ŞAFAK 14

4.1K 243 129
                                    


Hiç yaşadınız mı bilmem. İnsanın ayakları yere değmeden, sanki uzay boşluğunda veya midesinin oralarda bir sihirle yürüyormuşsunuz gibi hissedersiniz. Duvarlara gülümsediniz mi hiç? Gözlerinizin önünde bir sürü güzel hatırayla, bir duvara bakıp sırıttınız mı? O anı durdurmak isteyip bir daha asla akmasını istemediğiniz oldu mu? Deliler gibi dans etme isteğine karşı koymanız gerekti mi peki?

Hayatımda ilk kez, ama ilk kez tüm bu sorulara evet diyebilirdim. Hatta, kendimi bile şaşırtarak gözlerimden kalpler fışkırmasına bile müsaade edebilirdim. Evet, iğrençti. Ama umurumda bile değildi. Gerçekten iyi hissediyordum. Cidden.

Yüksek akımda elektrik yemişim gibi irkilerek uyandığımda, karanlıkta nerede olduğumu anlamak biraz zor olmuştu. Anılar yavaş yavaş beynime doluşurlarken yanağımı yasladığım Aras'ın elinden kafamı kaldırdım. Gözlerimi önce kızarmış ve muhtemelen uyuşmuş eline, ardından yüzüne çevirdim. Masum suratına ağzımda yarım bir gülümsemeyle bakarken ne kadar çok yol kat ettiğimizi düşündüm. Daha dün gibiydi Binbaşı'nın odasında eğitmenimin o olduğunu öğrenişim. Kavgalarımız, itaatsizliklerim, krizlerim ve hayal kırıklıklarım. Geleli yaklaşık 3-4 ay olmuştu neredeyse ve bambaşka biri olmuştum. İçimden akan bir heyecan ve normal bir gencin sahip olduğu duygular yeşermişti içimde; biliyorsunuz, öncesinde iflah olmaz bir manyaktım.

Ve tüm bunların sebebi karşımda yatıyordu. Ya da tüm bunların en büyük sebebi, desem daha doğru olur. Çünkü asla ama asla, Dedemin, Ahmet Bulut'un, Berkay'ın ve Nil'in desteğini görmezden gelemezdim. Özellikle Nil'in, her ne kadar ondan bunu beklemesem de ve istemesem de; hasta olduğum sıralarda yanımda olmasının değeri çok büyüktü. Onu sürekli Selin'le karşılaştırıp duruyordum ama bu yaptığım kibirden başka bir şey değildi. Selin ve Nil aynı şartlarda ve aynı kulvarda değillerdi. Hayat standartları dahilinde Selin'in de belki bunu yapabileceğini düşünmeye başlamıştım son zamanlarda.

Nil biraz saf bir kızdı. Gerçekten beni seviyorsa, Binbaşı'nın emirlerini yerine getirmenin benim açımdan iyi olacağını düşündüğü için yapmış olabilirdi bazı şeyleri. Belki ben bile onun yaptığını yapardım.

Elimi yavaşça Aras'ın elinden çektim. Homurdandı ve başını zorlukla diğer tarafa çevirdi. Sırtı acıyor olmalıydı. Pişmanlıkla baktım ensesine doğru. Gitmemeliydin işte, diye konuştu iç sesim. Sana yanlış dedik burada. Yaklaşıp 9 milyar kere. İçimi çekip kendi kendime göz devirdim. Pişmandım işte, daha ne kadar vicdanım azap çekecekti böyle?

Ellerimi kaldırıp uykudan şişmiş gözlerimi ovalarken yavaşça ayağa kalktım. Biraz gerindikten sonra kapıya doğru ilerledim ve bunu yaparken nasıl burada bu kadar uzun süre kalmama izin verebildiklerini merak ettim. Çünkü ben buraya girdiğimde sabah saatleriydi ve şu an dışarısı alacakaranlıktı.

Kapı beni gördüğü anda aralanırken esnedim. İlerleyip koridora çıktım ve arkamı dönüp bu tarafa dönük olan yüzüne son bir kere baktım. Ona uyutucu falan yapmış olmalılardı, öyle derin uyuyordu. Kapı kapanırken hastalıklı gibi üzüldüm. Bu biraz sorun olabilirdi, çünkü ondan uzak olma fikri şimdi hiç hoşuma gitmiyordu. Bu normal mi?

"Çıkmışsın?"dedi Nil sorar gibi. Normal olup olmadığımı sorgularken duvara dalıp gitmiştim, geldiğini görmemiştim bile. Ona dönüp başımı onaylarcasına salladım. "Duş alıp geri geleceğim."diye açıkladım. Der demez yüzünde sıkıntılı bir ifade belirdi. Felaket iz komink.

"Şey,"dedi gözlerini yerlerde gezdirip açıklamanın en basit halini düşünür gibi. "Ney?"dedim sabırsızca ve biraz da kaygıyla. Gözlerime bakıp gergin dudaklarla bir çırpıda söyleyiverdi. "Binbaşı seni çağırıyor ve muhtemelen Aras Üsteğmen yaralı olduğu için sana yeni bir eğitmen atayacaklar. Sınavlara çok az kaldığı için derslerinin aksamasını istemiyor ve sanırım biraz da müfredatın gerisindeymişsiniz..."

ŞAFAK AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin