-7-

12K 778 127
                                    

Sabah erkenden uyanmıştım aşırı enerjik hissediyordum. Basit ama kendime yakıştırdığım bir kombin yapıp hazırlandım. Cem çoktan çıkmıştı. Ben de son kez aynada kendime bakıp dışarı çıktım.

Kafeye doğru giderken dün akşamdan beri internetimi açmadığım aklıma geldi ve hemen telefona yapıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kafeye doğru giderken dün akşamdan beri internetimi açmadığım aklıma geldi ve hemen telefona yapıştım. Çünkü birazdan Atalay'ın hep takıldığı yerden geçicektim ve eğer mesaj attıysa ve bakmadıysam sorun çıkmasını istemiyordum.

İnterneti açtığımda hala mesaj gelmediğini gördüğümde moralim düştü. Ama hemen moral bozmak olmazdı. Bugün iyi hissederek uyanmıştım o yüzden öyle gideceğine inancım tamdı.

Biraz daha yürüdükten sonra klasik köşede Atalay'ı ve tayfasını görmemle heyecanlamıştım. Tayfasından sadece Tunç, Zeki ve Barlas vardı.Yakınlarına geldiğimde Atalay beni farketmişti. Hafifçe başıyla selam vermişti. Tam karşılık verecekken duyduğum sesle olduğum yerde kalmıştım. Ellerim titremeye başlamıştı. Bembeyaz olduğuma da emindim.

"Oğuz! O telefon neden açılmıyor!" diye sert bir ses geldi yine. Ben ise hala olduğum yerde kalmıştım. Arkamı dönmek istemiyordum.

Arkamdan gelip bana sarıldığı zaman kusmak istemiştim resmen. Ağlamamak için zor duruyordum.

Saçımı koklayıp "Nerdesin be Oğuz'um seni çok özledim. Evine geliyorum yoksun. Günlerce kapında yatıyorum girip çıkmıyorsun. Sonra bir öğreniyorum İstanbul'a gelmişsin. Söylesene be Oğuz'um neden" demişti.

Ben ise bağırmamak için zor duruyordum. Ki bağırmayı bırak konuşmaya çalışsam sesim çıkar mıydı emin bile değildim.

Atalay ile yeniden göz göze gelmemle transtan çıkmış ondan uzaklaşmıştım. Atalay ve tayfası ne olduğunu anlamaya çalışır gibi bizi izliyorlardı. Çok yakın bir mesafede olduğumuz için de Ömür'ün dediklerini duyduklarından emindim.

Kendimi zorlayarak ona döndüm ve olabildiğince sabit tutmaya çalıştığım sesle "Ne arıyorsun burada" demiştim. Ama sesim o kadar kırgın ve yorgun çıkmıştı ki.

Ömür bana yaklaşmaya çalıştı. Ben ise bir adım geri gittim. "Oğuz'um kırıyorsun beni. Hadi gel dönelim Ankara'ya." diyip elini uzatmıştı.

Bana yaklaşmaya devam ederken eline sertçe vurup "Seninle değil Ankara şu markete bile gitmem. Çek git buradan" demiştim. Sesim bu sefer oldukça sert çıkmıştı.

Bunu dememle Ömür'ün yüzü anında değişmi aşırı sinirli bir hale bürünmüştü. İki adımda yanıma gelip bileğimden sıkıca tuttu.

Kimsenin duymayacağından emin bir şekilde kulağıma "Oğuz en azından benimle konuşacaksın. Tabi bu yeni mahallenin sana 'mahalle dayağo' atmasını istemiyorsan" demişti.

Resmen eşcinsel olduğumu açıklamayla tehdit ediyordu. Aynı şeyi ona yapabilirdim ama o elbet bundan kurtulma yolunu bulurdu. Onu itip sinirle ona baktım.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin