-31-

7.2K 444 37
                                    

Üstümden tır geçmişti sanki. Uykumdan yeni uyanmış üstümde uyuyan ayıyı atmaya çalışıyordum. Ama ben ne kadar ittirirsem o kadar kollarını sıkıyordu.

En sonunda dayanamayıp yüksek sesle "Ayh yeter bunaldım. Uyansana be!" diye Atalay'a çığırdım.

Atalay yeni uyanmış olduğu için boğuk çıkan sesiyle"Güzelim böyle uyandırıyor mı? Hani ilk sabahımızın tatlı öpücüğü?" dedi.

Ağzımdan 'hah' nidası dökülmüş "O zaman benim yatakta kahvaltım nerde? Üstümden tır geçti sanki. Hani bana bebek gibi bakman" demiştim. Bunun üzerine Atalay kahkhayı basmıştı.

Gerinmiş ve sonunda beni bırakmıştı. Bunun üzerine derin bir nefes alabilmiştim. Tam rahatça gerinecekken bir anda havalanmış ve kendimi banyoya götürülürken bulmuştum.

Şaşkınlıkla "Birlikte mi yıkanacağız?" dedim. Gülerek bana bakmış "Olmaz mı?" demişti.

Utançla gözlerimi kaçırıp "Bir şey yapmayacaksın tamam" dememle oflama sesi gelmişti. "Ama olmaz ki tüm planı bozdun" diye nazlandı.

Beni küvetin içine yerleştirip gülerek çıkmıştı. Ben de hızlıca, ne kadar hızlı olabilirsem artık, yıkanmıştım. Ağır adımlarla odaya gidip üstümü değiştirmiştim.

Benden sonra Atalay gerçekten hızlı bir duş almış ve ben üstümü giyinirken kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı bile.

Üstümü giyindikten sonra paytak adımlarla mutfağa yürüdüm. Atalay ise ben gittiğimde çayları koyuyordu. Yine paytak adımlar ile masaya gittim.

Sandalye ile popomun teması ise biraz acılı olmuştu. Temas etmem ile yüzümü buruşturunca Atalay elimi tutup "Sen kahvaltını yap. Ben hemen ilaç, krem alıp geliyorum" dedi.

Elini sıkarak onu durdurdum. "Yemekten sonra beraber gideriz otur ye" dedim.

Atalay tam oturacakken kapı çalmıştı. Gidip kapıyı açınca büyük bir gürültüyle içeri Barlas, Tunç ve Cem girdi.

Mutfağa giren ekip büyük ihtimalle benim halimi görünce ne olduğunu anlamış ve liseli ergenler gibi garip sesler çıkarmaya başlamıştı.

Tunç sırıtarak "Lan Atalay yeni yol mu açtın" demesiyle üçü gülmeye başlamış Atalay da kafasına geçirmişti.

Barlas kendini tutamayıp "Yok lan yeni yol döşemiş" dedi. Ben utançtan kıpkırmızı olurken Cem kendini tutmaya çalışmıştı. Ama belli ki yapamadı.

"Yapmayın şöyle. Yanlış bilgi yaymayın tünel o" demesiyle ellerimle yüzümü kapadım.

Atalay gelip yanıma oturduğunda onları susturmaya çalışıyordu. En sonunda anırmaya devam eden Barlas'a ters ters bakıp "Barlas istersen siz evde partilerken Oğuz görmesin diye çıkardığını unutmayalım. Bir yapım aşaması vardı" demesiyle Barlas'ın gülüşü kesilmiş utanma sırası Cem'e geçmişti.

Onlar da oturmuş kahvaltı etmeye başlamışken Tunç ağzı doluyken "Atalay babanlar geldi sabah seni soruyorlardı. Bir uğra" demesiyle Atalay kafasıyla onayladı.

"Akşam uğrarım eve." diye kısaca bir cevap verdi. Kahvaltı bittikten sonra masayı toplamış hızlıca odamı da toplamıştı.

Beraber kahveye gitmeye karar vererek hazırlanmış ve çıkmıştık ama yürüyüşüm yüzünden sürekli dalga geçiyorlardı. En sonunda dayanamayıp arkamı döndüm.

"Ben gidiyorum ya!" dedim sinirle. Atalay hızla yanıma gelmiş belimden tuttuğu gibi geri kahveye doğru yönlendirmişti.

"Güzelim takma sen onları. İlla ki elimize düşerler bunlar. Gel takma" demiş ve ben daha tamam demeden yürütmeye başlamıştı.

En sonunda kahveye gidip oturabilmiştik. Atalay benim için sıcak çikolata söylemiş kendine de çay söylemişti.

Uzun uğraşlar sonucunda 101 oynamaya karar vermiştik. Cem gidip okey takımını getirmişti. Ortaya iddia koymuştuk. Barlas ve Atalay bir takımdı ben ve Cem bir takım. Tunç ise yancıydı.

Cem yine yanlış el açınca sinirle elimle yüzümü ovuşturdum. "Devrem toplama çıkarmayı mı öğretmem lazım. Sayende siktiler bizi" dememle Barlas ve Atalay sırıtmaya başlamıştı.

Cem de bana eliyle 'git be' hareketini yapmış "Devrem sen de işler taş atıp atıp duruyorsun sus istersen!" diye çıkışmıştı.

Oyun devam ederken nasıl sürekli ikisinin de rahatlıkla bitebildiğini anlamamıştık. En sonunda sinirle Atalay'a "Ya siz taş çalıyorsunuz. İmkanı yok bunun be!" dedim.

Atalay ise iki elini kaldırmış 'ben bilmem' der gibi omuzlarını da kaldırmıştı. Cem de buna sinirlenmiş Barlas'a sinirle "Kalkın çıkarın lan üstünüzü. İçinizden bir taş çıksın yıkarım burayı" dedi.

İkisi gülmeye başlamıştı. Atalay ise bana bakarak "Yalnız böyle bir şey yaparsak sadece orada kalmaz..." dedi imalı bir şekilde.

Sinirle kollarımı bağlayıp arkama yaslandım. Atalay da yanağımdan bir makas alıp "Küsmek yok devam devam. Pes derseniz cezayı yazarız" dedi. Cem ise benim yerime konuşmuş "Biz size yenilmeyiz lan. Oynuyoruz. Kaybeden siz olsun" dedi.

Olan oldu ve yenildik. Cem'in sürekli yanlış el açması benim işler taş açmamla birlikte iyice batmıştık. Atalay sırıtarak "Bakalım bakalım cezanız ne olacak" dedi. Sinirle "Ne bileyim siz karar vereceksiniz" dedim.

Atalay tam cevap verecekken arkasından aniden çıkan Cengiz omzunu tutup "Aa Atalay bir türlü denk gelemedik" dedi.

Bu hareketine karşılık Atalay'ın yüzü gerilmiş sinirli bir hale bürünmüştü. Yana doğru kayarak benim yanıma gelmiş ve bu sayede Cengiz'in eli havada kalmıştı.

Düz bir ifade ile "Ne istiyorsun?" dedi. Cengiz ise masum bir hale bürünüp "Seninle konuşmak istiyorum bilmen gereken şeyler var" dedi.

Atalay ise istifini bozmadan "Burada söyleyebilirsin. Oğuz'dan bir şey saklama gereksinimi duymuyorum" dedi.

Cengiz bozulsa da bu sefer şeytani bir şekilde gülümsemiş "Ömür diye biriyle alakalıydı. O zaman sen bilirsin anlatıyorum" demişti.

Atalay ise gülümsemiş ve sakince ayağa kalkmıştı. "Hm öyle mi? Anlat bakalım..." demesiyle Cengiz bu tepkisinden dolayı şaşkınca ona bakmıştı.

Cengiz "Yani biraz özel mesele" dedi kekeleyerek. Atalay 'anladım' der gibi kafasını sallamıştı. Aniden Cengiz'in yakasından tutup duvara yapıştırmasıyla ağzımdan küçük bir çığlık kaçtı.

Atalay sinirli bir şekilde "Anlat bakalım. Ömür denen şerefsizi nasıl doldurduğunu anlat. Ankara'da Oğuz'un abileri önünde söylediklerini anlat. İyi halt ettin gerzek herif" demiş ve yüzüne sert bir yumruk geçirmişti.

Araya giren mahalleli ile Atalay geri çekildi. Mahalleli gençlerin suratlarına tek tek bakarak otoriter bir şekilde "Bu herif bir daha mahalleye girmeyecek. Onunla muhatap olan sikitirip gidebilir" demiş ve hiçbir şey olmamış gibi yanıma geri oturmuştu.

Herkes Atalay'ı dinlemişti. Cengiz'i yaka paça kahveden atmıştı. En son Cengiz giderken yüzünde hayal kırıklığı ve sinir vardı.

Atalay'ın siniri geçene kadar konuşmamıştı. Geçtikten sonra beni eve bıraktı. Gitmeden önce sakinliğini koruyabilsin diye dudağından öptüm.

Ancak bunun üstüne "Sınırlarda gezemek hoşuna gidiyor herhalde Oğuz'um" dedi. Bu dediğine gülmüş kısa bir sarılmadan sonra "Hadi git babanlar bekliyordur." diyerek göndermiştim.

Atalay gittikten sonra vücudum rahatlasın diye tekrardan sıcak bir duş almış ilaçlarımı da içerek dizimi izlemeye başlamıştım.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin