-18-

9.9K 640 70
                                    

Atalay'ın evden kaçar gibi gitmesi üzerinden 4 gün geçmişti. Ama o zamandan beri karşılaşmamıştık.

Mahalle içerisinde ben ondan kaçıyordum. Gördüğüm yerde saklanarak gidiyordum. O da ne kafeye uğruyor ne de mesaj atıyordu.

Cengiz sürekli mahalleye geliyor burayı çok sevdiğini ve kiralık daire aradığını söylüyordu. Gerçekten durmum olsa her kiralık evi ben tutar ona da vermezdim.

Zamanında yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmeyen arkadaşımın neden böyle davrandığını anlamamıştım. Çok sinirimi bozuyordu.

Atalay'a olan hislerimi biliyor ama inatla onunla flört eder gibi davranıyordu. Neden böyle yaptığını asla anlayamıyor ve çözemiyordum.

Bugün bilmem kaçıncı kere kafeye gelen Barlas'ı görmemle gözlerimi devirdim.

Barlas neşeli bir gülümseme sunup "Hayırdır, ben geldim diye sevinmedin mi?" dedi.

Dişlerimi göstererek zoraki bir gülümseme sundum. "Yaa çok sevindim, bir sevindim, aman sevindim" demiş ve "Ne var, şimdi ne istiyorsun?" diyerek devam etmiştim.

Barlas boş bulunup "Cem" demesiyle tek kaşımı kaldırmış ve şaşkınlıkla ona bakıyordum.

Barlas ne dediğini anlamış bir şeyler demeye çalışsa da "Ondan hoşlanıyorsun değil mi?" dememle gözlerindeki tüm duygular onu ele vermişti.

Barlas'ın bir şey demesine izin vermeden "Boş bir zamanının var mı" demiştim.

Barlas "Bir saate alırım seni" demişti. Kafamla onu onaylayıp onu kafeden kovmuştum.

Arkadan Cem'in bizi duyduğuna emin olduğum için Barlas gider gitmez içeri koştum ve ona sarıldım. O ise kıpkırmızı olmuş ve sırıtıyordu.

Yanağını sıkıp "Bakalım konuşmaya gideceğim. Ciddiyse alabilir benim devremi. Bir benim sorgumdan geçsin sana yolluyorum!" dememle hevesle başını salladı.

Sırıtarak mutfaktan çıkmamla gördüğümle sırıtışım yüzümden silinmişti.

Günlerdir görmediğim Atalay, Cengiz'le birlikte gelmiş tatlılara bakıyordu. Gidip 'gel de al tatlını buradayım' dememek için zor tutuyordum kendimi.

Cengiz'in bir anda değişen kişiliği yine kendini göstermiş "Baksana şundan ver" diye beni terslemişti.

Arkaya Cem'e seslenmiş ve gelmesini söylemiştim. Cengiz beni terslemeye devam edip "Sana diyorum" demişti.

Ters ters bakıp "Mesaim bitti benim. Cem yardımcı olacak beyfendi" dememle kaşları havalanmıştı.

"Ne o beyfendi falan?" demesiyle "Etkiye tepki" demiştim kısaca.

Önlüğünü kenara koyup tezgahtan çıktım. Bileğimi tutan Atalay ile ona bakmıştım. Özlediğim o yeşilliklerine diktim kahvelerimi.

"Mesain niye bitti? Daha 4 saatin vardı?" demesiyle bunu nasıl bildiğini sorgulamayı bir kenara bırakıp bakışlarımı kaçırdım.

"İşim var" demiştim. Ulu orta 'Barlas Cem'i seviyor ayarlamaya gidiyorum' diyemezdim sonuçta. Bir de buna karşıysa olaylar patlardı. Ek olarak şu kısa sürede Cengiz'e olan güvenim kaybolmuştu.

Atalay anlık olarak kaşlarını çatsa da "Ben götüreyim hadi" diyip çıkışa yürümeye başlamıştı.

Kolumu çekip "Özel bir iş" demiştim.

Bu sefer kaşları sinirle çatılırken "O itle mi buluşacaksın? O yine sana mesaj mı atıyor." diye sinirle konuştu.

'Sanane' diyerek gidebilirken onu böyle bırakmak istememiş "Hayır yazmıyor o zamandan beri. Sadece bir işim var. Kısa mı bilmiyorum, geç gelebilirim" demiştim.

Yüzü rahatlamış olsa da ne işim olduğunu sorgulayan bir ifade takınmıştı. Cengiz'in Atalay'a seslenmesiyle anlık olar dikkati oraya çekilmiş ben de bunu fırsat bilerek aradan sıyrılmıştım.

Bir saat kadar evde işlerimi hallettikten sonra Barlas beni almış ve sakin bir yere gitmiştik. Yol boyunca bir gerginliği olduğu belliyken ben de onu konuşturmak istemiştim.

Geldiğimiz yerde arabayı park edip banklara ilerledik. Karşılıklı olan iki banka geçip oturduk.

Konuyu uzatmak istemediğinden "Ne zamandan beri?" demiştim.

Bakışlarını gökyüzüne çevirdi. "Bilmiyorum, hatırlamıyorum bile. Başta onu korumak içindi. Askere gitmeden önce korurdum hep. Sevgilisi aldatmadan önce birlikte bir yerlere giderdik hep beraber." dedi.

Bakışlarını bu sefer yere indirerek "Kız onu aldatınca, o da askerden dönünce her gece ağladı. Hep yanındaydım. Göğsün sıkıştı kıskançlıkla doldu. Bunun sadece onu koruduğum için olduğunu sandım. Abilik iç güdüsü herhalde dedim. Ama ne zaman ona baksam aklımdaki düşünceler bunun doğru olmadığını kanıtlıyordu bana. Ama ben her seferinde ertledim. Ta ki..." demişti.

Devamını getirmediği için "Taa kii?" diyerek soru anlamında sormuştum.

Sıkıntılı bir nefes vererek "Sizin konuşmanızı duyana kadar. Onun da aynı duyguları yaşadığını öğrendiğimde bunun aptallık olduğunu farkettim. Başından beri aşıktım ona, ama bunu öne çıkarmayacak kadar da aptaldım. Korkmasın diye yavaş yavaş alıştırmaya çalıştım ama bir türlü açılamadım" dedi.

Bense bizi duyduğunu yeni algılamış "Başka, başka biri duydu mu?" dememle hızlıca "Tunç, gerçekten sadece o" demişti.

Anlık bir rahatlama yaşamıştım. Ama Atalay duysa acaba farklı olur muydu diye de düşünmeye başlamıştım.

Barlas bana doğru eğilip destek verircesine omzumu sıktı. "Atalay ile konuşmalısın. En azından böyle devam edemezsin" demişti

"Aynen çok kolay da zaten " diyebilmiştim. O ise gülümseyip "Atalay homofobik değildir. Cem'e olan sevgimi biliyor, öyle olsa çoktan aramız bozulmuş olurdu" demişti

Konuyu düşünmem gerektiği için dağıtarak "Devremi üzersen seni boğarım. İri cüsseli olman umrumda değil. O çocuk ağlamayacak!" demiştim.

Burukça gülümseyip "Açılabilirsem..." demişti.

Sinirle "Ne demek 'açılabilirsem'! Git açıl. Ha yok diyorsan ben ayarlarım birine Cem'i. Bir bakmışsın evlenmişler, Cem hamile ohoo" dememle hırsla ayağa kalkmış ve beni geride bırakarak gitmişti.

Ben şaka yaptığını sanıp arabanın oraya gitmşken onu göremeyince hırslanıp açılmaya gittiğini bu yüzden de beni arkada bıraktığını anlamıştım.

Tek bir otobüs, araba bir canlı geçmeyen yerde bir başıma kaldığım için yardım çağırmam gerektiğini farkettim. Cem'i aramak istesem de konuşmalarına dalmak istemiyordum. En sonunda rehbere girip bulduğum isme tıklayıp aradım.

"Kusura bakma, rahatsız ediyorum ama ben dağın başında kaldım. Almaya gelebilir misin?" demiştim. "Konum at" demiş ve suratıma telefonu kapatmıştı.

Ben de kurtarıcım gelene kadar bankalara oturmaya karar verdim. Manzarayı izlerken de ağırlaşan göz kapakların kapanmış ve uyuyakalmıştım.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin