6.3 <düzyazı>

5.2K 481 60
                                    

Feza.

Yerim mi inanılmaz rahatsızdı, ben mi inanılmaz rahatsızdım bilmiyordum. Bildiğim tek şey, Timur'un yanımdaki varlığının farkında olmanın ötesinde bir yerdeydim. Kokusu, uzun ve kalıplı vücudu, kalemi çeviren parmakları ve hatta nefes alış verişlerinin bile farkındaydım. Ellerimi fazlalık gibi nereye koyacağımı bilemezken öfkem kafama ağırlık yaptı.

Ama ağzımı açmadım. Eğer onunla konuşursam ona kızacaktım, kızmaya tamamdım ama kızgınlığım bittiğinde yaşayacağım kırgınlığa hazır değildim. Bu yüzden öfkem ağırlık yapıyordu bana zaten.

Hoca sınav kağıtlarını sıralarımızı kontrol ederek dağıtırken birkaç dokuzun yazdığı kopyaları yakaladı. Onları sınıftan atıp müdüre yollarken söylene söylene kağıtları önümüze bıraktı.

Ama bir yanlışlık yapılmıştı.

Timur'un matematik kağıdı benim önümde, benim Kimya kağıdım da onun önündeydi.

Hoca hazır önümüzdeyken, kopya çektiğimizi düşünmesin diye, aynı anda kağıtları değiştirmeye hareketlendik.

Kağıtları değiştirirken ellerimizin birbirine çarpması beynime soğuk su etkisi yaptı ve mantıklı düşünceler dondu.

Ellerimi alelacele çekip kağıdı önüme sürükledim. Dişlerimi sıkmaktan çenemin kırılacağını düşünerek yutkundum.

Timur'da aynı benim gibi kağıdı önüne çekip adını yazarken gözlerim önümdeki kağıda odaklanmaya çalıştı. Sınav kolaydı, birkaç test ve çoktan seçmeli sorudan oluşuyordu.

Hoca, kopya çekmeye çalışan dokuzların kağıtlarını iptal ederken bizi sessiz durmamız konusunda uyardı ve diğerlerinin isimlerini vermek için çaprazda kalan Müdür Yardımcısının odasına gitti.

O kısa sürede Timur'un kağıdına biraz göz attım. Bomboş kağıt, kolay sorularla daha bile boş duruyordu. Kalemini oynatmıyordu.

Bu konuları onun evine gittiğimde hep çalışmıştık neden bir şey yapmıyordu?

Sabırsızlık, gururumu çiğnecek sakız haline getirdi ve elimi onun kağıdına uzatıp parmağımla ilk soruyu gösterdim.

"Kökü alıp çıkana böleceksin."

Timur'un başı benden tarafa çevrildi, soruyla hâlâ ilgilenmiyordu ama okyanuslara benzeyen mavi gözlerini bana kilitlemişti.

"Benimle konuşuyor musun?"

"Şu an yaptığım şey neye benziyor?" dedim öfkeyle dişlerimin arasından. "Bu kağıdı dolu vermezsen senin kafanı sikerim." diye devam ettim.

Ona bakmasam da Timur'un başını salladığını belli belirsiz gördüm ve hoca içeri girdiğinde odağımın tamamını kağıdıma verdim.

O da öyle.

Kırk dakikanın sonunda Timur'da ben de aynı anda kağıtlarımızı vermiştik ve sınıftan çıkıyorduk. Hemen yanıma geldi.

"Konuşabilir miyiz?"

Yok saydım.

"Feza..." dedi çocuk gibi.

"Feza!" diyen bir başka sesle ikimizde durduk. Merdivenlerden inen Mihra'yı gördüğüm an sırıttım.

"Aynı sınıfa düşmedik." dedim kıza.

Kız Timur'un karşısında duracak şekilde durdu ve benim yaptığımın aksine Timur'a bir baş selamı verdi.

"Onun için sınav boyunca ağladım." diye bana yanıt verdiği sırada Timur;

"Biz seninle aynı sınıfta değil miyiz?" dedi kıza. Kafası karışmış gibiydi.

"Evet. Mihra ben." dedi ama elini uzatmadı. "Nasıldı sınavın?"

Timur bana imayla baktı. "İyi."

Mihra'ya sordum. "Senin nasıldı?"

"Eh işte. Sana ne diyecektim bak, sigara borcunu da ödemediğine göre..." Ben yürümeye başlayınca bana katıldılar, üçümüz garip bir üçlü olmamıza rağmen merdivenleri indik. Neden benimle kantine geldiklerini hiç bilmiyordum.

Mihra cümlesini, "Neden bana ders vermiyorsun?" şeklinde tamamladı.

Timur yanımda öksürmeye başladığında ona imayla bakma sırası bendeydi.

"Hayırdır? Geberiyor musun yoksa?"

Timur boğazını tutmayı bırakıp gözlerini kıstı. "Konuşabilir miyiz?"

Kaşlarımı kaldırıp indirerek cevapladım sorusunu. "Sanmıyorum." diyerek de pekiştirdim.

"Ama sen Rüzgar'la konuşabilirsin bak." diye devam edip Mihra'yı da yanıma katarak oğlanı arkamda bıraktım.

Mihra kıkırdamamak için ellerini ağzına kapatsa da; "Dostum kaosa aşığım." demekten kendini alamadı.

Kantine girdiğimizde bıraktım onu. "Ama neden benimle kıskandırdın lan çocuğu?" diye sorduğunda omuz silktim.

"O an sen vardın salak."

Kız yine sordu. "Ee ne diyorsun çalışma işine?"

"Benim bundan çıkarım ne olacak?"

"Sana sınıfımızdaki dedikoduları en ufak detayına kadar getiririm?" dedi hemen.

Gözlerimi devirdim. "Aslı bunun için var zaten."

Ofladı. "Ne istiyorsun?"

Şevk dolu bir sesle, "Timur'a bir ders vermek istiyorum."

"Beni kullanacaksın değil mi?" dedi kız yüzünü yalandan düşürerek.

"E herhalde." Dürüstlüğüm takdir kazandı kız kocaman gülümsedi.

"Sana hiç, zamanında Emir'in hetero olduğunu insanlara kanıtlamak için beni milyon kere kullandığını anlatmış mıydım?" diyip koluma girdiğinde onun gibi gülümsedim.

"Anlatmamıştın ama ben çoktan bu hikayeye bayıldım."

***

peace out

bilmiyom siz ne dusunursunuz ama ben klise cok seviyom o yuzden evet kiskandiricam ve surundurucem arkadaslar

DEDIM SIZE ✨️TOXIQUE✨️

piç [bxb, texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin