0.4

1.2K 78 14
                                    

Diğerleri görevdeyken kulede hiçbir işe yaramadan oturmak çok canımı sıktığı için somurtarak sıkılmadan izleyebileceğim sayılı filmlerden olan "the it"  izliyordum. Patlamış mısırlardan avucuma doldurup ağzıma tıkarken Tony ve diğerlerine içimden saydırmayı ihmal etmedim.

İki yıl önce ölümden dönmüş, ve o günden sonra bir buçuk yıl gibi bir süre kâbuslarıma ev sahipliği yaptığı için uykusuz kalıp geceleri çatıda ayı seyretmekle geçirmiştim. Ekip ilk hafta beni bulamayıp her yeri ararken Stark sakinleşip Jarvis'e sormayı akıl etmişti ve beni bu sayede bulmuşlardı.

O günden sonra ne zaman oraya çıksam kâbus gördüğümü anlarlar ve ben göreve dönmek için bir kez daha şans kaybederim.

Zevkli olan tek kısmı Bucky'nin bana eşlik etmesiydi. Herkes uyurken o hissetmiş gibi yanıma gelir, hiç konuşmasa da varlığıyla beni rahatlatır, korkularımı dağıtırdı. O zamanlarda ona karşı duygularım oluşmaya başlamıştı zaten ama aşk olduğundan emin değildim çünkü onun da aynı duyguları hissettiğinden emin değildim.

Ama artık gözlerinde bana her baktığında neden fırtınalar koptuğunu artık anlıyordum. Bulutların dağılıp dolunayı rahat bırakmasına engel olmaya çalışıyordu.

Tam o sırada Jarvis Steve, Bucky ve Natasha'nın geldiğini haber verince ayağa kalktım. Bu kadar erken, görevi tamamlamış olamazlardı.

Kapıyı kırarcasına açtıklarında hayretle onlara doğru koştum. Bir şey olmuştu.

Bucky'nin kolundan tutan Steve ve Natasha'ya endişeli bir bakış attım. "Ona ne oldu? "

Mavileri beni bulduğunda yüzünün her santiminden acı çektiği belliydi.

"Hipnoz altına alındı ve geçmişte yaşadığı şeyleri binlerce kez daha yaşadı." diyen Steve'le bir küfür savurdum.

"Peki Wanda onu rahatlatmanın bir yolunu bulamadı mı? "

"Denedi, " dedi Natasha. "Ama onu saldırgan hâlinden sıyırıp buraya getirmemize olanak sağlamak dışında pek bir etkisi olmadı. Aslında böyle düşününce bayağı bir yardımı olmuş."

Peki ne için buraya getirmişlerdi? Daha kötü olabilirdi.

Natasha, "Senin odana bırakıyoruz." deyince kalp atışlarım hızlandı. "Biz görevdeyken ona en iyi sen bakabilirsin." sonra göz kırpmasıyla, eğer Bucky acı içinde olmasaydı sırıtabilirdim.

Onlara yardımcı olmak adına odamın kapısını açtım. Yavaş bir şekilde yatağıma bıraktıklarında zaten zar zor açık olan bilinci kapanmış, kısa süreli olduğunu tahmin ettiğim bir uykuya dalmıştı.

Ona düşünceli bir bakış atarken, Steve'in elimi tutmasıyla gerildim. Natasha'ya kısa bir bakış attığımda onun da gerildiğini görmüştüm.

"Bucky'ye göz kulak olabileceğine inanıyorum Carmen. Ama tek yapman gereken ölmemek. "

Gözlerimi kısarak ona baktığımda arkadaşı için korktuğu kadar benim için korltuğunu da net görebiliyordum.

Gergince gülümseyip yavaş bir şekilde elimi ellerinin arasından çekip, "Dikkatli olurum." dedim.

Bana kafasını sallayıp Natasha ile kuleden çıktıklarında Bucky'ye döndüm. Derin bir nefes alıp ayakkabılarını çıkardım dikkatlice. Şu anda yatağımın üzerinde terlemiş bir Bucky vardı.

Rahat olmadığını tahmin ettiğim giysileri üzerinden çıkarmıştım. Ama pantolonunu ellememiştim, kalp krizi garantili olduğu için.

Gerçi hâlâ kalp krizi geçirmem ihtimali mevcuttu çünkü yatağımda artık belden yukarısı çıplık bir Bucky vardı.

Her ne kadar onu bu şekilde saatlerce izlemek istesem de üzerine atlamamak için kafamı iki yana sallayıp odadan çıktım.

Mutfağa girip yarım saatte üstümü başımı una bulayarak pizza yapmayı başardığıktan sonra fırına koyup odama girdim.

Bucky hâlâ uyuyordu. Hemen banyoya girip on beş dakikalık bir duştan sonra odamdaki diğer her şey gibi siyah olan havlumu üzerime sarıp banyonun kapısını açmıştım ki karşımda Bucky'yi görünce son anda çığlığımı engelledim.

"Bucky?" sesimin titrek çıkmasıyla içimden kendime sövmeye başladım.

Saldırganlaşma ihtimal aklıma geldiği an, kıyafetlerimi baynoya götürmediğim için pişmanlık duydum. Umarım onunla dövüşmek zorunda kalmazdım.

"Ne yaptığını sorabilir miyim acaba?"

Kendine gelmiş gibi kafasını iki yana sallayıp gözlerini kaçırdı. Önümden çekilip yatağa doğru ilerlediği zaman rahat bir nefes verip dolabıma doğru ilerledim. Siyah iç çamaşırı takımı, şort ve şortumun gözükmemesini sağlayacak uzunlukta siyah bir tişört aldım.

"Neden yarı çıplak bir şekilde yatağında uyandığımı merak ediyorum."

Banyoya ilerlerken, "Daha rahat olacağını düşünmüştüm." dedim ve pizzanın yanmamış olmasını umut ederek hızla giyindim.

Tekrar çıktığımda ise şaşkın şaşkın yatağımda oturup etrafı izlemesine aldırış etmeden fırını kapatmaya koştum.

Kesinlikle yanmamıştı ve enfes kokuyordu. Çıkarıp biraz soğuması için bekletmeye karar verdim. Bu sırada da Bucky'ye yemeğin hazır olduğunu söylemek için tekrar odaya girmiştim ki on saniye içerisinde yok olduğunu gördüm.

Lanet olsun.

Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin