-29-

7.5K 472 30
                                    

Abimlerin gözetimi altında geçirdiğimiz birkaç günün ardından annemin de doğum gününü kutlayıp İstanbul'a dönmüştük.

Atalay ile dönememizin üzerinden dört, beş gün geçmişti. Ancak bu süre zarfında biriken işleri olduğu için görüşememiştik. O kadar çıkmaya başlamamıza rağmen işinin ne olduğunu sormadığım aklıma gelince kenara not aldım.

Yanıma sıcak çikolata ile gelen Cem gülümseyerek oturdu. "Bugün de pek müşteri yok be" dedi.

Yağan yağmuru izleyerek "Havalar iyice soğumaya başladı devrem. Bir de bugün aşırı yağmurlu ondandır" dedim. O da beni kafasıyla onayladı.

Cem dalgın halimi farketmiş olacak ki beni dürttü. "Devrem hayırdır? Olaylı ama güzel geçmişti tatil. Sıkıntın ne?" demesiyle ışık hızında ona döndüm.

"Devrem, Atalay sevgisini çok rahat gösteriyor. Yani bunu küçük hareketleri ile de belli edebiliyor. Ama ben biraz pasif kalıyorum sanırım" dedim.

Cem de "Uu biraz daha aç bakalım şunu" dedi merakla.

Kısa bir gülüş atmıştım. "Şöyle ki en basiti arabada eli hep bacağımda. Sevdiğim şeyleri hediye olarak kapıma bırakıyor. Direkt olarak bazı şeyleri söylemese de anlayabiliyorsun. Ama ben daha ne iş yaptığını bilmiyorum" dedim.

Cem ise son söylediğimden sonra gülmeye başlamıştı. "Devrem mekan işte" diyerek gülmeye devam etmişti.

Anlamadığımı belli eden gözlerle ona bakmıştım. Gülmeyi kesince "Devrem, bizim mekan dedikleri cidden onların mekanı. İki üç yer işletiyorlar" demesiyle ağzım bir karış açılmıştı.

Lüks bir meyhaneye sahip olması beni şaşırtmıştı. Hemen klasik bir Türk olarak aylık ne kadar kazandıklarını hesap etmeye çalıştım kafamadan. Cem de bunu anlamış olacak ki kafama geçirmişti.

"Devrem ben de denedim hesaplamayı da tutmuyor. Bir ara biri bahşiş olarak baya bir para bırakmıştı. Ünlüler de gidiyor mekana. E haliyle baya para kazanıyorlar" dedi.

Onu onaylarken aniden Cem'in havaya kaldırılmasıyla anlık olarak korkmuştum. Barlas Cem'i almıştı kucağına ve geri oturmuştu.

Gözlerimi kısarak cıkladım. "Olan var olmayan var kardeşim. Toplum içinde hoş mu?" diyerek kafamı iki yana salladım.

Barlas sırıtarak "Ne var kardeşim? Sen de seninkini ara anında gelsin!" demesiyle gülmeye başladım.

Barlas saatine bakıp "Hadi geç olmaya başladı kapatalım kafeyi de bana geçelim" dedi. Sonra aklına gelen şeyle birlikte bana dönüp "Sen eve geç Oğuz" dedi.

Saçlarımı savurur gibi yapıp "Aman size kalmadım" diyerek kafeyi toplamaya başladım.

Kafeyi toplamamız bitince koştur koştur evlere dağılmıştık. Ama eve gelene kadar sırılsıklam olmuştum.

İçeri girip kıyafetlerimi kapının önünde çıkarmaya başladım. Evde böyle gezersem bir tur da temizlik yapmam gerekiyordu ancak bunu hiç istemiyordum.

İç çamaşırıma kadar soyunduğumda resmen gerçek anlamda da donuma kadar ıslandığımı görmüş oldum. Tam onu çıkaracakken boğuk bir ses gelmesiyle bakışlarımı hemen o yöne çevirdim.

"Oğuz... Hoş, hoşgeldin. İçeri geçseydin" diyen Atalay ile kıpkırmızı olmuştum.

Heyecanla "Ben kimse yok diye soyunayım dedim. Yani bir sebebi yok. Aslında var ıslandım. Yani o anlamda ıslanma değil yağmur ıslanması" diye saçma bir açıklama yaptım.

Atalay'ın bakışları vücudumu turlarken yutkundu. "Anladım geç değiştir üstünü" diyerek hızlıca salona doğru yöneldi. Ben de hızlı bir şekilde banyoya koşup kısa bir duş aldım. Sonrasında ise üstümü giyinerek Atalay'ın yanına geçtim.

Salona girdiğimde ise Atalay'ın masayı donattığını gördüm. Hızlıca gidip karşısına oturdum. Atalay beni görmesiyle saf saf gülümsemeye başlamıştı.

Masaya bakıp "Bütün bunları sen mi hazırladın?" diye sordum.

Kafasını sallayıp "Mekandan getirdim" demesiyle bugün Cem'le konuştuğumuz aklıma geldi ve gülmeye başladım.

Atalay anlamayan gözlerle bana bakıyordu. Gülmem durduğunda "Senin işinin o mekan olduğunu bugün öğrendim" diye bir açıklama yaptığımda bu sefer o gülmüştü.

Yemeği yemeye başladığımızda sıkıntıyla bir nefes verdim. Atalay elimi tutup "Ne oldu güzelim?" diye sordu.

Yeşil gözlerine bakarak "Atalay sen benim hakkımda çoğu şeyi biliyorsun. Ama ben senin hakkında bilmiyorum. Öğrenmek bilmek istiyorum..." dememle masumca bana gülümsedi.

"Tamam o zaman ben de en baştan sana anlatayım. Böylece beni tanı bebeğim" dedi.

Hevesle başımı sallayıp onu dinlemeye başladım. "Bir abim ve bir kız kardeşim var. Kardeşimi daha önceden gördün. Abimle babam bir süredir memleketteydi. Ailevi birkaç sorun olunca onunla ilgilendiler. Annemle kardeşim de arada gidip geliyorlar. Bir gün annemle de tanıştıracağım sen uygun olduğunda" demiş ve biraz yemek yiyerek anlatmaya devam etmişti.

"Lise zamanları çok haylazdım. Şimdi biraz uslandım da o zamanlar bir başkaydı. Üniversite için işletme okudum. Barlas ile de bu işe girdik. Çocukluğumdan beri bu mahallenin abisi olacağımı bilerek büyüdüm o yüzden de biraz sert mizacım var" diyip güldü.

Asıl merak ettiğim şeylerden birini sormak istedim. "Peki Atalay... Yani elbet benden önce ilişkin olmuştur ama gerçekten sevdiğin biri oldu mu?" diye sordum.

Yüzü biraz asılsa da toparlamaya çalıştı. Elimi okşayarak "Şöyle ki oldu... Yani oldu sandım. İsmini anmak dahi istemiyorum. Onu bu noktada pek suçlamıyorum da" dedi.

Destek olmak istercesine elini sıktım "Anlatmak istersen dinlerim" dedim.

Buruk bir şekilde gülümsedi. "Arkadaştık başta. Zamanla ondan hoşlandığını hissettim. Duygularımı saklamakta pek iyi değildim ve ek olarak o da duygularımı çok iyi okurdu. En sonunda anladı. Benden hoşlandığını söyledi ben de kandım. İstediği her şeyi yaptım. Köpeği oldum resmen. Gel dedi geldim git dedi gittim" dedi.

Gözlerime bakarak devam etti. "Sonra bir gün bir kızla el ele gördüm. Akşam aradım açmadı. Yanına gittim en sonunda. Kullandım dedi direkt yüzüme. Senin gibi miyim normal biri miyim anlamaya çalıştım dedi. Çok içime oturdu. Benim gibi neydi, normal neydi... En sonunda ise tek bir söz söylemeden çekip gittim. O zamandan beri de hiç hissetmedim. Ama sen çıktın. Kaçmaya çalıştım ama direnemedim fazla" demesiyle kalkarak ona sarıldım.

Bu yeterli gelmeyince dudaklarına yapışarak fitili ateşlemiş oldum. O bir elini belime atmış diğerini de bacağıma atarak kucağına çekmişti. Öpüşme git gide ateşli bir hal alırken beni kendine bastırmasıyla ağzımdan bir inleme kaçmıştı.

Nefessiz kalıp ayrıldığımızda koyu yeşile dönen gözleriyle içimde tuhaf bir his oluşmuştu. Atalay yutkunup "Burada duralım" diyebilmişti.



•••••••

Selam canlarrr. Şimdi şöyle ki bu ilk BxB serim. O yüzden de fanfini finfon yazmalı mıyım emin olamadım. Sizlerin isteği doğrultusunda gideceğim.

Ama isterseni baştan söyleyeyim ilk fanfini finfon yazışım olacağı için acemice olacaktır. Fikrinizi söylerseniz sevinirim. Sizleri öpüyorummm

ŞANS KAFE  -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin