2.4 <düzyazı>

6.5K 511 39
                                    

attigim 4. bölüm!!! ATLAMAYIN!!!

timur: bir anda nereye gittin???

feza: işim çıktı

timur: çıkışta şu bahsettiğin manga dükkanına gideriz diye düşünmüştüm

feza: bi dahakine

timur: peki

***

timur: NABERRR

feza: iyidir sendenn

timur: iyi ben de

feza: sevindim

***

timur: lol atalim mi?

feza: işim var ya

sonra yapalım mı?

timur: peki

***

Evden uzaklara kaçmak için gidebileceğim maksimum yer Cloud 9'dı. Kendime işe verip evden ve okuldan uzaklaşırsam düşüncelerimden de kaçarım diye düşünmüştüm.

Beni zorbalayan çocuklarla arkadaş olan birisinden hoşlanıyor olamazdım.

Bu, eleştirdiğim her şeyin başıma gelmesiydi. Dizilerde, filmlerde gördüğüm ve küfürler ettiğim başrol karakterin şimdi ne hissettiğini daha iyi anlıyordum.

"Feza, dördüncü masa."

Gömleğimin kolunu düzelterek masanın önünde saygıyla eğildim. Müşterilerle ilgilenirken bile zihnimdeki mesai devam ediyordu.

Timur tamamen kötü bir karakter değildi ama hoşlanmak isteyeceğim de son insandı. Bunu durdurma tuşu olsaydı bir saniye düşünmezdim.

Siparişleri dikkatle şeflere ilettikten sonra yeni çıkan siparişleri ise başka masalara dağıttım. Bu döngü saatlerce böyle devam etti, taa ki Timur'u düşünmeyi bile unutacak kadar ve bırak kalbi, bacaklarımı hissedemeyecek kadar yorulunca bitti.

Siyah gömleğimi kırmızı üste bol gelen bir tişört ve siyah kotumla değiştirip çantam sırtımda benden birkaç yaş büyük diğer garsonlarla asansöre bindim.

Asansörün kapıları zemin katta açılırken ensemdeki tüyler diken diken oldu, gözlerimin önünde duran duvara yaslanmış bedene bakakaldım. Elim sırt çantamda yumruk oldu.

"Timur?" Sırtını yasladığı duvardan ayırıp yanıma vardı, o sırada diğerleri birbirlerine temennilerde bulunarak ayrılmış kimi soldaki kapıdan kimi sağdaki kapıdan ayrılmıştı. İkimiz kalana kadar konuşmadık.

"Resepsiyondaki adam burada beklememi söyledi." dedi çevremizdeki herkes çıkınca. Uzaklarda bir yerde telefonla konuşan resepsiyona bir bakış atıp onu soldaki çıkışa yönlendirdim.

"Neden geldin?" dedim pek lafı dolandırmadan.

"Neden geldim..." Bu soruyu kendisine de sormuş gibi ayakkabılarını inceledi. Kafasını kaldırmadan yürüdü biraz, bu esnada ben tamamen sessizliğe büründüğümden konuşmak da istememiş olabilirdi.

"Benden kaçıyor musun Feza?" dedi sokağın köşesini dönünce.

Şaşırmış gibi davranmadım, sessizce yürümeye devam ettim. Timur'a ne söylemem gerektiğini bilmiyordum, düşündüğüm bir sürü şey vardı ve zihnimi toplayıp cümle kurmak işkence gibiydi. Neyse ki durak ilerideydi ve otobüsün gelmesine de beş dakikadan az zaman vardı.

"Konuşmayacak mısın?" dedi bendeki sessizliği fark edince.

"Kaçmıyorum." İstediği cevabı vermiştim ve o da bunu fark etmişti.

piç [bxb, texting]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin