Feza.
Nereden biliyorsun, diye sormadı. Timur'un dikkati bendeydi ama benimle ilgili değildi.
"Biliyorsan neden bana böyle davranıyorsun? Ben ister miydim aslında benden nefret eden birisinden hoşlanmayı? Ben ister miydim olmadığım birisi gibi davranmayı?"
Yutkundum. Burnumun direği sızlıyordu, söylemek istediklerim ateş gibi boğazımdaydı ve yakıyordu.
"Yapayalnız kaldım lan!" dedi sinirle Timur. Siniri bana değildi ve biliyordum. Gördüğüm an tanımıştım bu öfkeyi.
Herkesi benden korkutan öfkenin bir benzeriydi gözlerindeki. Daha yolun başındaydı ama o nefret daha yoğunlaşmadan, onu yolun sonuna getirmeden ona kol kanat olma isteğimi kamçılıyordu.
"Herkesi kaybetmekle kalmadım, sahip olduğum tüm gücü de kaybettim ben. Artık herkes bana baktığında gey Timur'u görecekler. Bunu senin için yapmadım belki ama senin sayende yaptım, yine de hiç bir değerim yokmuş gibi beni bir kerede silmene öfkeliyim Feza."
Konuşmasının yarısında sesi kırıldığında ayağa kalkıp ona yaklaştım. Yanlış gördüğümü sanıyordum ama aramızda bir adımlık mesafe kalınca fark ettim dolan gözlerini.
"Bir değerin yokmuş gibi mi?" Son adımı attım, tam önünde durdum.
"Senin için Burak'ı dövdüm oğlum."
Burnunu çekip başını yukarı kaldırdı ve sırıttı. Hâlâ kendisine hakim olmaya çalışması, en dağınık halinin bile benim en düzenli halime yaklaşmaması biraz korkutucuydu. Her halükarda kendisine hakim olabiliyordu. Ben onun yerinde olsaydım çoktan on kere ağlamış, etrafı dağıtmış olurdum.
"Benim için yaptığına emin misin? Burak'tan her zaman nefret ediyordun?"
Elimi ensesine atıp ona tutundum, gözlerimizi birbirine kenetlediğim sırada kalbim kuş olup ağzıma uçtu sanki. En basit erkeksi temas bile salak kalbimi heyecanlandırıyordu.
"Senin için yaptım." dedim ona.
Sırıtışı hayatımda gördüğüm en kırgın gülümsemelerden birisiydi ama yine de gülümsüyor olmasına seviniyordum. Dudakları böyle kıvrıldığında çok tatlı oluyordu.
"Benden nefret etmiyor musun?" diye masumca sorduğunda, ona çok farklı cevaplar vermek istedim.
Ensesinden onu kendime çekip dudaklarına yapışmak, cevaplarımın en başında geliyordu. Sedyeye yattığı ve kendinden geçtiği birkaç sahne daha vardı aklımda ama hepsi boştu. Kendimi geri çekip yeniden yerime geçtim. Kıytırık bir şekilde oturup hareketlenen aletimi fark etmemesi için bacağımı siper ettim.
"Etmiyorum. Sadece Rüzgar'dan tüm kalbimle nefret ediyorum."
"Nefret güçlü bir duygu." dedi sakince.
"Bir keresinde homofobik bir okula açılmanın ortada ne özgürlük ne de karakter bırakacağını söylemiştin, hatırlıyor musun?"
Timur'un gözleri derinleşti. "Evet."
"Haklıydın." Bu noktadan sonra başına gelecekleri düşündükçe ruhum sancılıyordu ve düşünmeden edemiyordum: Bunu durdurmanın bir yolu olmalıydı.
"Kendini suçlama Feza. Ben sadece onun beni gerçekten görmesini istedim bu yüzden söyledim."
Nasıl suçlamazdım ki?
"Benim salak laflarımdan önce istememiştin ama."
"İstemiştim." Bıçak gibi keskin bir şekilde ona döndüm.
"Ne?"
"Bunu hep hayal etmiştim. Bu kadar kırıklığın olacağını da tahmin etmiştim aslına bakılırsa."
"O halde neden söyledin Rüzgar'a? Söylediğin gibi yapayalnız kaldın abi. Herkes senden nefret ediyor." Gözleri bilmem kaçıncı kez benimkilere tutundu, umutsuzca çekmeye çalıştım kendimi ama bir kez bakınca gerilemesi zor oluyordu.
"Sen etmiyorsun ama."
Cümlesi beni beynimden vurulmuşa çevirdi. Ellerim sedyeye sımsıkı tutunmuştu ve eğer oraya tutunmazsam bacaklarımın bağımsız bir şekilde beni ona götüreceğini, dudaklarımı onunkilere bastırana kadar duramayacağımı biliyordum.
Bu saçma tansiyon onun tek cümlesine bağlıydı. İlgisini farklı yönlerden aldığımı biliyordum, aramızda yalnızca benim hissedebildiğim bir elektrik vardı.
İki adım atıp, "Ediyor musun?" diye sordu.
Etmiyorum, diyip dudaklarına yapışma hayalim o kadar gerçekçiydi ki normale dönmek için gözlerimi kırpıştırmak zorunda kaldım.
"Etmiyorum." dedim boğazımı temizledikten sonra.
Timur sırıttı. "Güzel." Adımları süreklilik kazandı ve önümde durdu. Dizlerim bacaklarına değiyordu, kafam göğsüne yetişiyordu. Yumuşak bebeksi koku burnumu gıdıkladı. Onu öpmek istiyorum, onu öpmek istiyorum, onu öpmek istiyorum... Yüzümü sabit tuttum.
"Ne?"
Elini uzattı. "Arkadaş mıyız?"
Eline bakakaldım.
Bunu bir kez daha yapacak mıydım? İlkinde kalbim benimleydi ama ikincisinde artık hiçbir şeyin kontrolü ben de değildi. Üçüncüsünde ne olacaktı?
Üçüncü kez onunla arkadaş olmaya çalışırsam sonunda beni ne bekliyor olacaktı? Rüzgar ve Timur'un arasını yapmaya çalışan Ezik Feza falan mı olacaktım?
Ben Timur'a enayi diyordum ama ben de az enayi değildim galiba.
Elini tuttum. "Arkadaşız."
***
simdi o sarkiyi adiyom iste!!!
bi de gracie abrams-friend
ŞİMDİ OKUDUĞUN
piç [bxb, texting]
Teen Fiction[tamamlandı.] timur: senin kendine saygın yok mu lan piç feza: yok siktir git şimdi kime inanmaya devam ediyorsan o yoldan devam et orospu çocuğu (gönderilmedi.) piç sensin lan!!! (gönderilmedi.) offff