ASKER 2

1.1K 99 8
                                    

Dünyadaki her şeyi kafana alamazsın.

***

Bazen bir adım geriye atıp büyük resmi görmek gerekiyordu. Kendine, hayatına uzaktan bakarak, neyi doğru ya da neyi yanlış yaptığını objektif bir şekilde görmek gerekiyordu.

Aras geriye doğru bir adım atmamıştı. Büyük resme de bakmamıştı. Doğru olan bir şey yapmadığını da biliyordu. Ama neyi yanlış yaptığını, adının Aras olduğundan çok daha iyi biliyordu.

Ateşler içinde kavruldu yüreği ekrandaki kaşık kadar yüze bakarken. Benim, dedi bunun sebebi. Ben mahvettim, ben yıktım çiçekler açmış bu bahçeyi.

Peş peşe iç çekti hüzün dolu gözlerle, oynatma tuşuna basmadan hemen önce. Bu kızın kendi imtihanı olacağını düşünmüştü ama, kendisi imtihandan sonraki cehennem olmuştu kıza. Ne yapacaktı bunu şimdi?

Aras uçağa binerken ayakları geri geri gitmişti. Ama kalbi, o her geri atmak istediğinde iki adım ileri atmış; dakikalar içerisinde kendisini uçağın camından bakarken bulmuştu. Aras gelmişti. Her şeyin başladığı ve bıçak sırtı gibi kesildiği yere, içindeki büyük huzursuzlukla gelmişti. İyileştiğinin kanıtı olan o buruşuk kağıtla birlikte, dört gün önce, bir ay evvel topladığı valiziyle gelmişti.

Yerin yüzünde sessiz sedasız o yatan kağıt, kış ayının ortasında olmalarına rağmen açık camdan giren rüzgarla titredi kendini fark ettirmek istercesine. Ama Aras onu görmedi. Onun derdi başkaydı.

Geleli bu kadar az zaman olmasına karşın, Aras'ın gelmesi, karargahı çalkalayan en önemli haber oldu. Tanıdık olan veya olmayan tüm bakışların kendi üzerinde olduğunu görebiliyordu Aras. Çenelerin hepsi o geçerken açılıyordu. Aras bundan, hayatında hiçbir şeyden olmadığını kadar rahatsız oluyordu. Ve eğer geldiği ilk gün, Binbaşı'yı görmek istediğinde reddedilmeseydi; öfkesini zapt etmesi bu kadar zor olmazdı.

Suçları olmamasına rağmen, iki birinci dönem askerini, sırf ona bakıyorlar diye azarlamıştı. Hemen ardından, soğuk onu kendisine getirsin diye çıktığı bahçede, yine bakışların hedefi oldu diye, bahçedeki on on beş kişi kadar askeri beşer tur koşturmuştu o soğukta ve gecenin onunda, evet. Yetmezmiş gibi, kendisini tanımayan bir alt rütbeliyle de bunun yüzünden kavga etmişti.

Aynen öyle olmuştu. O karargah, daha ilk gününde, bu terör adamın geldiğini, en derinine kadar hissetmişti.

O hariç.

O orada değildi.

Herhangi bir koridorda, bir köşe başında, bir eğitim salonunda veya bahçede hiç fark etmez; onu görecek diye aklı gitmişti Aras'ın. Gitmişti gitmesine de, belki onu görebilir umuduyla gece yarılarına kadar deli gibi aranmıştı da. Fakat çabaları boşaydı, çünkü kız yoktu orada.

Görevdeydi.

Bunu, ikinci gün sıkıştırarak sorduğu bir bilgisayar mühendisliği askerinden öğrenmişti. Ve bununla birlikte bu askerden, başka şeyler de öğrenmek istemişti Aras. Pek etik olmayan şeyler.

Gittiği günden bugüne kadar, onunla ilgili ne kadar görüntü varsa hepsini bulup getirmesini emretmişti. Bunu istememeliydi. Bunun yanlışlığını sekiz yaşındaki bir oğlan bile bilebilirdi. Çünkü bu, kişisele tecavüzdü. Artık kendisine ait olmayan bir şeyi istiyordu çünkü.

Oğlan da buna önce çok şaşırmıştı o yüzden de. Bu yüzbaşı ne istediğinin farkında mı, ifadesiyle bakmıştı Aras'ın yüzüne. Ardından nazikçe reddetmeye çalışmıştı. Fakat Aras diredi ayaklarını. Öyle bir Deccâl'e dönüşmüştü ki bu cevap karşısında, asker başka şansı olmadığını gururu incinerek anlamıştı.

ŞAFAK AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin