinirli konuşmayan Tuğkan abim "Sil o yaşları. Dik dur lan!" dedi.

Yavuz abim geri yerine geçti. Gözlerimin içine bakarak "Bu doğru mu?" diye sordu.

Gözlerimi kaçırdığımda ise "Adam akıllı söyle oğlum. Seviyorum de evet de ama susma be!" dedi.

Atalay cesaret vermek istercesine elimi sıkmıştı. Gelen azıcık cesaretle "Evet! Evet Atalay'ı seviyorum. Aramızdakiler daha çok yeni ama saklamak istemiyorum. Ömür söylemeseydi ben söyleyecektim zaten." dedim.

Bunun üzerine Burak tek kaşını kaldırıp sorgular biçimde "O piçin tavrı neden öyleydi? Yalan söylemeden doğru düzgün anlat." demesiyle tüm olayları anlatmaya başladım.

En son da beni İstanbul'da bulup tehdit etmesi, kaçırmaya çalışması ve Atalay'dan yediği dayağı da anlatarak bitirdim.

Yavuz abim hızla ayağa kalkarak Atalay'ın önüne gelmiş ve tek hamlede yakalarından tutarak kaldırmıştı. Yumruk atmasını beklerken sarılmasıyla tüm vücudumun gevşediğini hissettim.

Yavuz abim geri çekilerek kaldırdığı Atalay'ın yerine oturup elimi tuttu. "Senin kimi sevdiğini önemsiyoruz elbette. Bu sana iyi gelen biri olmalı. Aşkın cinsiyeti yoktur ve abim" demiş ve bana sarılmıştı.

Tuğkan abim üzüntüyle "Bize neden söylemedin abim?" demesiyle üzgünce baktım ona. "Abim bu dünyada bizi istemeyen çok insan var. Sizin de ondan olmanızdan korktum. Atamızın bozulmasından korktum" dedim.

Burak ilk defa dalgayı kenara bırakmış ve ciddiyetle "Bundan sonra bir şey gizleme. Bu aile en büyük destekçin bunu bil" demesiyle gülümsedim.

Uzun zamandır konuşmayan annem Atalay'a bakmış "Seni sevdim evlat. Ama hele ki oğlumu üz yürüyerek gelirim İstanbul'a mahalle ortasında anne terliğiyle döverim" seni demişti.

Ardından ayağa kalkarak yanıma gelmiş ve bana sarılmıştı. Abimler de gelip sarıldığında içimdeki o boşluğun, gerginliğin gittiğini hissettim.

Ablam ise güzel ortamı bozarak "Kaya, aşkım bana bir zurna alsana acıktım" dedi.

Kaya ise "Aşkım dur çocuk bir rahatlasın, kendine gelsin" demesiyle ablam koluna şaplak atmış "Hele bir alma seni nasıl kendine getiriyorum gör bakalım" demişti.

Kaya hızla ayağa kalkarak herkesin siparişini almış ve Burak'ı da peşinden sürükleyerek gitmişti.

Yemek gelene kadar odaya gidip yatmak istediğim için hareketlenmişken Atalay da peşime takılmıştı.

Ancak Yavuz abim Atalay'ı ensesinden yakalayıp "Hop hop hop. Ceylan gördün de peşinden mi gidiyorsun. Otur oturduğun yerde aslanım" diyerek koltuğa geri oturtmuştu.

Bu hallerine gülerken Atalay bu şansıma sıçayım bakışları atıyor bana da belli etmemek için gülümsüyordu.

Ben de bu kadar olayın ardından odama geçmiş ve yemekler gelene kadar derin bir uyku çekmiştim.

Kısa ama iyi gelen uykumdan ise Atalay'ın öperek uyandırması ile uyanmıştım. Gizlice kaçıp odaya girdiğini söylerken Tuğkan abim yakalamış ve korumacı bir abi olarak Atalay'ı odadan atmıştı.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin