ŞANS KAFE -GAY

-5-

Sıcacık yatağımda huzurlu uykumdaydım. Yatakta iyice yerleştim. Yastığıma iyi sarılmam ile inleme sesi geldi ve şok içerisinde gözlerimi açtım. Atalay ile göz göze gelmemle geri çekilmeye çalıştım. Ancak boşluğa denk gelmem ile Atalay beni tutmaya çalışmış ama başarısız olup benimle yere düşmüştü.

Hızlıca ayağa kalkıp onun da kalmasına yardım ettim. Dün geceye dair hiçbir anım yoktu resmen. Hızlı bir şekilde konuşmaya başladım.

"Ben çok özür dilerim seni yastığım sandım. Tabi yastığım kadar yumuşak değilsin. Ama uykulu olunca. Sana yumuşak demeye çalışmıyorum ya da kütük. Yani uyku-" ağzıma kapanan bir el ile susmak zorunda kalmıştım.

"Sabah sabah ne ses yaptın ya." demişti. Ama hala elini çekmemişti. Eşcinsel olduğumu öğrense beni dövecek olan adam resmen üstü çıplak bir şekilde benimle aynı yatakta yatmış ve sarılmama izin vermişti. Şimdi de elini ağzıma kapatmış uykulu bir sinirle bana bakıyordu.

Sakinca kafamı salladım. Sessiz olacağımı anlayan Atalay beni bırakmıştı.

"Dün ne oldu?" diye sordum.

Bana sert bir şekilde bakıp histerik bir şekilde güldü. "Hatırlamıyor musun yani?" diyebilmişti. Bense hayır anlamında başımı sallamıştım.

"Cidden hatırlamıyorum musun?" diyip tek kaşını kaldırmıştı. Yeşil gözleri beni hapse almıştı resmen.

Mahçup bir şekilde "Maalesef" diyebilmiştim.

Uzun bir süre sessizlik oldu. Ardından derin bir nefes vererek anlatmaya başladı.

"Bir ara Cem ile içkiyi abarttınız. Sonra sen en iyi roman havasını ben oynarım diyip dans etmeye başladın. Cem'in Mezdeke açmasıyla iyice koptun. Beline hırka bağlayıp coştun resmen" demişti.

Sonra da beni süzüp sırıttı. "Baya iyi kıvırtıyorsun bu arada" demişti. Bununla kıpkırmızı oldum.

"Neyse sonra eve gitmemek için direndin. Benim ev yakın diye de buraya getirdim. Sonrasında resmen koala gibi bana yapıştın en son yatağa yapıştı k öyle kaldı" dedi. Ama bu neden üstünün olmadığını açıklamıyordu. Fakat kalkıp 'neden çıplaksın' diyecek cesaretim de yoktu.

"Özür dilerim rahatsızlık verdim sana da ya. Ben hemen gidiyorum" diyip ceketimi aramaya başladım.

Yaklaşıp kolumdan tuttu ve hafifçe sıktı 'sorun yok' anlamında. "Hadi gel kahvaltı yapalım ondan sonra işe geçersin" demişti.

Daha sonrasında ben kendime gelmek amacıyla elimi yüzümü yıkamaya geçtim. Bu süre zarfında ise o baya bir şey hazırlamıştı.

Resmen masayı donatmıştı. Ben annesi falan yapar sanıyordum. O an aklıma gelenle hemen ona döndüm.

"Ailen nerde? Onları da rahatsız ettim ya!" demiştim hızlıca.

Yaptığı işten başını kaldırmadan "Akraba ziyaretindeler. Yoklar bu hafta" demişti.

Salatalıkları ne güzel doğruyordu. Yatır beni doğra dememe az kalmıştı. Sonra bu düşünceme bir tokat atarak çayları doldurdum ve masaya geçtik. Sessizlik içerisinde kahvaltımızı yaptık.

İşe geç kalmamam için bana kendi tişörtlerinden birisini vermiş sorun olmadığını söylemişti. Ben de daha fazla geç kalmamak için kabul etmiş ve hızlıca giyinip gitmiştim.

Ayrılmadan önce bana numarısını vermişti. İşe gittikten sonra ona yazmayı aklıma not ettim. Ve hızlıca Cem'e yardıma koyuldum.

Atalay'ın iki seferdir geldiği tatlıdan bir tane ayırmayı unutmadım. Ona bu şekilde teşekkür etmeyi düşünüyordum. Çünkü şu an en kısa zamanda yapabileceğim teşekkür şekli buydu.