"Bu arada az kalsın unutuyordum. Sana bir hediyem var."
Loki'nin bana uzattığı küçük kare şeklindeki kutuyu açtım. İçinden bir kaktüs çıktığında ben Loki'ye gülümserken diğerlerinden hoşnutsuz homurtular çıktı.
"Hadi ama, dikenli bir ot mu? Ciddi misin? Ona bir kaktüs mü getirdin? "
Anlamadım, neden kaktüsü küçümsüyolardı ki şimdi?
"Evet" dedim homurdanan huysuzlara bakarak. "En sevdiğim bitkiyi bilecek kadar beni tanıdığı için bana bir kaktüs getirdi."
Loki bana gururla bakarken Tony yüzünü buruşturdu. "Ben seni tanıyorum."
"Öyle mi?" diye sordum gözlerimi kısarak. "O zaman sevdiğim ikinci çiçek ne?"
Loki gülerken Tony birkaç saniye düşündü. "Gül?"
Kafamı iki yana salladım.
"Menekşe?"
"Hayır, yaklaşamadın bile."
Diğerleri de tahmin etmeye çalışmıştı. Her kafadan farklı bir teori çıkarken dışarıyı seyreden Bucky bize bakmadan, "Yok," deyince hayretle ona baktım. "Sevdiği tek çiçek kaktüs."
"Bu doğru olamaz, illa ki bir çiçek seviyordur. Yani kim sevmez."
Ona hayranlıkla bakakalırken, "Doğru," dedim. "Başka sevdiğim bir çiçek türü yok."
Natasha gülümseyip gözlerini kısarak Bucky'ye baktı. "Peki sen bunu nereden biliyorsun."
"Sizin aksinize yakınımdaki insanları iyi gözlemliyorum. Şu ana kadar odasında ve bulunduğu yerlerde ona ait gördüğüm tek şey Loki'nin her ziyarete geldiğinde bıraktığı aptal kaktüsler."
"Ah, kolaymış aslında."
"Hey, hediyelerim aptal değil seni moron."
"Ama anlamıyorum nasıl olur da başka çiçek sevmezsin?"
Diğerleri hâlâ söylenmeye devam ederken ben Bucky'ye bakmaya devam ettim. Ona baktığımı farketmiş gibi göz göze geldiğimizde gözlerini devirip dışarıyı izlemeye devam etti.
_______
Nefes nefese uyandığımda üzerimdeki tişört bile cildimi yakmaya başlamıştı. Bu yüzden boğazından tutup tişörtümü yırtarak bedenimden ayrılmasını sağladım. Ama işe yaramamıştı.
"Kâbusların tekrar başlamış."
Korkuyla sesin geldiği yöne döndüğümde duvara yaslanıp beni izleyen Bucky'yi gördüm.
"Sen, " dedim zorlukla ama nefes alamıyordum. Tırnaklarımı,boğazımı delip biraz hava girmesini ister gibi derime geçirirken bana yaklaştı yavaş yavaş.
"Carmen, geçti." dedi ensemden tutup nazikçe göğsüne yapıştırırken. Ellerini saçlarımda gezdiriyor, burnunu kafama sayayıp saçlarımın kokusunu içine çekiyordu. "Güvendesin, benimlesin."
"Sana şarkı falan söylememi beklemiyorsun değil mi?"
Yeni yeni düzene giren nefeslerimin arasından yorgunlukla güldüm. Sonra gözlerimden birkaç damla yaş aktı. "Boğuluyorum Bucky."
"Orada ne gördün bilmiyorum ama boğulmuyorsun. Benim yanımdasın, güvendesin. Bana inanıyor musun?"
Kafamı aşağı yukarı salladım yavaşça.
"Uyuyamayacağımı biliyorsun değil mi?"
Derin bir nefes aldığını duydum.
"Öyleyse biz de birlikte vakit geçiririz, tıpkı eski günlerdeki gibi."
Fikir arar gibi etrafına baktı. Sonra bir şey aklına gelmiş gibi bıkkınlıkla nefes vererek bana döndü. "Birazdan yapacağım şeyi sabah olunca unutuyorsun koca bebek, tamam mı?"
Ne yaptığını merak ettiğim için tereddüt etmeden kafamı aşağı yukarı salladım.
Duvarımda asılı olan kasetlerden birine uzanınca aklına gelen şeyi anlamıştım ve bu heyecanlanmama neden olmuştu. Üzerinde pim stones~we have it all yazılı olan kaseti kasetçalara takarken, "Bazen yüz yaşında olanın ben değil de sen olduğundan şüpheleniyorum."
"Ne var yani eski şeyleri seviyorsam?"
Bana doğru gelirken, "Ama sevdiğin her şey eski." dedi. Sonra ne dediğini farketmiş gibi yüzü puslanmış bir ifadeye büründü. "Yani gerçekten, eski olan her şeyi seviyorsun."
Elimden tutup kendine çektiğinde beklemediğim için göğsüne çarpmıştım. Gülecek gibi olduysa da kendini tutup ellerini belime koydu. Sözleri duyunca ben de kafamı göğsüne yasladım.
"There was fire around us
So I should have known why, ""The touch of his hands were as cold as his eyes
So don't you tell me we weren't hypnotised""The print was so small, I didn't understand
He cut our thumbs and placed a feather in our hands
Told us we would see all our dreams and plans unfold""Our hearts we have sold for diamonds and gold
But hey baby, take a look, we have it all"Ben şarkıya küçük mırıldanmalarla eşlik ederken onun bir eli belimden yukarı çıkıp saçlarımı okşamaya başlayınca istemsizce gözlerimi yumdum. Öyle huzurlu hissediyordum ki.. .
"All my life I've been heading for hell
And never had I thought I'd drag you down as well
I just couldn't resist what he was trying to sell""There's glory ahead, but our love will be forgotten
If my heart was still mine, I would go to the bottom
And apologize to you until the day it went rotten""But haven't you heard hearts turn to dirt
Along with the rest of your body?
It's all claimed by the earth
It will fade and it will wither
But gold, it will never
And hey baby, don't you know diamonds are forever"Normal zamanda bile dinleyince kurduğum senaryolar eşliğinde kalbimi hızlandıran şarkıyı şimdi Bucky ile birlikte dinliyordum. Şu ana kadar gördüğüm rüyalardan daha güzeldi bu. Daha gerçek...
"Hear me, can you hear me?
I am calling out to you for the last time""Our hearts we have sold for diamonds and gold
But hey baby, take a look, we have it all""And haven't you heard hearts turn to dirt
Along with the rest of your body?
It's all claimed by the earth"Şarkı bitince Bucky beni yatağıma yatırmış ve kendisi de yanıma uzanıp beni göğsüne çekmişti. Tıpkı benim ona yaptığım gibi. Saçlarımla oynayıp iyice mayışmamı sağlarken gözlerim kapanmak için bana işkence ediyorlardı.
Uykuya dalmadan önce söylediğim son şey ise; "O duvardaki şarkıların hepsinin seni hayal ederken dinlediğim şarkılsr olduğunu bilmiyorsun değil mi"
Artık biliyordu sanırım...
Bölümler uzamaya başladı neden bilmiyorum
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "