-20-

10.3K 599 46
                                    

Atalay'ın göğsüne ne kadar yattığımı bilmiyordum ama zaten çok uykum varken iyice mayışmıştım. Atalay'ın popoma şaplak atmasıyla küçük bir çığlık attım ve hızlıca kafamı kaldırıp yüzüne baktım.

Atalay başıyla yan koltuğu gösterip "Hadi geç koltuğa, eve gitmemiz gerek" demesiyle başımla onu onayladım. Koltuğa hızlıca yerleştim.

Yol boyunca Atalay'ı izleyip durmuştum. O ise gözlerini yoldan ayırmamıştı. Barlas ile 20 dakikada geldiğimiz yolu bir saatte dönmüştük.

Arabayı mahalleye bulduğu yere park edip yürümye başladık. Onun evine giden noktada ayrılmamış peşimden gelmeye devam etmişti.

Evin önüne geldiğimde ışıkların kapalı olduğunu gördüğümde ikisinin de konuşmayw gittiğini anlamıştım. Kapıyı açarken hala arkamda bekleyen ve hatta iyice dibime giren Atalay'a döndüm.

"Hayırdır, içeride parti var da ona mı geliyorsun?" dememle gülmeye başlamıştı. Cevap gelmeyince önüme döndüm. Açılan kapı ile evin sıcaklığı yüzüme vurmuş ve bu da beni mutlu etmişti. Arkamdan içeri giren Atalay ile birlikte salona doğru ilerleyip ışığı açmıştım.

Işığı açmamla gözlerimin kapatılması bir olmuştu. Atalay resmen yapışmış bırakmıyordu.

Gergin bir biçimde "Atalay yapma komik değil!" demiştim.

Atalay ise gülüyordu. "Ne var neye gülüyorsun" diye merakla sordum.

Atalay gülmesini durdurmaya çalışarak "Harbiden de evde parti varmış güzelim. Hadi gel gidelim" demesiyle "Saçmalama nereye gideyim uyuyacağım" demiştim.

Atalay "Barlas'ın evi boştur oraya geçelim. Anahtarı da verir şimdi" demesiyle bazı şeyler dank etmiş ve "Ha yani, Barlas, Cem muck muck. Anam çık çık çık" demiş ve Atalay tarafından çıkışa doğru yönlendirilmiştim.

Kapıyı kapatırken Barlas'ın "Senin ağzına sıçayım Atalay sıçtın ortama" diye bağırdığını duyduğumuzda ikimiz de kahkahayı basmıştık. Gülerek Atalay'ın beni yönlendirmesine izin verdim.

Eve gitmeden önce kenardaki bakkaladan bir şeyler almak istediğini söyleyerek bakkala doğru ilerledi. Bense kapıda durmayı tercih etmiştim. Bir süre sonra Atalay gelmişti ama yanında promosyonu ile birlikte.

Cengiz'e yapmacık bir gülümseme sunarak "Aa Cengiz haka burada mısın? Saat geç olmadı mı ya?" dememe karşılık o da aynı gülümsemesini bana göstermişti.

"Gidecektim de Atalay gelir diye bekledim. Konuşacaklarım var onunla" demiş ve Atalay'ın koluna girmişti. Atalay bu hareket sonucunda gerilmişti.

"Sonra konuşursun hadi git Cengizciğim." demiştim.

"Eskiden bana laf geçirmezdin. Ne oldu şimdi? Atalay ile şimdi konuşmam gerekiyor, karışmanı gerektirecek bir durum yok!" diye çıkışması arkadaşımı tamamen kaybettiğimi göstermişti. Kalbim kırılmış olsa da sinirleniyordum ve bu yüzümü de Atalay'a göstermek hiç istemiyordum.

Kafamı sallayıp elimi Atalay'a uzattım "Anahtarı verir misin? Ben yorgunum uyumaya gideceğim" dedim.

Atalay kolunu Cengiz'den çekip benim arkama geçti. "Cengiz acil değilse sonra söylersin. Şimdi uğraşamam" dedi. İçten içe bu hareketine sırıtmıştım.

Cengiz'in ise gülüşü bozulmuş "Hayır ya birlikte zaman geçiririz diye düşünmüştüm. Cem'e de ulaşamadım zaten" demişti.

Atalay "O zaman iyi akşamlar" demiş ve belimden tutarak beni ilerletmişti. Kısa süreli sessizliği "Neden gitmeme bir şey demedin?" diye sordu.

Ona bakıp "Ne diyecektim? Benim sevgilim ile konuşamazsın ağzını parçalarım mı? Sonra da herkese yaysın?" dedim.

Atalay'ın tek dikkatini çeken kısım "Sevgilim mi?" idi. Ters ters bakıp "Değil miyiz?" dedim.

O sırada evin önüne gelmiştik o da kapıyı açarken "Öyle miyiz?" diye sordu. Bunun üstüne ağzım bir karış açılmıştı.

Onu itip eve girerken "Yiyip bitirdin beni bir de öyle miyiz diyor. Yok değiliz 'kardeşim'. Yanlışlıkla oldu 'kardeşim'. Kalçamı sıkarken belimi okşarken de elin kaydı sanırım 'kardeşim'" dedim. Kardeşim kısmına iyice bastırarak.

Bunun sonucunda kendimi kapanan kapı ile Atalay'ın arasında buldum. Çabuk sinirlenen bu çocuğu unutarak yaptığım şey için yutkundum. Çünkü sıçmıştım belli ki.

Gerilen yüz hatları sinirini belli ediyordu. "Bir daha kardeşim de de bakalım neler olacak! Azıcık naz yapalım dedik sıçtın içine" demişti.

Bu tepkisine şaşırmış olsam da ağzımdan bir kıkırtı kaçtı. Dudağının kenarını öpüp "Tamam kızma ya. Sen öyle diyince ben de sinirlendim işte" dedim.

O ise dediklerimi umursamamış tekrardan dudaklarıma eğilmişti. Ancak çok yorgun olduğumdan yanaklarından tutarak onu durdurdum.

"Atalay ben çok yorgunum bir üstümü falan değiştirsem" dedim. Atalay kafasını aşağı düşürmüş derin bir nefes vermişti. Elimi tutarak beni yönlendirdi. Kıyafetleri vererek lavaboyu gösterdi.

İşlerimi halledip salona gittiğimde sehpada duran abur cuburları ve en önemlisi sıcak çikolatayı görmemle koltukta oturan Atalay'ın boynuna sarıldım.

"Sıcak çikolata çok severim ki ben" dedim. Atalay da yanağımı öpüp "Bilmez olur muyum?" demişti.

Oturmak için Atalay'ın yanına geçecekken eğilirken Atalay direk kucağına çekmişti. Kalkmak için çabalayınca kısıkça inlediğini duymuştum.

Belimdeki kolu sıkılaşırken "Sonunu getiremeyeceğin işe başlama güzelim" demesiyle kırmızıya bürünmüştüm. Sanki kucağına alan o değil iş gibi beni utandırıyordu.

Ben hala kucağında otururken uzanıp sıcak çikolatamı da vererek resmen bebek gibi davranıyordu. Sıcak çikolatam bittikten sonra iyice uyku çökmüş ve kucağında rahatlamıştım. Kafamı boynuna gömerek uyumaya başladım. En son hissetiğim şey ise saçlarımda gezinen eli ve öpücüğüydü.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin