-21-

9.9K 565 88
                                    

Sabah Atalay'dan önce uyanmıştım. Elimden geldiğince kahvaltı hazırlamaya çalışmış ama mutfağı da batırmıştım.

Menemeni karıştırırken arkamdan belime dolanan eller ile irkildim. Burnunu enseme sürtüp koklamış sonra da bir öpücük bırakmıştı. Bu yaptığı hareketten huylandığım için geri çekilmişti o da Atalay'ı güldürmeye yetmişti.

Menemeni ocaktan alıp masaya koyarken Atalay hala belimden ayrılmamış beni öyle takip etmişti. Demlenmiş çayı da doldurarak yerime oturmuştum Atalay da karşıma oturmuştu.

Sessizce kahvaltı yaparken gelen bildirim sesi odayı doldurmuştu. Atalay telefonuna bakmış ve kaşları çatılmıştı. Telefonu da resmen masaya atarak sabır çekmişti.

Merakla "Ne oldu kimmiş?" diye sormama karşılık telefonun kilidini açarak mesajlara girmişti ve telefonu önüme koymuştu.

Sinirle "Buna telefonumu bulmadım sabahtan beri yazıp duruyor. Senin yanında uyanmak varken şu herifin mesajlarına uyanıyorum." dedi Atalay.

Benim de okuduğum her mesajda tepkim değişiyor yüzüm kasılıyordu. Bunu farkeden Atalay elimi tutmuştu.

Elimi okşarken "Arkadaşın diye bir şey demiyorum ama patlama az kaldı. İstediğini yaz gitsin" demişti. Yüzüne baktığımda sakinleştirici bir gülümseme vardı.

Verdiği tepkiye karşılık masumca "Cidden istediğimi yazabilir miyim?" dediğimde kafasıyla onaylamıştı. "Peki engellersem?" dediğimde ise "İstediğini yap güzelim umrumda değil o. Senin üzülmeni istemiyorum" demişti.

Cengiz'in sürekli gelen 'buluşalım' mesajlarına karşılık numarasını nasıl aldığını ve bir daha mesaj atmamasını yazmıştım. Sonrasında ise onu telefondan engelleyip mutlu bir şekilde yemeğimi yemeye koyuldum.

Kahvaltı bittikten sonra Atalay sofrayı toplayabileceğini söylemişti ben de dünkü kıyafetlerimle kafede Cem'e yardıma gitmeye karar vermiştim. Malum bugün zorlanırdı.

Kafeye girdiğimde koşuşturan Cem beni görünce umutla dolmuş ve hızlıca paketlemede geçmişti. Ben de kasaya geçmiş takır takır paraları alıyordum.

Son müşteri de gittikten sonra bir sırıtma ile ona döndüm "Ee kasa nasıl kasa?" dememle yanındaki tuzluğu kafama atmıştı ve isabet de ettirebilmişti.

"Devrem sana bir dalarım görürsün!" demişti sinirle. Sonrasında ise sırıtmış "Ee sen ve Atalay, hayırdır?" demiş ve içeceğinden bir yudum almıştı.

Sanki dün domates aldığımı söyler gibi "Dün çıkmaya başladık. Öptü beni. Yok yok yedi resmen" dedim. Bunun üstüne Cem öksürük krizine girmişti.

Öksürmekten kızarmış bir şekilde "Devrem sanarsın iki kilo elma aldım diyorsun" diyebilmişti.

Biz kendi aramızda gülerken kafeye giren kişi ile moralim tamamen çökmüştü. Cengiz sinirle yanıma gelmiş "Atalay neden benimle konuşmuyor!" diye bağırmıştı bir anda.

Bilmiyorum anlamında omuz silkmiş "Belki de senin yaklaşımın hoşuna gitmemiştir?" demiştim. Bu tepkime daha çok sinirlenen Cengiz yakama yapışmıştı.

"Senin ondan hoşlandığını söylesem sen onunla yakın olabileceğini mi sanıyorsun?!" diye çemkirmişti. Halbuki dün yaşananları ve Atalay'ın sözlerini duysa göt gibi ortada kalırdı.

Sinirini bozacağını bildiğim için yüzüme yamuk bir sırıtış yerleştirmiştim. "Peki Cengiz... Senin nişanlın varken ona böyle yaklaştığını öğrense ne tepki verir? Sen beni salak mı sandın? Yanladığını görmüyorum mu sanıyorsun lan!" demiştim.

Bunu farketmemden dolayı yüzü düşmüştü ve telaşlanmıştı. Bu sefer gerçek duygularımı öne çıkarmış ve buruk bir gülümseme sunmuştu ona.

"Cengiz biz kardeş gibi değil miydik? Ne oldu da bir hafta içerisinde değiştin ha? Birini sevdiğimi bile bile bunu yaptın bir de... Beni arkadaşlarımdan uzaklaştırmaya çalıştın yanlızlaştırdın. Ne istiyorsun ha!" dedim.

Cengiz bunun üzerine histerik bir şekilde gülmeye başlamıştı. "Liseden beri senin arkanda olmaktan bıktım lan. Birini seviyorum bakıyorum o seni seviyor. Hocalarla iyi anlaşıyoruz bakıyorum favorileri sensin. Lan bıktım bıktım" diye bağırmıştı.

Yakamdaki elleriyle bir yandan beni sarsıyordu. "Ne yaparsam yapayım senin arkanda kaldım. Sen o saf gülücüğünü herkese dağıtırken kimse benim yanıma gelmedi. Varsa yoksa Oğuz nerede."

Beni en sonunda resmen yere fırlatmıştı. "Kardeşlik mi? Batsın kardeşliğin. Bu kadar sevilmek zorunda mıydın lan! Hem biliyor musun o Ömür itinin neden peşinden ayrılmadığını? Ben yaptım ben! Ona gidip hala aşık dedim, korkuyor gelemiyor dedim. Ama saf sen ne bunu gördü ne de hissetti!" demişti.

Bu dediğini sindirmeye çalışırken sırtımdaki bıçakları hissediyordum. "Zengin bir nişanlım var, iyi bir şirkette çalışıyorum. Ama kimle konuşsam Oğuz nerede demeye devam ediyorlar. Ortadan kaybolma için her şeyi yaptım her şeyi! Bıkmadın mı lan artık. Kaybolsana!" diyerek resmen yeri göğü inletmişti.

Bu söyledikleriyle gözlerimdeki yaş durmadan akıyor nefesim git gide daralıyordu. Cengiz bana doğru bir adım atacakken büyük ihtimalle bağırışmaları duyup gelen Atalay onu çok kolay bir şekilde duvara fırlatmıştı.

Gözü sinirden bir şeyi görmeyen Atalay sinirini çıkaramamış olacak ki Cengiz'in üstüne yürümüş okkalı bir yumruk geçirmişti. Tunç ve Barlas zorla ayırmaya çalışsa da Atalay Cengiz'e ulaşmaya çalışıyor Cengiz de hakaretler savuruyordu.

Cem en sonunda "Atalay! Oğuz'u al götür buradan" diye çığlık atmıştı.

Atalay anında bana dönmüş ve hızlıca yanıma ulaşmıştı. Kolaylıkla beni kucağına almış ve kafeden çıkarmıştı. Nereye gittiğimiz ne olduğunu anlayamıyordum.

Atalay yürürken durmadan "Senin suçun değil, onun kıskançlığı. Piçe bak sen! Senin suçun değil bebeğim" diye sayıklıyor arada da saçıma öpücükler konduruyordu.

En sonunda Cem'in evine geldiğimizi anlamıştım. Atalay ben hala kucağındaykrn hiç zorlanmadan kapıyı açmış ve hızlıca içeri girmişti.

Salona girerek koltuğa oturmuştu. Ben ise kucağında cenin pozisyonunda duruyordum.

Saçlarımı okşayıp "Ağla, rahatlarsın ağla..." diyip bir yandan da sırtımı sıvazlıyordu.

Bir süre sonra ağlamam azaldığında burnumu çekip yüzüne baktım. "Üzgünüm üstün başın battı" dedim.

Atalay masumca gülümseyip "Feda olsun sana..." demişti. Sonrasında ise hınzırca gülümseyip "Hem çıkarmam için bir sebep oldu?" demişti. Bunu güleyim diye yaptığını biliyordum.

Gülümseyip koluma vurdum. Atalay kolunu tutup "Acıdı ama" diyerek dudak büzmüştü. Ben de boynuna sarıldım. Gerçekten de arkadaş seçimlerimi sorgulama gerekiyordu.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin