-4-

13.2K 881 177
                                    

Sabah Cem erkenden gitmişti benim de sonradan gelebileceğimi söylemişti. Ben de bir duş alıp kahvaltı yapıp çıkmıştım. Şimdi ise kulaklığı takmış kafeye doğru yürüyordum. 

Çok beğendiğim bir şarkı sözü geldi aklıma. 'Şimdi kulaklığı taktım farklı bir dünyadayım. İnsanları görüyorum ama bıraktım dünyaları'

Kendi kendime gülümsedim. Şu anki durumumu anlatıyordu resmen. Kitap okurken de müzik dinlerken de kopuyordum dünyadan. Ve bu anlık da olsa kafamı boşaltıyordu resmen.

Sokağı dönmem ile anladığım kadarıyla sert, baya sert bir sırta çarpmıştım. Kafam eğik gittiğim için de direk kafamı gömmüştüm.

Acının etkisiyle kafamı tutarken bir el elimi tuttu ve başımı okşadı.  "İyi misin. Dikkat et" dedi. Sesin sahibine bakmam ile Atalay olduğunu gördüm. Anlık şokun etkisiyle teşekkür edip hızlıca oradan ayrıldım.

Kafe sessiz sakin geçmişti. Öğlen bir kalabalıklaşmıştı ama şimdi ise 2 kişi dışında kimse yoktu. Ben de kitabımı alarak dışarıdaki masalardan birine geçtim. Ardından da yanıma biri oturdu. Cem olduğunu düşünerek tepki vermedim.

"Ne okuyorsun?" denmesiyle kafamı kaldırdım bu kişinin Cem olmadığını ve sadece bir kişi olmadığını görmüştüm. Atalay, Barlas ve  Tunç olduğunu gördüm.

Barlas'a dönüp "İnsanlığını Yitirirken" diye kısa bir cevap verdim.

Tunç kısaca kitabın yazarına baktı. "Japon mu bu?" dedi hemen

Gülümseyip "Evet en sevdiğim yazardır. Kitaplarının ağırlığı bir başka" dedim.

Atalay ise suslukluğunu bozup "Neyi hoşuna gidiyor bu kadar?" demişti.

"Kendime yakın hissediyorum garip bir şekilde onu. Anlayabiliyorum hislerini. Osamu Dazai sosyal yaşamda başarılı bir insanmış. Kadınlar arasında popülermiş, iyi geçinir insanlarla. Ama kendini bu dünyaya ait hissedememiş. Kayıp bir ruhtu bu dünyada o. Belki ben de öyle olduğumdan yakın hissediyorum kendimi. Bilemiyorum" diyip burukça gülümsemiştim.

Ablamla en sevdiğim yazardı. Her kitabı ayrı ustalık eseriydi bana göre

Atalay'a bakmam ile bende bir şey arıyormuşçasına derin bakıyordu gözlerime. Sanırım yine gereğinden fazla konuşmuştum. Arkadan Cem elinde sıcak çikolata gelmesiyle çocuk gibi sevinmiştim.

"Abi siz içermisiniz emin olmadım da bizimki bayılıyor buna. Sus payı yapayım dedim" diyerek gülmüştü.

Masaya koyduğu bardakları herkes alıp içmeye başlamıştı. Yine kendi aralarında muhabbet ediyorlardı. Ben yine sıkılmıştım. Kolumun dürtülmesiyle Atalay'a döndüm.

Elini ensesine atarak kaşısıdı. " Yarın akşam içmeye gideceğiz sen de gel. Yorgun değilsen bekleriz" dedi.

Emir mi vermişti yoksa davet mi etmişti tam anlayamasam da gülümseyerek "Çok sevinirim. Gelmeye çalışacağım" demiştim.

Akşam dükkanı kapatıp eve geçmiştik yemek yiyip yatmıştık. Sonraki gün olmasıyla içimdeki garip bir heyecanla akşamı bekliyordum.

Arkadaşlarımla eğlenceli akşamlar aklıma geldikçe de hem hüzünlenip hem gülüyordum. Aynı o zamanki gibi bir gece olursa buradaki insanlarla da güzel anılar biriktireceğimi düşünüyordum.

Akşam eve gidip hazılanmaya başlamıştım ama nereye gideceğimizi bilmediğimden durmadan kıyafet değiştirmiştim. En sonunda Cem'in 'yeter artık oldu ' diyerek beni sürüklemesiyle taksiye atlayıp mekana gitmiştik.

İçeri girdiğimizde canlı müzik için hazırlık yapılıyordu. Bizimkilerin olduğu masaya geçmiştik. Atalay ile Tunç'un arasına oturmuştum. Karşımda Cem onun sağında Barlas solunda ise Zeki oturuyordu. Bizi bekledikleri için hep birlikte siparişimizi verdik.

"Yalnız biz iyi içeriz. Sen içemezsen üzülme olur mu?" diye dalga geçen Zeki ile ona dönmüştüm.

Ardından Cem ile birbirimize bakarak gülmüştük. Daha beni hiç mi hiç tanımıyorlardı. Ama bu gece az da olsa tanıyacaklardı. Eğlenceli olacağını biliyordum.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin