"Çok özledim be psikolog."
Masal'dan
Hep aynı şeyleri tekrarlayarak dalga geçiyordu sanırım benle. Bunun başka bir açıklaması olamazdı. Ama oyun oynama sırası bu sefer bendeydi. Bu keyfi de ona kaptıramazdım.
Karşımdaki koltuğa oturduğunda ayağa kalkmıştım ben de. Gidip yanına oturduğumda ne kadar şaşkın da olsa yüzündeki gülümseme büyümüştü. Gözlerimi gözlerine dikip konuşmaya başladım.
- Neyimi özledin mesela? Anlatsana biraz.
- Her şeyini güzelim.. Her şeyini.
Dedikleriyle bakışları dudaklarıma doğru inmişti.
- Göz temasını kesme benimle!
Bağırmamı beklemiyordu ki sıçramıştı birden.
- Tamam psikolog. Nasıl istersen.
Diyerek aptal bir tavır sergilediğinde sinirlenmiştim. Dışa vurmamak adına derin bir nefes alıp kalkmıştım ayağa.
- Ee ne anlatacaksan anlat da git hadi işim gücüm var.
- Bu kadar kibar(!) kovamazdın psikolog.
- Adım var benim. Dikkat edersen sevinirim bundan sonra.
- Yok artık. Bu mu cidden muamele?
- Ne muamelesi Mert? En baştan başlıyoruz işte.
Dediğim cümleyle yaklaşmıştım iyice.
- Sivas'ta ilk çarpıştığımız an gibi.. En baştan başlıyoruz.
Artık etkim altındaydı sadece. Büyük ihtimal sağlıklı bile düşünemiyordu şuan. Ama bu kadar da keyifli olması sinirlerimi bozmuyor değildi.
Boyun girintime eğildiğinde derin bir nefes alıp kokumu çekmişti içine. Çekilmemek için zor tutuyordum kendimi. Yaptıkları gözümün önünden yine geçmişti. Belki de aynı bu şekilde aldatmıştı beni. Mide bulandırıcıydı.
Gözlerim dolduğunda sonunda geri çekilebilmişti. Gözlerimin dolduğunu belli etmemek için yukarıya baktığımda daha iyiydim artık.
Normal halime döndüğümde uzattığı ele anlam verememiştim.
- Yeni tanıştığında insanların elini sıkarsın ya hani..!
Dediğiyle kendime gelip sıkmıştım uzattığı eli.
- Fenerbahçe A Takım Spor Psikoloğu Masal Bayındır ben!
Yüzündeki gülümseme büyüdükçe kendimi bağrınmamak için zor tutuyordum.
- Fenerbahçe A Takım Futbolcusu Mert Hakan Yandaş. Çok memnun oldum 'psikolog'.
Psikolog kelimesini bastırarak söylediğinde derin bir nefes alabilmiştim sadece.
- Ben de.
- Ne sen de?
- Şansını fazla zorluyorsun! Hadi yok mu senin işin gücün!? Çıkabilirsin!
- Tamam psikolog. Sakin. Buna şükür artık bir şey demiyorum. Görüşürüz güzelim.
Göz kırpıp çıktığında tutamamıştım artık içimdekileri. Sessizce ağlamaya başladığımda yine çalmıştı kapı. Güçsüzce gelmesi gerektiğini söylediğimde kapıda görünen Altay'ın ta kendisiydi.
Hemen içeriye girdiğinde koşmuştu resmen yanıma.
- Masal.. Noldu? Hani çok iyiydin? Bu mu yani? Kendine bunu yapmak için mi buradasın güzelim?
Yere çömelmişti benimle göz teması kurabilmek için. Elleri elimdeydi. Bu adam gerçekten mükemmel biriydi.
Ellerimdeki ellerini sıkıp iyi olduğumu belirttiğimde konuşmaya başlamıştım.
- Yok bir şey kaleci. Sadece ufak bir sinir boşalması diyelim.
Hafif gülümsediğimde o da aynı gülümsemeyi takmıştı yüzüne.
- Ufak.. Hadi öyle diyelim Bayındır. Antrenmanım bitti benim. Bir şeyler içmek ister misin güzelim? Ya da şu daha güzel bir teklif olacak dur dur.
Dediğinde kahkaha atmıştık ikimizde. Daha sonra lafına devam etmişti.
- Antrenman sonrası kahveme eşlik eder misiniz psikolog?
- Şeref duyarım efendim. Nerede içeceğiz bu mükemmel kahveyi?
- Biraz uzaklaşalım diyorum buradan? Uygun mudur?
- Uyar uyar tabi de.. Benim çıkmama daha iki saat var Bayındır.
- İşte bu olmadı. Ama olsun burada takılırız iki saat biz de canıımm.
- Nerede takılırsınız kaleci anlayamadım?
Karşımdaki koltuğa oturduğunda eliyle de işaret etmişti aynı zamanda.
- Bak tam burada küçük hanım. İki saat boyunca ben anlatırım sen dinlersin.
Göz kırptığında ben de göz devirmiştim ona.
- Bu tam olarak neyin göz devirmesi acaba? İşini yapacaksın kızım işte aaa..!
- Haklısın aslında.
- Haklıyım tabi. Başlıyorum anlatmaya hazır mısın?
- Hazır olalım bakalım Bayındır. Dinliyorum.
- Psikolog. Ben bir aşık olmuşum. Üf yani.
- Olma kaleci olma. Yapma bunu kendine iyi değil.
- Ya aşık olduğum iyi geliyorsa? O zaman da aynı şeyleri söyleyebilir miyiz?
- Bilemem. İyi geliyor gibi de geliyor olabilir. Çok aldanma insanlara. Sonra aldatıyorlar falan işte.
- Aa biz yine başa dönmüşüz psikolog ama. Alırım bak uçak biletini yarına hiç düşünmem.
Kafamı masaya koyup derin bir iç çektim. Daha sonra kafamı geri kaldırdığımda konuşmaya devam etmiştim.
- Hadi hadi iyiyim ben ne saçmalıyorsun? Bana aşık olduğunu belli etme bu kadar kaleci. Şımarırım.
- Şımar zaten. Onun için belli ettim. Yoksa imkansız bunları bilmen.
Diyip göz kırpıp eklemişti.
- Hadi çıkalım ya. Sıkıldım ben. Bir şey olmaz ilk günden. Hiç çayın kahven de yok. Boş boş oturtuyorsun beni burada aa.
- Bizde çay kahveyi gelen getirir koçum. Talha öyle alıştırmıştı yani en azından. Sen de hiç icraat yoksa ben ne yapayım aa.
- Beni de Talha'yla karşılaştırmazsın yani başkan. Darıldım gücendim.
Dediğinde gülmeye başlamıştım.
- Talha'm bir tanedir deme öyle. Hadi çıkalım ya çok boş yapmaya başladın Bayındır.
- Vay be şu geldiğimiz hale bak.
Önden çıktığımda arkamdan çıkıp kapatmıştı kapıyı.
Arabaya geçtiğimizde radyoyu açıp hareket ettirmişti arabayı. Orman yoluna girdiğinde mükemmel bir yere gideceğimiz şimdiden belli olmuştu.
Bağıra bağıra şarkı söylerken bir yandan da kolumdaki fuları çıkartıp elime aldığımda açtığım camdan çıkartmıştım elimi.
İşte tam da şuan tüm yaşadıklarımdan sonra nefes aldığımı hissetmeye başlamıştım.
~son kısımda aldığım vibe beni biraz yükseltti diyebiliriz ahshahsh
ŞİMDİ OKUDUĞUN
seni severdim || mert hakan yandaş
Fiksi Penggemar'seni severdim ve sana rağmen yine severdim.'