-41-

3.8K 293 27
                                    

Akşam en sonunda Atalay'ın ve Barlas'ın işi bitmiş ve mahalledeki ekibin de gelmesiyle yemeğe geçmiştik.

En son içtiğimde masanın üstünde halay çektiğinden dolayı bu sefer olabildiğince minimum seviyede içmeye karar vererek kolamı yudumluyordum.

Zeki kendi halinde 'zekice' espriler yapıyordu ama kimse bu esprilere gülmüyordu. Zeki en sonunda bana bulaşmaya karar vererek beni dürttü.

"Lan Oğuz ablan da güzel sen de yakışıklısın. Yok mu bana başka kardeşin?" diye sordu ciddi ciddi.

Ciddi olup olmadığını anlamaya çalışarak dik dik baktım. "Yavuz abim var sinir hastasıdır kendisi. Vereyim al onu" diyerek güldüm.

Zeki ise cıklamış "Sinirli olsun ama ucundan. Sevmem sinir hastası" demişti. Bu hareketine gülerek telefonu çıkarmış ve Tuğkan abimin resmini açarak ona göstermiştim.

"Tuğkan abim var. Sakindir genel olarak ama sinirlendi mi kaç oradan" demiş ve gülmüştüm. Zeki Tuğkan abimin fotoğrafını görmesiyle sırıtmış "Numarasını ver de yazayım" demişti.

Ben de hala şaka yaptığını düşünerek "Tabi canım hemen" demiş ve gülmeye başlamıştım. Yanımda oturan Atalay'ın tabağıma mezelerden koymaya başlamasıyla dikkatimi Atalay'a vermiştim.

Atalay hafifçe bana eğilerek "Aç karnına içersen daha çok sarhoş olursun. Biraz bir şeyler ye. Miden kötü olmasın sonra" demiş ardından kendi sohbetine dönmüştü.

İlerleyen zaman ile herkes çakır keyif olmuştu. Kimisinin yüzünde kırgın bir gülümseme kimisinin yüzünde ise aşık bir sırıtış vardı. Tam Atalay'a bakacağım sırada çapraz masadan gelen ses ile Atalay ile oraya dönmüştük.

"Atalay? Sen misin?" diye soran masmavi gözlü sporcu yapılı yakışıklı birinin seslenmesiyle içimden 'hayır değil o değil' desem de dışarıdan sessiz kalmıştım.

Atalay anlık olarak gerilmiş ve yüz hatları şaşkınlık ifadesini ortaya çıkarmış olsa da kendini toparlamış ve "Evet benim... Mete" demişti.

Mete denen çocuk hızla gelmiş ve ani hareket ile Atalay'ı kaldırarak sarılmıştı. Atalay da şok içinde duruyordu. Çocuk "Seni özledim" diye fısıldayınca kendine gelmiş ve sertçe onu itmişti.

İçimde oluşan güvensizlik, kıskançlık duygusu ile o ortamdan uzaklaşmak için hızla ayaklandım. Atalay bileğimden tutmuş ve "Bekle yavrum. Beraber gidelim şimdi" demişti.

Atalay da benimle hareketlenirken Mete denen çocuk "Atalay bence konuşmamız gerekiyor" diyerek sert bir şekilde Atalay'ı uyarmıştı.

Ne olduğuna anlam veremesem de daha fazla orada durmak istemediğim için montumu alarak hızla dışarı çıktım. Atalay gelene kadar en azından kafamı toplamak istiyordum.

Mekandan çıktım ve biraz ileride olan banklara giderek oturdum. İçimdeki olan güvensizlik beni üzse de bir yönden de sinirlendiriyordu. Birbirimizi severken oluşan küçük şeylerin güvensizliği tetiklemesi aslında temelimizi düzgün oluşturamadığımız anlamına geliyordu.

Benden biraz uzakta oluşan hareketlilik ile dikkatim oraya kaymıştı. Mete sinirle bir o tarafa bir bu tarafa yürüyordu. Atalay ise ifadesiz bir şekilde suratına bakıyordu.

Mete sinirle "Bekleyeceğini söylemiştin lan beni! Adamlığın bu mu?" diye bağırdı. Bu sesle ben irkilirken Atalay ise bunu bekliyormuş gibi hiç tepki vermemişti. Histerik bir sırıtış sunarak "Ne kadar beklemem gerekiyordu acaba? Hm? Beş yıl ya da yirmi yıl? Kendini hazır hissedip gelmeni beklemek için ne kadar sürmeliydi?" dedi.

Bu sözleri ile içime bir öküz oturmuş gibiydi. Mete'ye beslediği sevgi gerçekten büyükmüş gibi hissetmiştim.

Mete elini ensesine atarak "Atalay biz ayrılmadık farkında mısın? Ara verdik! Sen ise gidip sevgili bulmuşsun. İki günlük hevesle olacak iş değil bu! Bizim birbirimize karşı olan sevgimizi herkes biliyor lan!" diye sinirle konuştu.

Atalay bu sefer çok sinirlenmiş ve Mete'nin yakasından tutarak onu yere fırlatmıştı. "Ara? Ara demek ha? Lan ara verdiysen nasıl gece gündüz farklı insanlarla yatıp kalkıyorsun. Ara vermek demek birileriyle yatabileceğin anlamına gelmiyor. Bir sen akıllısın zaten. Bu aldatmak değil de ne ha?" diye sinirle konuştu.

Yerde duran taşlara tekme atarak sinirini çıkarmaya çalıştı. "Ara dediğin iki ay olur, üç ay olur! Siktiğimin beş yılı ortadan kaybolup ara bitti diyemezsin!" diyerek devam etti.

Derin bir nefes alarak ruhsuz bir şekilde Mete'nin gözlerine baktı "Birbirimize olan sevgi mi? Herkesin bildiğini iddia etme! Sana olan sevgim senin kapında beni içeri alman için yalvardığımda ama senin barda tanıştığın heriflerle eğlendiğin zaman bitti. Benim sevgim yok sana karşı!" dedi.

Mete başını iki yana sallayarak "Hayır. Yok öyle bir şey. Sevgililer arasında olur bunlar çok normal!" diyerek inkar etmeye başlamıştı.

Atalay acırcasına suratına bakmış "Biz bittik Mete. O gördüğün güzel yüzlü çocuk hissettirdi sevgiyi bana. Babamlar bile öğrendi ulan sevdiğimi. Yalan söyleyip 'yok öyle bir şey' diyebilirdim ama demedim. Şansım olsa megafon ile tüm dünyaya bağırırım sevgimi." demişti.

Arkasını dönerek bana doğru gelmeye başlamış ardından durarak "Hayal dünyanı al da git buradan. Yeterince kafasında kuran, hayal dünyasındaki gerçeklik ile yaşayan bize zarar veren insanlar ile uğraştık zaten. Bir de sen gelme" demiş ve ardından hızla yanıma gelerek oturmuştu.

Elimi avucunun içine alarak bir süre sessizce ellerimle oynamış ve başı eğik bir şekilde durmuştu. Derin bir nefes alarak "Bence bir şeyleri konuşmanın zamanı geldi, ne dersin?" dedi.

Kafamı olumlu anlamda sallayarak "Artık bir şeyleri konuşmadan devam etmek zor olacak. Hadi tek seferde bitirelim" dedim.

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin