-40-

4.3K 315 33
                                    

"Oğuz harbi katkısız malsın oğlum" diye endişeyle bağıran Cem'e"Sus gerizekalı! Geriliyorum, koş koş koş!" diye söylenip çekiştirmeye devam ediyordum.

Az önce Cem'in biriyle konuştuğunu görmüştüm. Bu kişiyi Atalay sanarak aslında yabancı birinin götüne şaplak atmıştım ve bunu pek hoş karşılamamıştı. Onun üzerine arkadaşları ile beni kovalamaya başlamışken ben de Cem'i de olayın içine çekmiştim.

Cem yorgunlukla "Bırak beni la! Daha gencim ben..." demesiyle bir yandan koşarken bir yandan kafamı iki yana salladım "Sen benim kankamsın. Camdan atlasam bir bildiği vardır diyip gelmelisin!" dedim.

Biz hala koşuyorken bir şekilde Atalay'ın mekanına gelmiştik. Adamların anlık olarak görüş açısından çıkmamızla hızlıca içeri daldım ve Atalay ile Barlas'ın odasına nazikçe girdim.

Odaya sessizce girmemle hesap yapan Barlas ve Atalay yerlerinde sıçramışlardı. Atalay endişeyle ayağa kalkıp "Ne oldu? Oğuz iyi misiniz?" diyerek yanıma gelmişti.

Bense hiçbir suç işlememiş gibi koltuğa oturup "Seni özledim sevgilim ondan yani" dememle Cem "Yalancı! Az daha ebemizi belliyorlardı!" diyerek beni ispitlemişti.

Atalay'ın kaşları çatılırken Cem de mızmızlanarak Barlas'ın yanına gitmişti. Atalay tam konuşacakken içeriden gelen gürültü ile gözlerimi sımsıkı kapamıştım.

Bu tepkimi gören Atalay bir halt yediğimi anlayarak derin bir nefes vermiş ve alnını ovalayarak "Bekle burada" diyerek hızla içeriye gitmişti.

Bir süre bağırışmalar gelmiş ardından ortam sessizliğe bürünmüştü. İçeriye yavaş adımlarla gelen Atalay ile gözlerimi kaçırdım. Onun dışında her yere baktım.

Atalay kollarını birbirine bağlamış ve 'hafif' bir sinirle bana bakıyordu. "Evet Oğuz... Bir açıklaman var mı?" diye sordu sert sesiyle.

Küçük bir çocuk gibi elimle oynamaya başladım. Derin bir nefes aldım ve "Ya bilerek olmadı. Sen sandım..." dedim.

Bunun üzerine Atalay kaşlarını kaldırmış ve "Ben sandın ve adamın götünü avuçlayıp sıktın mı?" demişti. Şirin bir gülümsemeyle "Avuçlamak demeyelim de..." derken lafımı bölmesiyle irkildim.

"Yavrum ne diyelim? Arkadaşları da görmüş. Çocuk ben hayatımda böyle avuçlanmadım diyor. Bir de hoşuna gitmiş şerefsizin." demesiyle en gereksiz şeye odaklanarak "Ulan o zaman neden kovaladı" dedim.

Atalay'dan 'hah' diye bir ses çıkmasıyla dişlerimi göstererek sırrtım ve "Ya gerçekten sen sandım. Cem ile konuşuyorlardı. Cemle gülüp şakalaştığı için ne bileyim" dedim. Bu sefer de Barlas "Nasıl yani?" demişti.

Cem ise beni alkışlayıp "Devrem bugün pot üstüne pot kırıyorsun büyük başarı" dedi.

Atalay ise alnını ovalayıp "Oğuz bu bir uyarı. Önüne gelenin götünü avuçlama" dedi. Oflayarak "Sanki hep yapıyorum" diyince, Atalay'ın "Geçen alışverişte elini kolunu sallayarak gezdiğin için kaç kişiye vurdun farkında mısın?" demesiyle yenilgiyle ellerimi kaldırdım.

Atalay geri masasına oturmuş ve "Sana ceza. Akşam yemeğe kadar burada benimle oturuyorsun" demesiyle itiraz etmeden olduğum yere yayıldım.

Barlas ve Atalay işlerine gömülmüşken ben de iyice sıkılmıştım. Ne zaman çıkmaya çalışsam Atalay'ın bakışları eşliğinde geri oturmak zorunda kalıyordum. Git gide sinir olmaya başlamıştım.

Aklıma gelen fikirle sırıtarak telefonumu açtım ve mesajlar kısmına girdim. Hızlıca Atalay'ın konuşmasına girerek mesaj attım.

'Görüntü diyorum çok lezzetli duruyor' yazarak gönderdim.

Odada yankılanan bildirim sesiyle Atalay'ın odağı telefona gitmiş ve hızlıca mesajı okumasıyla gözleri anında beni bulmuştu. Bir bana bir de gömleğinden açılan kısma baktı. Ardından gözlerini çekerek gömleğini ilikledi.

'Manzaram gitti be... Şimdi neler yapmak vardı. Sen ben bir de...' yazarak yeni mesajı gönderdim. Bunun üzerine Atalay sabır çekmiş ve yine odaklanmaya çalışmıştı. Son kozu oynamaya karar verdim.

'Ben de sürüş testini yaparız diye düşünmüştüm... Neyse çalışmaya devam et sen!' yazarak gönderdim.

Atalay sabır çekerek telefonu eline almıştı. Mesajı okuduktan sonra bir süre öyle kalmış aniden ayağa kalkarak ceketini aldı. Barlas anlamaz bir şekilde "Nereye gidiyorsun oğlum?" diye sordu.

Atalay anlık olarak heyecanla "Mekana, mekana gitmem lazım" diyince Barlas gülmeye başladı. "Lan Atalay mekandayız ya zaten?" demesiyle Atalay alnına geçirdi.

Yenilgiyle yerine oturmuş ve telefonunu alarak bir şeyler yazmaya başlamıştı. Bu haline gülerken telefonumun titremesiyle bildirimlere girdim.

'Bu savaşı sen başlattın' diye yazan mesajla gülmeye başladım. Barlas ve Cem bana deli gibi bakarken Atalay ise 'delici' bakışlarını atıyordu. Onu takmadan beklemeye devam ettim.




••••••••••••••
Herkese merhaba! Size kısa bir duyuruda bulunmak istedim. Yakında Şans Kafe'yi final yapmayı düşünüyorum.

Bir süredir hazırda bekleyen mahalle kurgum var. Biraz daha farklı bir kurgu gibi. Mahalle kurgusu hoşuma gittiği için yazmaya devam etmek istiyorum ancak Şans Kafe ilk kurgum olduğundan bunda biraz zorlandım. O yüzden tadı kaçmadan final yapabilirim. Özel bölüm olarak da tatlış bölümler atmayı düşünüyorum.

Umarım diğer kurgularımı da beğenirsiniz...

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin