Timur.
Tenimi fırçalayan düşüncelerim sayesinde ensemdeki tüylere kadar diken dikendim. Bir noktada kendimi oturduğum bankta yukarı kaldırmış ve sırt yaslama kısmına yayılmıştım. Dirseklerimi dizlerime yaslayarak otururken içimden bir ses bir şeylerin kötü gideceğini söylüyordu. O ses cesaretlenemeden Rüzgar parkın ortasında göründü.
Uzun boyunu sabotaj eden siyah bir sweat giyiyordu, onunkine çok benzeyen ancak lacivert bir sweatle onun bana gelmesini izledim.
Rüzgar tam önümde durup beni süzdü.
"Selam?" dedi dudakları kıvrılmış bir halde.
"Selam." El uzatmadı ama yanıma geçerken eliyle bacağıma patpatladı.
"N'aber?" Arka cebinden sigara paketine uzandı. Siyah paketin jelatinini çözüp bana ikram ettiğinde her zamanki gibi reddettim. Hep unutuyordu benim sigara içmediğimi ya da hep istiyordu başlamamı.
"Hal hatır sormaya mı geldin?" diye sordum hemen. O dalı dolgun dudaklarının arasına koyduğunda düştü düşecek gibi durdu dal. İçim bir hoş oldu yalnızca onun dudaklarının arasındaki sigaraya bakarken bile.
"Yok be oğlum." Sigarayı yaktı ve dumanı üfledi. "Sadece hemen yalvarmaya başlarsam yine samimi değilsin diye kafa ütülüyorsun falan dersin diye düşündüm." Ayaklanıp gri eşofmanını yukarı çekiştirdi. "Şimdi diz çökeyim mi?"
Onun her zaman güzel bakan mavilerine bakarken içim gitti. Kaç haftadır okulda birbirimizden uzaktaydık, eve geldiğimde yoktu ve onu odasında bulamamak hissetmem diye düşündüğüm o sancıyı en derinlerimde hissettiriyordu. Bu yüzden gözlerine olması gerekenden uzun baktım.
"Ne oldu lan?" diye sorduğunda kendime geldim. İstesem gerçekten de diz çökecekti. Benim için.
"Çöküyorum." diyip bir anda çökmeye kalktığında panikle durdurdum onu. Bunu isteyecek kadar sert birisi değildim.
"Timur valla özür dilerim be oğlum." dediğinde yüzünü gözlemledim. Göz bebeklerinin irileşip küçülmesine kadar gerçekti.
"İnanmak istiyorum." dedim ama içimdeki o istemeyen tarafı susturamıyordum. İlk yumruğu yedikten sonra onun bana olan bakışını unutamıyordum, bir insan öyle nefretle baktığı birisine şimdi böyle sevgi dolu bakabilir miydi?
Bir insan bu kadar hızlı değişebilir miydi?
"Ama yapamıyorum lan. Bu kadar hızlı değişmenin sebebi ne olabilir diye merak ediyorum."
Rüzgar elini uzattı ve beni omzumdan çekip birden sarıldı. O bana sarıldığında ondan bana ulaşan sigara kokusunu bastıramayan yoğun erkeksi kokusu sweatinden yayıldı.
"Sana verdiğim değeri bir bilsen..." dediği anda kalkanlarımı indirmeye başladım.
Ben de ona değer veriyordum. Talep ettiğinden daha fazla bile olabilirdi bu değer verme işi hatta. Söz konusu Rüzgar olunca ne etik ne de profesyonel kimliğimi dinleyebiliyordum. Onun başkalarına zorba olduğunu biliyordum ama sevdiğin olunca zorbalık bile yok sayılabiliyor ve göz ardı edilebiliyordu sanırım. Of... Böyle olmak istemiyordum ki ben.
Dengemi şaşırmak, evet demeyeceğim şeylere kucak açmak istemiyordum. Rüzgar'ı yavaşça ittirdim.
"Eğer bu arkadaşlık yürüyecekse, benim bildiğim yoldan olacak." dedim bilmiş bilmiş.
"Affettin mi beni?" dedi alayla.
Tek kaşımı kaldırdım. "Şartları kabul edersen mülakatlara girmeye hak kazanacaksın." dediğimde aklıma Feza geldi. Şimşek gibi etkili ama geçiciydi aklıma düşüşü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
piç [bxb, texting]
Teen Fiction[tamamlandı.] timur: senin kendine saygın yok mu lan piç feza: yok siktir git şimdi kime inanmaya devam ediyorsan o yoldan devam et orospu çocuğu (gönderilmedi.) piç sensin lan!!! (gönderilmedi.) offff
![piç [bxb, texting]](https://img.wattpad.com/cover/319368525-64-k898891.jpg)