"Kimsenin bahçesi zorla yeşermiyor.
Bazen bunu hatırlamak gerekiyor:
Kimsenin bahçesi zorla yeşermiyor."***
Bir çığlık duydu. Gözleri şak diye, sanki uyumuyormuşçasına ardına kadar açıldı. Yüz üstü yattığı yatakta, diz üstü oturur pozisyona geldi ve emin olmak için etrafı dinlemeye başladı. Ağlama sesi kulağına ulaştığında, daha beyni ve uzuvları ne oluyor diyemeden ayağa fırladı.
Hastalığı ona çevikliğinden bir şey kaybettirmemişti. Saniyeler içerisinde katın diğer ucundaki kızın odasına vardı.
Kapıyı düşüncesiz ve gürültülü bir şekilde açtığında, kız da aynı anda ayağa fırlayıp pencerenin önünde saldırı pozisyonu aldı. Bir süre sessizlik içinde bakıştılar.
Aras kızın uykusunun hafifliğine mi şaşırsındı, kendi çığlığına uyanmayıp da kapının sesine uyandığına mı şaşırsındı, kızın muhtemelen gördüğü kabustan ötürü bıçaklanmış gibi çığlık atmasına mı şaşırsındı bilememişti; o yüzden kaşlarını kaldırmış ve anlamaya çalışarak bakmıştı kızın yüzüne.
Kız terliydi. Dışarıdaki sokak lambasının güçsüz ışığının vurduğu yüzünde ter ışıl ışıl parlıyordu. Göğsü hızlı hızlı inip kalkıyor ve gözleri tehlike ararcasına Aras'ın üzerinde geziyordu.
"Kabus mu gördün?"diye sordu biraz sonra kız onu incelemeyi bırakıp, bakışlarını yatağına çevirirken. Gözleri tekrar Aras'ı buldu. Birkaç saniye Aras'ı inceledi ve ağır ağır sallandı başı. Aras onun, bunun hakkında konuşmak istemediğini hissetti. Üzerinde durmak istedi ama gözlerinin kendinden başka yerlere bakmasından memnun olmadığı için vazgeçti.
"İyi misin şimdi?"
Kızın keskin bıçak gibi bakışları ona dönünce, gözleri Aras'ın kalbine battı. Alındı birdenbire. Sanki kız ona bunu sormaya ne hakkın var dermiş gibi bakmıştı. Sanki ona vurmak ister gibi bakmıştı. Aras tükürüğünde boğulacak gibi olmuştu o an, çünkü bu gerçek bir tepkiydi. Ne kaybolup gitmişti, ne de hayal etmişti Aras bu tepkiyi.
"İyiyim."dedi kız ama, Aras onun sesinde yine ima olduğunu düşündü. Alt dudağını dişlerinin altına alırken kaşları çatıldı. Kız ona tepki mi veriyordu? Peki kız ona neden tepki veriyordu? Yoksa...
Hatırlıyor muydu?
Kız onun sorusunu duymuş gibi yüzü soğudu. Bakışları düzleşti ve üzerinden ayrıldı. Aras buna fazla anlam yüklemek istemedi.
"Bir şey olursa-"diye başlamıştı ki, kız böldü onu.
"Olmaz." Kızın bakışları yine aynı keskinlikte yüzüne dikildi. Sanki Aras sülalesine çirkin bir imada bulunmuş gibi, tehditkar bir tondaydı sesi. Bunu dışardan birisi anlayamazdı. Sadece soğuk bir ses, derdi duyan biri belki. Ama Aras anladı. O zaman kızın gerçekten hatırlıyor olabileceğine ihtimal verdi. Gözlerini kısıp yüzünün her bir zerresini gözleriyle deşti.
"Hatırlıyorsun."
Kızın kirpikleri böyle bir şey beklemiyormuş gibi peşpeşe kapanıp açıldı. Bu da gerçek bir tepkiydi. Kızın gardı yoktu şimdi.
"Neyi?"diye sordu sanki gerçekten anlamıyormuş gibi. Aras başını yana eğip gözlerini eşeledi bu kez. Hatırlamıyor mu?
"Beni." Aras kıza doğru bir adım attığında kız kaşlarını çattı. Bu da gerçek bir tepkiydi.
"Yaklaşma."diye mırıldandı geriye doğru adım atarken. Şimdi biraz ürkek gelmişti gözüne Aras'ın. "Korkma."diye mırıldandı yumuşak bir sesle ama kız duvara yapışana kadar geri gitmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞAFAK Asker
General Fiction"Komutanım."dedi Üsteğmen alçak perdedeki bir sesle. İstemiyorum, dememişti ama bu seslenişi bu anlama geliyordu. Elini kaldırdı Komutan. İtiraz etmesine izin vermedi. Kaşlarımı kaldırdım. İtiraz edemiyor muyduk yani, bir şeyi istemiyorsak? Buranın...