-9-

11.3K 689 22
                                    

Güzel uykumdan kapının resmen sökülecek gibi çalmasıyla ayrılmak zorunda kalmıştım. Söylene söylene ki pek hoş laflar etmiyordum içimden kapıyı açmaya gittim.

Kapıyı açmaya üstüme valiz fırlatılması bir oldu. "Odam neresi götür oraya. Hazırlan kafeye gidiyoruz oranın kruvasanını denemek istiyorum" diyen ablamla şok geçirmiş olduğum yerde mal mal ona bakıyordum.

Kafama hafifçe vurup "Ağzını kapa lan sinek kaçar. Ya da kim bilir bir yılan" diyip kaşlarını indirip kaldırmaya başladı. Dediğini anlat anlamaz gözlerimi sonuna kadar açıp ona baktım.

Arkadan eniştemin "Hadi bekliyoruz la burda. Koyun çantaları gidelim. Haydi haydi!" diye bağırmasıyla sonunda gerçekliğe dönerek ablama malum sorularımı sorabildim.

"Neden geldiniz? Hem burada misafirim kalamazsınız!" dememle ablam ters ters bana baktı ben de kuyruğumu düşürüp horlayan köpekten ağlayan köpeğe geçiş yapmış bulundum.

"Geldiyse geldim. Sanane. Cem'le konuştum ben. Sana sürpriz yapalım diye. O da hiç otel bakma kal dedi. Mantıklı olanı yaptım ve tamam dedim. Misafir odası varmış koy çantamı oraya" demesiyle seri adımlarla çantayı oraya bırakıp hızlıca üstümü giydiindim. Ablamın yanına gittiğimde çoktan dışarı çıktığını ve Kaya abi ile bir şeyler konuştuğunu gördüm.

Kaya arabasına doğru ilerleyip "Hadi" demesiyle "Yürüyelim. Kısa mesafe zaten. Bir de araba park edecek yer bulamazsın" dememle tamam anlamında başını salladı.

Ablam koluma girmiş heyecanlı heyecanlı bir şeyler anlatırken artık sussun diye konuyu değiştirmeye karar verdim. Ama "Sen kilo mu aldın ya?" diye yanlış bir konu seçmemle ablamın beni kovalamaya başlaması bir olmuştu.

30'lu yaşlarındaki ablamın bu kadar hızlı koşması hiç normal değildi. Biz koşarken Kaya hiç istifini bozmadan yürüyordu. En sonunda kafeye doğru döneceğimiz sokakta ablam beni yakalamış ne ara çıkarttığını bilmediğim ayakkabısıyla popoma vurmaya başlamıştı.

Bir şekilde kaçmayı başarmış ve sokağı dönmüştüm. Ama karşıma çıkan tayfayla olduğum yere çakılmam ve suratımın kenarından bir ayakkabı uçması bir olmuştu.

Ablam bağırarak "Çabuk getir ayakkabımı. Sensin kilo. Dombalak" demesiyle tüm ciddiyetim bozulmuş kahkhalara boğumuştum. Ablamsa seke seke gelmiş ayakkabısını giymişti. 

Ben gülmekten yere düşmüşken ablam gelip saçımı çekmeye çalışıyordu. "Özür dile. İnceciksin de. En güzel kız sensin de. De lan!" demesine rağmen gülmekten cevap veremedim.

Arkamdan gelen "Bir sorun mu var ablacım?"  soruyla hızla ayağa kalkmıştım. Ablam şimdi cırlarsa kafalarına takarlardı beni ve uğraşırlardı. Ya da uğraşmazladı bilemiyorum.

Ablam kollarını birbirine bağlayıp "Var ya da yok. Sizi ilgilendirir mi?" demesiyle Barlas'ın gerildiğini gördüm.

Barlas sakin kalmaya çalışarak "Hani burası bizim mahallemiz ya ablacım. Bu yaygaranın da sorumlusu sizsiniz. Bakalım orta yolu bulabileceğiniz bir şey var mı?" demesiyle ablam tam cevap verecekken elimi hızlıca ağzına kapattım.

Sonunda gelen eniştemle dikkatimn dağılmasıyla ablam da elimi ısırmış ve benden kurtulmuştu.

Ablam Barlas'a bakarak "Bak eminim bana hak verirsin. Bu mal bana kilolusun dedi. Ben de kovaladım" diyip ellerini 'teslim oluyorum' der gibi havaya kaldırıp indirmişti.

Atalay sessizce sadece Barlas'ın yanında duruyor gözlemliyordu. Ama anlamadığım bir siniri vardı resmen gözlerinden okunuyordu. Bir de boynunda belirginleşen damarlardan.

Barlas "Abla büyütülcek bi olay değilmiş. Siz devam edin ben karışmıyorum da Oğuz bir şey dememiş" demesiyle ablam enişteme döndü.

"Kaya bak kimse savunmuyor beni" demesiyle Kaya anlık boş bulunarak "Ama biraz kilo aldın bu aralar" demesiyle ablam şok içinde ona baktı.

Gözlerinin dolduğunu görmemle telaşa kapıldım. Çünkü ablamı ağlarken görmekten nefret ederdim. Ablam sinirle karışık bir hüzünle "Ne haliniz varsa görün. Ben gidiyorum" demesiyle aramızdan hızlıca sıyrılıp uzaklaşması bir olmuştu.

Kaya yaptığı hatayla bir elini beli koyup diğerini de alnına koydu. Kendine belli olduğu sinirle konuşmaya başladı. "Sikeyim ya. Ne diyorsun oğlum lan sen. Hayır almadın de geç" demesiyle başımı yere eğdim çünkü başlatan bendim.

Kaya duruşunu düzeltip bana baktı "İkimizin de dilini sikiyim kardeşim. Hayırlı uğurlu olsun" demişti. Ben de "Aynen kardeşim" diyip sarılmış ve geri çekilmiştim.

Şimdi ablam durmadan söylenecek ve canımıza okuyacaktı. Affedene kadar da burnumuzdan getirecekti. Kaya dertli dertli kafeye doğru gitmeye başladı. Ben de peşine takılacakken duyduğum sesle geri Atalay'a döndüm.

"Doğruları söylemek bu kadar zor mu?" demesiyle ona baktım. Hafifçe onaylar bir şekilde başımı salladım. Tek yaptığı 'peki' demek olmuştu.

Hızlıca uzaklaşırkan arkamdan Tunç'un "Kız çok tatlıymış lan!" diye yükselmesiyle kendi kendime güldüm. Tamam ne kadar buranın abileri olsalar da bunu Kaya duysa belasını sikerdi. Kimse de onu kurtaramazdı.

Hızlıca kafeye girmemle gördüğüm tablo karşısında şok olmuştum. Ablam bir kraliçe edasıyla kruvasanını yiyor Kaya da ablamın dikkatini çekmeye çalışıyordu.

Kaya benim gelmemle bana dönmüş ben de 'ne oldu' anlamında başımı sallamamla 'sıçtık' anlamına gelen bir bakış atmıştı.

Sanırım en zor levelı atlatmamız gerekiyordu. Susan Gece. Aniden patlayabilirdi bağıran Gece'den daha ürkütücüydü. Sizi bir kere görmezden gelmeye başladı mı tek yolu iyi anına denk gelmeniz ve sonuna kadar af dilenmekti.

Kendi kendime verdiğim 'bunu başaracağız' gazlarımla Cem'in yanına ilerledim. O da keyifle kahvesini yudumlayıp anlamları izliyordu. Kısaca ona da olayı anlattığında kafama yediğim şaplakla bir şey diyemedim.

"Bari akşam şu Atalay'ların mekanından yer ayırttır da affetirin kendinizi" demesiyle onaylamış ama aklıma gelenle hemen ona dönmüştüm.

"Devrem sen arasan olur mu onları. Ben şimdi ablamın iyi anını gözlemliyorum da" diye uyduruk bir yalan sunmamla garip bir şekilde kabul etmiş ve aramıştı.

"Akşam için yer ayırdılar" demesiyle hızlıca sarılmış ve Kaya'ya haber vermiştim.

Ablam bugün öğleden sonra arkadaşlarıyla buluşacağı için Kaya'ya da hediye almak adına gizlice gitmesini söyledim. Ablam nasılsa onun bırakmasına izin vermeyecekti. Kaya da o vakit bir hediye almalı ve işi tatlıya bağlamalıydık.

Ablam kruvasanını yiyip hesabını zorla ödeyip çıkmıştı. Kaya ise hala kendine sövüyor bir yandan da ne alacağım diye söyleniyordu. Onun da çıkmasıyla işime odaklandım.

Akşam olmasıyla da Cem'le kafeyi kaptıp hazırlanıp mekana doğru gitmeye başladık. Kaya da ablamı alıp gelicekti.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin