1.8 <düzyazı>

6.9K 520 69
                                    

atılan 2. bölüm atlamayın!!!

Eğleneceğim sanıyordum.

İnsanoğlunun en büyük yanılgısı sandıklarıydı zaten. Neyi sanmışsanız, onun olmayacağına hazırlamalıydınız kendinizi.

Timur'la konuşmamıza son verdiğimizin ertesi haftasındaydık ve çok utanç verici olsa da onu düşünmeden edemiyordum. İçimden bir ses onun samimiyetinden şüphe etmemi budalalık olarak görüyordu ve onunla konuşmak istiyordu.

"Bu saçmalık."

İlayda, sarı saçlarını savurarak, "Bana mı dedin?" diye sordu.

Sıra arkadaşımdan nefret ettiğim için, "Sence?" diye gözlerimi baygın tutarak ona baktım.

Derin bir iç çekip bir şey demekten kaçındı, önüne döndü.

İlayda ve ben sıra arkadaşı olabilirdik ama arkadaş kısmı doğruyu yansıtmıyordu. Bir kere İlayda benden, gey olduğumu öğrendikten ve Rüzgar'dan hoşlandığım dedikodularından dolayı, nefret ediyordu. Bütün bu olayların öncesinde aramız iyi olsa da, içten içe onun hep pazarlıklı ve sinsi olduğunu biliyordum. Bu yüzden bir parçam bile aramızdaki ilişkiye üzülmüyordu.

Üzüldüğüm bir ilişki vardı ama.

Timur.

Pekâlâ. Bu hiç de sevimli değildi. Sürekli onu düşünmem bir tarafa, ona haksızlık yaptığımı düşünmek resmen saçmalığın daniskasıydı.

Bana yalan söylediğini bildiğim bir insana güvenmediğim için ben suçlu olamazdım. Ayrıca samimiyeti hiç de doğru hissettirmiyordu, tüm bu konuşmaların Rüzgarların bir planı olduğuna neredeyse emindim.

Kilit kelime: Neredeyse.

Zil çalınca sınıfımızın en dedikoducu kızı, kapının dibindeki sıradan kalkıp öğretmenler masasına oturdu.

Geçen gün Timurlarla langırt oynayan kız ve dedikoducu konuşmaya başladılar.

"Timur niye okula gelmiyormuş duydun mu Aslı?"

Aslı, dedikoducunun ismiydi.

"Boks sırasında kolunu mu bacağını mı ne bir yerini incitmiş galiba. Instagram'da hikaye atmış, tek incinen yerim kalbim değil artık, diye."

Ben cam kenarı ve aynı zamanda öğretmen masası tarafında ve orta sırada olduğum için onları duyabiliyordum. Hiç çaba sarf etmeden hem de.

"Sevgilisinden ayrılmış diye duydum?" dedi Langırt Kız. Dedikodu levelini yükseltmek için çabalıyordu çünkü iki gündür okula gelemiyordu.

"Evet, evet de o eski haber. Yeni haber şu ki Timur okula gelmediğinden beri Burak ve Rüzgar kavgalı. Konuşmuyorlar."

Sırıttım. Çünkü haklıydım.

"Timur gibiler, grubun dinamiğini sağlamalıdır, aksi taktirde grup; çıkarları doğrultusunda titanik misali batardı." Bunu düşünmüştüm, kafede kahvemi beklerken. Ve şimdi haklı olduğumu görmek büyük bir haz veriyordu bana.

Öte yandan gittikçe nüfusu azalan sınıfa bakındım. Kimse kalmadıkça dikkat çekeceğim için uyuma numarası yapmaya karar verdim ve kafamı masaya gömdüm.

Sonunda sınıfta yalnızca duvar kenarı oğlanlarının oyun muhabbeti ve öğretmenler masasındaki dedikodu kalmıştı.

Langırt Kız, "Aaa neden?"

Diğeri, "Olay Rüzgar'ın resimciyle tartışmasından başlıyor. Rüzgar, resimciyle tartışınca sadece o değil Burak ve Mert'te disipline gönderiliyor. Biliyorsun ki bir kere kurul toplanmıştı ve resimci sayesinde okulda kalabilmişlerdi. Bu kez resimci dedi ki, eğer bir daha oy hakkım olursa asla sizin kalmanızı sağlamam."

Kız bir nefes aldı ve tutkuyla anlatmaya devam etti.

"O olaydan sonra Burak neden resimciyle kavga ettiklerini çözmeye çalıştı ve cevabı Rüzgar'da bulunca kavga başladı."

Langırt kız tam da benim sormak istediğim soruyu sordu. "İyi ama neden Rüzgar, resimciyle kavga etti?"

"Rüzgar sınıfta bir kızla alay etmiş ve resimci de onu uyarmış. Sonra kız ah etmiş vah etmiş, resimci de bu kez Rüzgar'ın özür dilemesini istemiş. Rüzgar'da tükürdüğünü yalayacak dil olmadığından onlara yararı dokunan öğretmenlerinden birisiyle tartışmış bulunmuş işte."

Langırt kız, "Tüh tüh, geçmiş olsun. Rüzgar'ı severim."

Aslı gözlerini devirdi.

"Ay bence Rüzgar tam bir salak. Kızların ilgisi için yapmayacağı yalakalık yok."

Langırt kız kıkırdadı bu söyleme.

"Ya öyle deme," Elini ağzına kapatıp gülüşünü kapattı. "Yakışıklı bir piç Rüzgar. Hem de zengin."

"Evet ya, hep merak etmişimdir Rüzgar'ın neden devlet okulunda okuduğunu. Sebebini biliyor musun? Özel okula gönderilebilirdi. Hiç ceza almadan, kurula bile gitmeden mezun olurdu."

Langırt kız yalnızca haftalar önce Timur'la kafede aynı masayı paylaştı diye kendini gruptan biri sayarcasına kibirli bir sesle;

"Ay galiba Timur için." dedi.

O an hafif aralık gözlerim faltaşı gibi açıldı. Yattığım pozisyon dolayısıyla kafam ağrımıştı.

"Nasıl yani?"

"Timur'la Rüzgar anaokulundan beri arkadaşlar. Rüzgar Timur'a inanılmaz değer veriyor ve üzerine titriyor. Şöyle diyeyim Timur'un isteyip de sahip olamayacağı hiçbir şey yok ve hepsi Rüzgar sayesinde."

Dedikoducu kız yeni bir bilgi öğrenmenin şerefiyle heyecanlandı. Ellerini çırparak;

"Vay canına bunu bilmiyordum!"

"Ben de onlarla takılırken öğrendim. Rüzgar, Timur için tam bir enayi. Timur istese öyle güzel kullanır ki Rüzgar'ı. Ama yapmıyor."

Aslı, Langırt Kız'a -adını cidden bilmiyorum- sordu.

"Neden yapmıyor? Hiç mi yapmıyor?"

"Hiç hem de. İstese Rüzgar'la özel okula gidebilirdi, hatta istese Rüzgar'a her şeyi yaptırır ama Burak ve Mert'in aksine Timur korumacı bir golden gibi davranıyor Rüzgar'a."

Şimdi bu öğrendiğim bilgilerle ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Demek Timur bu yüzden arkadaşlarını savunuyordu. Çünkü düşündüğümün aksine o grubunun enayisi değildi.

O grubun Aslan'ıydı.

Rüzgar onun bir dediğini iki etmiyordu, Burak ve Mert'te ondan korkuyordu. Bu da benim gözümde Timur'u hepsinden daha tehlikeli yapıyordu. Çünkü Timur'un karakterini ve Gruptaki yerini çözemiyordum.

Telefonumu çıkartıp Instagram'a girdim ve Timur'un adını arama motoruna yazdım. Hesabı karşıma çıktığı an, iki tane yol belirdi önümde.

Ya onu takip edecektim, sonra beni neden takip ettin sorusuyla yeniden onunla konuşacaktım.

Ya da onu takip etmeyecek ve içimde bir kurt gibi beni kemiren soruları cevapsız bırakacaktım.

Ya da... Üçüncü ve belki de sadece korkakların seçtiği bir yol daha vardı. O da fake bir hesap açıp, Timur'u takip etmek. Sinsi sinsi halletmek.

Üçüncü seçeneği eledim. Ben sinsi birisi değildim.

İkinci seçeneği de eledim. Sorular beni mahvediyordu ve ayrıca... Timur'la konuşmak istiyordum.

Takip et, butonuna bastığım an gözlerimi kapattım ve yanımdaki kolona sımsıkı sarıldım.

Tanrı, yardımcım olsun.

***

the end


piç [bxb, texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin