ŞAFAK 12

5.8K 283 196
                                    


Bahadır Sağlam-Herkesler Tanır

"Söylesene,"diye mırıldandı fısıldar gibi, yanağını yanağıma sürterek, yoğun bir sesle. Dikkatli dikkatli baktım yüzüne. "Bana ne yapıyorsun böyle?" Nefesimi tuttum. Şaşkınlık tüm hücrelerime yayılırken yutkundum. Ona ne yapıyordum ki? Dudaklarını çevirip yanağıma uzunca bi süre bastırdıktan sonra gözlerini açarken geriye çekildi. İrislerini ilk önce dudaklarıma, sonra öptüğü yanağıma, ardından gözlerime çıkardı. Hareleri, bu zamana kadar onda hiç rastlamadığım bir hüzünle çevrelenmişti. Sanki sorsam ağlayacak gibiydi. Şaşkınlığımı silip kaşlarımı çattım.

"O ne demek?"diye sordum hafifçe kıstığım gözlerimi, yüzünün her bir santimetresinde gezdirirken. Kötü bir şey söyleyecek olduğuna dair kuvvetli bir hisle kavruluyordum. Üzecek miydi beni? Dehşete düşmek üzereydim, yapma be.

Gözleri yüzümden tereddütle ayrıldı sanki, pişmanlığı görür gibi oldum bakışlarında. Başını eğip bir adım geriye attı, belimden çektiği an boşluğa savrulmuşum gibi hissettiren ellerini cebine atıp ayaklarının üzerinde yaylanırken bakışlarını geri yüzüme kaldırdı. Yüzünde gördüğüm tek şey ifadesizlik olmuştu şimdi.

Dehşete düştüm.

Beni delirtmeye çalışmıyorduysa şu an, başka ne yapıyordu bilmiyordum. Gözlerim seğirdi. Dudaklarım titredi ve ellerim yumruklar haline geldi. Ne oldu şimdi? Düşündüm. Ardı ardına ihtimaller sıraladım gözlerime onunkinin aynısı bir ifade koyarken. Ve hiçbir ihtimal, tam olarak onun bana yaptığı bu psikolojik savaşı karşılamadı. Beni kullanmıyordu, hayır. Bana karşı hisleri vardı, evet. Ama bununla ilgili bir problemi de vardı. Benden uzak kalmaya çalışıyordu ama bazen karşı da koyamıyordu. Kafamı karıştırıyor, sonra hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.

Omuz silkti sadece soruma karşılık. Alt dudağını üst dudağının üstüne sarıp, umursamaz bir ifadeyle baktı yüzüme. Kör olsa anlardı yalan söylediğini. Tek kaşımı kaldırdım hayal kırıklığı gözümden silinirken. Bakışlarımı yüzünden çekip onunkinden daha inandırıcı bir şekilde omuz silkerek, "Öyle olsun."dedim arkamı dönerek.

Eğer ben de Hilalsem, ağzından burnundan getirirdim bunu.

**

Bazen gerçekten çok yoruluyordum. Bu fiziksel değildi, keşke fiziksel yorgunluğu tercih edebilseydim ama değildi. Kafamın içinde bir harp dönüyordu ve artık taktik peşinde koşmak beni çok yıpratmıştı. Bunca zaman kendi çabalarımla hayatta kalmaya çalışmak ve yaşamak omuzlarımda her geçen gün büyüyen bir yüktü. Ve artık o kadar bunu taşımak o kadar zordu ki, bu yükün altında ezilip ölmeyi diliyordum. Bazen.

Bazen de bu yüke kızıyordum. Benim sırtımda olduğu için. Sonra da diyordum ki, kimseye ihtiyacım yok. Yaşamak için, bir şeylere tutunmaya ihtiyacım yok. Gurur duyuyordum kendimle. Çünkü sırtımdaki yük kendimden başka bir şey değildi ve ben kendimi kendim taşıyabiliyordum. Muhtaç olmadan.

Bazen de, şimdi olduğu gibi, yükü paylaşmanın kolaylığını görüyordum ve paylaşmak istiyordum. Şimdi bir ailem vardı. Dedeme biraz daha güvenebilirsem onunla paylaşırdım bir kısmını ve diğer aile üyelerine belki sonra da. Ahmet Bulut hariç, o bir gerizekalı.

Ve Aras.. Onun için, içimde bir yerler yanıyordu. Bana karşı bi şeyler hissettiğini biliyordum, bir kız bir erkeğin nasıl yaklaştığını içten içe daima anlardı. Onu da anlıyordum. Bu sevmeyen birinin değil, sevdiği halde sürekli bir engele takılıp düşen birinin hareketleriydi. Ve onun kendine karşı koyamamazlığı.

ŞAFAK AskerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin