-42-

4.3K 290 33
                                    

Atalay derin bir nefes alarak aldığı cesaret ile konuşmaya başladı. "Mete ile uzunca bir süre arkadaştık sonra ise çıkmaya başlamıştık. Yalan yok sevmiştim o zamanlar. O da iyiydi başlarda ama sonraları istememeye başladı. Arasam açmaz, yanına gitsem hep işi çıkardı" dedi.

Gözlerime bakmış "O zamanlar onu çok sevdiğimi düşündüğüm için bağlanmıştım. Ne derse yapmaya razıydım sanırım. Sonra ara vermek istedi. Tamam dedim. Belki zaman ve mesafe ona iyi gelirdi. Ama o ben tamam der demez bir saat içerisinde bara gitmiş ve bulduğu ilk kişiyle yatmıştı. Onun için ara vermek demek birileriyle yatıp kalkma molasıydı" demişti

Bir süre oluşan sessizlikte destek olmak için elini hafifçe sıkıp okşadığımda devam etti. "O gün kavga ettik bir daha yapmayacağım dedi. Ama bilirsin huylu huyundan vazgeçmez. Geçmedi de. Bana söylemese de arkadaşlarından duydum, gördüm... En sonunda kapısında resmen yalvardım o ise beni takmadan eve girdi ve olan oldu işte. Sonra bir anda yurtdışına gitti bir daha da haber almadım. Gerçekten onu sevmiyorum, sadece seni seviyorum Oğuz'um." dedi.

Benim tepkimi istercesine gözlerime istekle bakmasıyla derin bir nefes alarak düşüncelerimi toparladım. Vücudumu tamamen ona döndürdüm ve kendimden emin bir şekilde konuşmaya karar verdim.

"Atalay aslında bu yaşadıkların çok zor şeyler. Seni anlıyorum diyemem ama hissettiklerini anlayabiliyorum. Benim de toksik ilişkimde bir süre böyle bağlanmıştım. İnsanların tepkileri durumdan duruma göre değişir. Seni kesinlikle yargılamıyorum. Ve Mete'ye karşı olan hislerinin tamamen bittiğini görebiliyorum, ama..." demiş ve başımı eğmiştim.

Atalay cümleyi devam ettirmediğim için gerilmişti. "Ama sorun bu değil. Mete gelir gelmez içimdeki oluşan güvensizlik, kıskançlık... Bunlar beni kötü hissettirdi. Belki de en başında hata yaptık bunları konuşmalıydık. Cengiz'e gidip beni soracağına bana gelebilirdin, kıskandırmak için resimler atacağınıza beni de olaya dahil edebilirsiniz ve böylece daha da yakınlaşırdık." dedim.

Gözlerimi yeşilliklerine çıkararak "Senin ortadan kaybolduğu da buna inanıp gitmemi senin üstüne atamam. Neden inandım diye sürekli kendimi suçluyorum. Neden kandım da anında gittim? Doğru olabilmesi ihtimaline o kadar inanmıştım ki... Belki de bunun sebebi başta bu içimde oluşan kıskançlığı anlatmamamdı." dedim.

Atalay üzgünlükle bana bakmış "Çok haklısın Oğuz'um. Ne desen haklısın. Kendimi korktum diye savunamam. Ne desem boş biliyorum" demişti.

Oluşan sessizlikte ikimiz de daha çok gerilirken Atalay bu sessiliği bozmuştu. "O zamanlar kendini benden sakladığın için belki ucundan kıskandırsak açılırsın gibi gelmişti. Ama ne ben ne Cem ne de Barlas olayların bu kadar ileriye gideceğini düşünmemiştik. Tunç denen o puştun yanında yaptığı imalar sinirimi bozuyordu benim de. Sen dinlemeden gittiğin için sonrasında onu nasıl haşladığımı görmedin. Bunu seni suçlamak için söylemiyorum lütfen yanlış anlama " demişti.

Ensesini ovalayarak çekingen bir şekilde "Sevgimi rahat bir şekilde dana gösterebiliyorum ama açılma kısmında hep sınıfta kaldım. Liseden kalma alsa ile yaramayan çocukça hareketler yapıyorum. Haklısın bunları yapmamalıydım. Daha net olmam gerekiyordu bunda da haklısın. O zaman gerçekten bu yaptıklarım mantıklı gelmişti bana ama çıkmaya başladıktan sonra hala duran duvarlarından sonra yaptığımın aptalca olduğunu anladım"

Elimi hafifçe okşarak "Zamanı geri alsam direkt gelir açılırdım. Ne Cengiz iti ne Tunç puştu. Ama maalesef böyle bir gücüm yok. İnan ki sen kıskançlıktan köpür gel açıl diye yapmadım. Hafif kıskandığın belli olduğu için belki azıcık daha yardımla sen de net olursun diye düşündüm. Tabi bu konuda Tunç'u çok dinledim. Kafama tüküreyim" demişti

İçimde oluşan rahatlama hissiyle "Tek istediğim bunların açıklamasıydı. Gerçekten oturmayan bir temelde ilişkiyi kurunca ister istemez duvarları yıkamazsın. Seni seviyorum Atalay o zaman da şimdi de. Ama bundan sonra bir şeyi belli etmemi istiyorsan bana bunu doğrudan söylemediğin sürece düzgün iletişim kuramayız. Tabii aynı şekilde ben de dinlemeli ve değerlendirmeden sonuca varmamalıyım." dedim.

Atalay bana sarılmış "Çok özür dilerim, teşekkür ederim ve seni seviyorum" diye kulağıma fısıldamasıyla ben de ona karşılık vererek sarılmıştım.

"Ben de özür dilerim. Seni seviyorum." dedim. Bir süre sonra ayrılmıştık. Onun da rahatladığı gözlerinden belli olurken ikimiz de aptalca gülümsemiştik.

"Bundan sonra düzgün iletişimle bu ilişkiyi güzelce devam ettirelim. Yoksa çok ciddiyim seni tekneye bağlar boğaz turu yaptırırım" dedim. Atalay ise bu dediğime gülmüş ve aniden dudaklarıma bir öpücük kondurarak ayaklanmıştı.

Beni hızla kucağına alarak "Tamam yavrum be. Sen iste Ankara'nın denizinde bile tur attırırsın" demişti. Kafasına hafif bir şaplak geçirerek gülmüştüm.

Atalay geri mekana doğru yürürken, ben "Bunun üstüne bir halay çekilir be" dedim. Atalay ise gülmüş ve "Masaya çıkma da istediğini yap" demişti.

İçeriye girmeden beni kucağından indirdi. Kaşlarımı 'hayır' anlamında kaldırıp indirerek "Olmaz. Masa halayını ben icat ettim. İyi hissettiğin zaman masa halayı ile duygularını gösterirsin" demiştim.

Atalay gülerek elimi tutmuş ve beni masaya doğru yönlendirmişti. Sandalyeme oturur oturmaz çekirdeği nereden bulduğunu bilmediğim Zeki, Cennet Mahallesindeki Pembe gibi kabukları tükürüp "Noldu lan kaos yok mu kaos?" demişti.

Atalay ona nah çekip "Al sana kaos" demesiyle Zeki gözlerini devirmiş ve Mehmet abiye dönüp "Zamane gençleri nasıl terbiyesiz görüyor musun hemşehrim? Vah vah halimize" demiş ve çekirdeğin kabuğunu yine fırlatmıştı.

Mehmet abi babacan bir şekilde gülüp "Lan Zeki sen Adıyamanlısın ben Tekirdağ nasıl hemşehrim oluyorsun?" diyince Zeki de "Aynı ülkedeniz abi" demişti.

Uzun zaman sonra ağzımızın tadıyla yemeği yemiş ve eğlenmiştik. Cem ile geleneğimizi devam ettirerek masada halay çekmiştik. Yere kapaklanınca Atalay'dan yediğim azar ile elimdeki mendille küçük küçük yerde halay çekmiştim.

Zeki'nin iyice sarhoş olup camdaki yansıması ile flört etmesiyle dağılma zamanının geldiğini anlayarak herkes arabalara atlamıştı. İçmeyenler ise şoför olarak görev almış ve böylece evlere dağılmıştık.

•••••••
Merhaba arkadaşlar. Günün ikinci bölümü. Diğerini atlamayın 💜

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin