-24-

7.5K 498 61
                                    

Dün akşam pek bir olay olmadan atlatmış yemekleri yiyip uyuyabilmiştik. Atalay benim odamda kalmış ben de ablamın eski odasına geçmiştim.

Sabah Kaya ve ablam sürpriz yaparak börek, kek, poğaça ne varsa alıp gelmişlerdi. Ayıp olmasa ustayı da kucaklayacaklarına dair şüphelerim vardı.

Atalay karşıma oturmuştu. Sağımda ablam solumda Burak vardı. Bir baş köşeye annem diğerine Tuğkan abim geçmişti. Atalay'ı da bir yandan Kaya diğer yandan Yavuz abim sıkıştırıyordu.

Çikolatalı açmam ile aşk yaşarken dünyadan kopmuştum. Ancak elimden çekilmesi ile gerçekliğe dönmüş ve ters ters ablama bakmıştım.

Ablam omuz silkip "Banane hamileyim ben." dedi.

Sinirle "Hamile değilken de yapıyorsun aynısını" dememle aynı tepkiyi verip "Banane, ablayım ben." demişti.

Bu sefer az kalmış menemen yönelecekken Yavuz abim önümden çekip ablamın tabağına koymuştu.

Ağlamaklı bir sesle "Ya anne ben aç kalıyorum ya. İstenmiyorum bu evde" dedim.

Annem de sus işareti yaparak "Bırak kızcağız yesin hamila aaa" dedi.

Gözlerimi devirip sinirle arkama yaslandım. Kollarımı birbirine bağlayıp yanaklarımı şişirip selenadaki kıvılcım gibi nefesimi tuttum.

Burak bana bakıp "Yapma oğlum öyle kalacaksın" demiş bu sefer de tabağımdaki poğaçayı ablama vermişti.

Son damla da düştüğüne göre ben de patlmıştım. Sinirle ağzıma peynir tıkarken "Ben de hamile kalayım da görün gününüzü" dedim.

Karşıma baktığımda Atalay şakınca ban bakıyordu. Kaya ise söze girip "Nasıl hamile kalacaksın lan" diyip gülmeye başladı.

Ona dil çıkarıp "Çaresini bulurum ben. Gidip hamile kalacağım ahan da sizi sürüm sürüm süründüreceğim!" dememle Atalay öksürük krizine girmişti.

Bunu farkeden ablam belimde bir Bolu tüneli daha açmak istercesine dürtüyordu.

Yüzüme bir yapmacık gülümseme yerleştirerek dişlerimin arasından "Sonra, bir dur ya!" dedim. Ablam ise şaşırtıcı bir şekilde durmuş ve hevesle yemeğine dönmüştü.

Yemekten sonra herkes toplamaya yardım etmişti. Bense ablamın hamileliğini kullanarak ona yardım ediyorum diye yanında oturmuştum.

Abimler ise zorla Atalay'ı Ankara'yı gezmesi gerektiğini söylemiş küçücük arabaya 10 kişi atlayarak sevgilimi kaşırmışlardı.

Onların gitmesiyle birlikte ablamla meyve suyu sıkıp dedikodu köşemize geçerek olanları anlatmaya başladım.

İstanbul'a gitmem, Ömür'ün gelmesi Cengiz'in olayları, yakınlaşmamız her şeyi bira da ablamın zorlaması ile ayrıntılı olarak anlattım.

Uzun bir anlatımdan sonra ablam sinirle "Şunlara bak hele sen! Benim, benimm kardeşime bunları yapıyorlar. Ağızlarını yırtarım ayol!" diyerek ellerini beline koyarak ayaklanmıştı.

Elinden tutarak geri oturtmuştum. O ise hala söyleniyordu. Bakışlarımı kucağıma indirmiş düşünceli bir hale bürünmüştüm.

Ablam sessizleştiğimi farkederek "Canımın içi ne oldu? İçindeki sıkıntı ne?" diye sordu şefkatle dolu sesiyle.

Sıkıntılı bir nefes vererek "Bu durumu abimlere söylemek istiyorum ama açıklarsam ya beni dışarlarsa ne yaparım..." dedim.

Ablam elimi destek vermek istercesine sıkmış "Onlar seni çok seviyorlar. Direkt destekler mi emin olamıyorum ama anladıkları zaman senin yanında olacaklardır" demişti.

Yanağımı tutarak kafamı kaldırmış ve "Hem bir şey desinler döve döve kovarım onları!" demiş ve gülümsemişti.

Ablamdan aldığım destekle gülümsemiş "Nasıl söylemeliyim..." diye sordum çekingen bir şekilde.

Ablam duruşunu dikleştirip "Geçiceksin, ben Atalay'ı seviyorum diyeceksin!" dedi. Ona gülümseyip heyecanla ayağa kalktım.

Ablam şaşkınca bana bakarken "Nereye?" diye sordu.

"Bunun üstüne bir çikolata partisi yapılır" dedim ve ablamı da çekiştirerek markete sürükledim.

Ablamla aldığımız çikolataları mutlulukla gömerken arkamdan ismimin seslenilmesiyle kimsenin olmadığı sokakta yere çivilenip kalmıştım.

Ömür'ün geldiğini görünce korkuyla gitmeye çalışsam da o benden hızlı olduğu için yanıma gelmiş ve kollarımdan tutmuştu. Ablam ise şaşkınlıkla bize bakıyor olayı anlamaya çalışıyordu.

Ömür'den kurtulmaya çalışsam da izin vermiyordu. Ömür sinsice sırıtıp "İkinizin çıktığını öğrenemeyeceğimi mi sandın! Seni rezil ederim lan. Ayrılacaksın ondan!" diye kükredi.

Cengiz'in hırsına yenilip yediği dayağa rağmen Ömür'e anlattığını anlamıştım. Sinirle "Seni ilgilendirmez çek git buradan!" dedim.

Ömür ise anlık olarak arkama bakmış ve yüzünde şeytani bir gülümsemeyle "Ne o? Atalay ile çıktığınızı, yiyişip durduğunuzu bilen yok mu? Daha duyurmadınız mı mahalleye seviştiğinizi?" dedi.

Tam cevap verecekken arkamdan "Ne diyor lan bu! Doğru mu bu!" diye kükreyen sesle arkaya doğru bakmış ve şaşkın ama sinirli abilerimle karşılaşmıştım.

Ağzımı açıp bir şey söyleyecekken Ömür araya girmiş yapmacık bir üzüntüyle "Ya çok üzgünüm, söylemediğini bilmiyordum. Yoksa der miydim!" dedi.

Gözlerim dolmuş, görüşüm bulanıklaşmaya başlamıştı. En son duyduğum şey ise Yavuz abimin "Senin ağzına sıçtım" diye kükremesi ve sert bir yumruğun sesiydi.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin