Uyarı: Cinsellik bölümüdür.
Feza.
Dudaklarımızın buluşması sıcak ve neredeyse uçucu bir maddeyi nefesinden çeker gibi korkunç bir açlıkla doluydu. Onu yakasından kendime çekerek öpüşmeyi derinleştirirken onun ellerinin belimden beni kavrayarak içeri çektiğini hissettim.
Kalbim bir kuş gibi göğüs kafesimin içinde kanat çarparken kapıyı kapatmasına, beni kapıya yaslamasına izin verdim.
Evin güvenli sınırları içinde ellerim yakasından aşağılara kaymakta hiçbir sakınca görmedi. Tişörtünün üstünden karnını boylu boyunca hızlı hareketlerle geçerken dili dudaklarımın arasından yılan gibi sızınca derisini yırtmak ister gibi tırnaklarımı geçirdim. Boğazından usulca bir homurtu duyuldu, belimdeki elleri sıklaştı.
Onu umursamadan tişörtünün eteklerinden onu kendime çektim. Gri eşofmanın iplerini görmeden iki hamlede çözmeyi başardım.
Benim hızıma ayak uyduramayarak başını kaldırdı, dudaklarımız ıslak bir sesle ayrıldığında kaşlarım çatıldı.
"Hızlı..." dedi nefes nefese. "Hızlı gitmeyelim. Konuşalım."
Konuşmayı unutmasını sağlamak için elimi aşağıya indirdim, alt karnımda hissettiklerime rağmen konuşmak istemesi ince bir hareketti kabul ama şu an incelik falan istemiyordum. Timur'un eli saniyesinde bileğimden beni yakaladı ve kapıya mıhladı. Konuşursak daha fazla boka batabilirdik. Şu anı ziyan etmek istemiyordum. Diğer elimi kullanarak aşağıya inerken dudaklarımı çenesine bastırdım.
"Şimdi değil."
Eşofmanın önüne düşen elimi de yakaladı ama eskisi kadar çevik değildi. İki elimden kapıya yaslanmış bir halde durmam beni durdurmasına yetmedi ama. Dudaklarımız yeniden bu kez onun sayesinde buluştuğunda bileklerimden güç alarak bedenimi kaldırdım, sırtım kapıdan çekildiği an onu geri geri ittirmeye başladım.
Ayaklarımız doğal bir senkronizasyonla kah duvara çarparak kah halıya takılarak odasının önüne geldik. Açık kapıdan geçerken ellerim omuzlarından göğsüne, göğsünden karnına ve aşağılara temaslarda bulunuyordu. Sonunda birbirimizin nefesini tüketebildiğimizde bile yalnızca geri dönmek için ayrıldık. O arada derede tişörtünü başından atmasını sağladım ve kendi gömleğimi de ne ara çözüldüğünü anlayamadığım düğmeleri sayesinde kolayca sıyırdım. Hâlâ içimdeki siyah tişörte rağmen titreyerek onun sıcak bedenine sığındım.
Evin içi soğuk değildi. Sadece onun sıcaklığı dışındaki tüm sıcaklık bana soğuk geliyordu. Ellerinin tişörtün içinden kayarak bedenime dokunmasıyla ensesinden onu kendime çektim. Dudaklarımız birbirine çarptı, sızlansak da ayrılmadan savaşır gibi öpüşmeye devam ettik. İkimizde ayrı muharebelerdeydik; onun elleri bedenimi sıvazlıyordu, göğsümü okşuyordu ve beni küçük küçük hesaplar peşinde koşturuyordu. Ben ise ağzının keşfedilmedik bir noktasını bırakmamaya ant içmiş ve yatağa onu yatırmaya çalışıyordum.
Hızla pozisyonumuzun değiştiğini yine belimden sahiplenici bir tavırla beni kavramasıyla anladım. Elleri bu kez belimde daha fazla oyalanmadan kalçalarıma indiğinde pes ettim. Sırtım yatağa değmeden önce tişörtümü çıkartıp kollarımı boynuna doladım.
Serin nevresimlere yattığım an onun üzerimde olmasından büyük bir zevk duydum. Ağır bedeninin göğsümü ezmesi çıplak bedenlerimizin en müstehcen şekilde birbirine sürtünmesi boynumu bükmemi sağladı. Bunu dahi kullanmayı bilen Timur açık boynuma tüy hafifliğinde öpücükler kondurarak aşağıya eğildi. Alnına düşen saçlar göğsümü gıdıkladığında gözlerimi açıp aşağıya baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
piç [bxb, texting]
Teen Fiction[tamamlandı.] timur: senin kendine saygın yok mu lan piç feza: yok siktir git şimdi kime inanmaya devam ediyorsan o yoldan devam et orospu çocuğu (gönderilmedi.) piç sensin lan!!! (gönderilmedi.) offff