racer | iki

3K 404 103
                                    

...

"Jisung, kalbimi hissetmiyorum." Hyunjin dolu gözleriyle arkadaşına sarılırken önünde ki polisler bir kaç kayıtı kontrol ediyordu. Lee Yongbok dediğini yapmış, Hwang Eunchae'yi bulmuştu. Bulmuştu bulmasına ama oraya karadan ulaşmak zordu. Ya deniz yoluyla ya da hava yoluyla gidilmeliydi. Kaçıran her kimse gemiye götürmüştü minik bebeği. Gemiyi de denizin ortasında durdurarak bulunmayacağını düşünmüştü.

Onun tüm düşüncelerini Lee Yongbok alt etmişti. Sadece on beş dakikalık kısa bir sürede bulmuştu yerini. Şuan tek derdi gecenin bu saatinde nasıl gideceğiydi. Hava yolu daha tehlikeliydi deniz yoluna göre ama yine de deniz yolunu da tehlikeli buluyordu. Gecenin bu saatinde herhangi bir şey yapabileceğini düşünmüyordu.

Elinde ki telsizi cebine yerleştirip Hwang Hyunjin'e yöneldi. Hiç bir mimik barındırmayan yüzüyle tam karşısında durdu. 

"Şimdilik bir şey yapamıyoruz çünkü tam olarak denizin ortasında duruyor."

"O ne demek? Kızımı bir gemide mi tutuyor?"

"Evet. Bu saatte yola gemi çıkartırsak tehlikeli olabilir. Timimi geçtim, kızınız için tehlikeli olabilir. Onu kaçıran kişi bizi fark ederse daha kötü olabilir. Silahı olduğunu biliyoruz. Annenizin ensesine vururken silahını kullanmış."

"Kızımı öldürebilir yani?"

Yongbok istemeyerek de olsa kafa salladı. Jisung gözlerini kapatırken Hyunjin alt dudağını dişledi.

"Ne zaman alabileceğim kızımı? Sapasağlam gelecek bana değil mi?"

"Bunun hakkında size bir söz veremem ama elimden geleni yapacağıma inanabilirsiniz."

Yongbok elinde ki silahı daha sıkı kavramayı bırakıp koltuk altı kılıfına yerleştirdi. Geminin merdivenlerine elini uzatıp sımsıkı tuttuğunda ses çıkarmamaya özen göstererek ayağını merdivene attı. Yavaş yavaş çıkarken sonuna geldiğinde kafasını fazla çıkarmadan etrafa göz attı. 

Oradaydı işte.

Alması gereken bebek ve hesap sorması gereken adam oradaydı. Her köşede bekleyen adamları gördüğünde kafasını çıkardığı gibi eğdi hemen. Buraya tek gelmekle kötü bir şey yapmıştı belki ama ucunda bir bebeğin hayatı vardı. Kalabalık gelmeyi göze alamamıştı bu yüzden.

Geminin ucuna tutunarak ayaklarını serbest bıraktı. Ellerini kullanarak sağ tarafa doğru gitmeye başladı. İlk gözüne kestirdiği adamın arkasına gelene kadar öyle devam etti. Elleri acımaya başlamıştı ama umursamamaya çalışıyordu.

Adamın tam arkasında durarak bacağını yukarı attı. Kendini itip gemiye zorla çıktığında pantolonuna takılı olan silah kılıfında ki çakıyı çıkardı. Sessiz adımlarla dibine kadar girip ağzını kapattı. Adam çırpınmaya başladığı anda çakıyı şah damarı üzerine getirip büyük bir çizik attı. Kendi üstüne kan bulaşmasını istemediği için geri çekilip adamın yere yığılışını izledi.

Öldüğüne emin olduğunda silahını eline alıp susturucusunu taktı. Silahını son kez kontrol edip sırada ki adama yöneldi. Kenarda dikilmiş ortada duran bebeği izliyordu. Yüzünde silik bir gülümseme vardı ama bunu umursamadı. Kaptan köşkünün arkasına yaslanıp derin bir nefes aldı. Sadece iki adam kalmıştı. İki adamı indirdikten sonra Eunchae'nin karşısında ki herifi öldürebilecekti.

Silahını karşısında ki adamın kafasına nişan alıp hiç düşünmeden ateş etti. Susturucu sayesinde hiç ses çıkmazken adam arkasında ki sandalyeye yığıldı. Yongbok beklemeden arkasını döndü. O tarafta ki adamı da sorunsuzca bitirdiğinde en büyük işine döndü. 

Geminin ortasında Eunchae ile oynayan adamın arkasından yaklaşıp tam ensesine dayadı silahı.

"Bende seni bekliyordum komiserim."

Kaşları kalkarken adam güldü. Eunchae'yi kucağına alıp ayağa kalktı. Yongbok son derece dikkatle bir adım geri gidip silahını alnına gelecek şekilde hizaladı.

"Biraz geç kaldın. Doğrusu bu olayın sana verildiğini öğrenince korkmuştum. Malum sıkı dişli bir polissin. Ben seni gece bekliyordum."

"Ama şimdi geldim değil mi? Gece de gelsem bebeği senden alacaktım, şimdi de alacağım."

"O kadar emin olma komiser. Sonuçta dünyanın tanıdığı bir yarışçının kızı benim elimde değil mi? Güç şu an bende."

Eunchae karşısında ki çilli gence bakarken kıkırdayarak ellerini ona uzattı. Yongbok bir an gülecek gibi olsa da dikkati dağıtmamak için ifadesiz yüzünü korudu.

"Çok tatlı değil mi? Dünyanın en suratsız adamının kızı çok cana yakın bir bebek. Geceden beri bana hiç zorluk çıkartmadı. Hatta benimle oyunlar oynadı."

Eunchae gidemediği için dudak büzerken adam gülerek yanağını sıktı. Eunchae onun temasından kaçınıp ayaklarını hareket ettirmeye başladı. Yongbok dikkatini toplamak için son derece çaba sarf ederken Eun gülmeye başladı.

Yongbok'un bakışları ona dönse de silahı hala adamın alnına dayalıydı. İki adım daha atıp adamın diğer eline, Eunchae'yi tutmadığı eline sıktı. Adam acıyla inlerken arkaya doğru gitmeye başladı. Tam denize düşecekken Yongbok tişörtünden tutarak kaldırdı. Eunchae'yi kucağına aldığı gibi adamın omzuna ateş etti. Öldürmese de kan kaybından bayıltabilirdi.

Eunchae'yi yerde ki yastığa yatırıp yakında ki halatı aldı. Adamı sıkı, hareket edemeyeceği bir şekilde bağladı. Daha sonra Eunchae'nin yanına döndü. Üstünde ki ceketi çıkartıp yastığa bıraktı. Eun'u kucağına aldıktan hemen sonra ceketi onun üstüne attı.

Arkadaşlarına haber verirken bir yandan da gemide geziniyordu. Eunchae'yi almış olabilirdi ama her türlü kontrol etme gereği duymuştu. Eunchae aldığı lavanta kokusuyla mayışırken masumca gülümsedi. Etrafı lavanta kokusuyla çevrelenmişti. Minik bedeni yorgunluğa dayanamayıp kendini uykuya bırakırken Felix de kaptan köşküne girerek kapıyı kilitlemişti.

Ekibin gelmesi biraz uzun sürecekti. Bu yüzden onları beklerken Eun'u korumaya almak istemişti..

...

yejundan sonra favım yujindi ama eunchae 2. sıraya yükselecek gibi geliyo

ağlıcam çok güzel

ağlıcam çok güzel

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

-yeis

racer | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin