Diğerleri babam olduğunu söyledikleri adamı bulmaya çalışırlarken Nat, Steve ve benim etrafım sarılmıştı.
"Natasha, dikkatli ol."
Steve'in fısıldayarak söyledikleriyle gülümseyerek ikisine bakmıştım. Bu ikisi son zamanlarda bir farklı davranıyorlardı birbirlerine ve ben gizli bir ilişki içinde olduklarından şüpheleniyordum.
Evet, etrafımız silahlı adamlarla çevriliyken bile kafam başka şeylere çalışıyordu...
Gözlerim Bucky'yi ararken bir anda yüzümü sıyırıp geçen bıçakla neye uğradığımı şaşırmıştım.
Şu an yüzümün sapasağlam durması, beni kolumdan tutarak, bir köşedeki duvara yaslayan Steve sayesindeydi.
Yüzlerimiz arasında az bir mesafe varken rahatsız hissettim kendimi. Bir hamle olmasa da kendimi Bucky'ye ihanet ediyormuş gibi hissediyordum.
"Sana da dikkatli olmanı söylememe gerek var mı?" diye sorup bir süre gözlerime baktıktan sonra aramızdaki mesafeyi açtı. "Aklın bir karış havada geziyorsun."
"Bucky'yi arıyordum," dedim gözlerimi kaçırarak. Hâlâ benden hoşlanıyor olması düşüncesi Natasha ile aramıza soğukluk girebilmesi ihtimalini ortaya çıkarıyordu ve bu istediğim son şey bile olamazdı.
"Orada." dedi birkaç kişiyle dövüşen Bucky'yi göstererek.
O sırada arkadan Bucky'nin sırtına bıçak saplayan adamla dehşete düşerek, "Hayır!" diye bağırdım. Belki onu çok etkilemezdi ama boşluğunu buldukları an öldürene kadar saldırırlardı.
Öfkeyi parmak uçlarıma kadar hissederken onlara doğru ilerledim. Normalde kontrolümü kaybedince oluyordu ama bu sefer bilerek zihinlerine uzanıp katlanamayacakları bir acıyla yüzleştirmiştim hepsini.
Bir süre hepsi acıyla boğazlarını kanatırcasına çığlık attıktan sonra burunlarından, ağızlarından ve kulaklarından kan gelmeye başladı. Sonra birden çığlıklar kesilimce öldüklerini anlamıştım.
Hızla gücümü kontrol altına almaya çalışırken endişeyle Bucky'ye koştum.
"İyi misin?" diye sorduğumda bana gülerek karşılık vermişti. Ağzının ortasına bir tane çakasım gelse de iyi olduğu için rahatlamıştım.
"Söz konusu Bucky olduğunda bu kadar tehlikeli olduğunu bilmek ürkütücü." diyen Steve'e göz kırparak, "Bu yüzden asla konuyu Bucky hâline getirmeyin." diye karşılık verdim.
"Ama bana kıyamazsın, değil mi?" diye sevimlice sordu Natasha.
"İlk sana kıyarım kızım, ne diyorsun?"
Somurtarak gözlerini devirdiğinde gülesim gelmişti.
"Bir dakika susun."
Bucky'nin susmamızı istemesiyle meraklanarak ona baktım. "Duyuyor musunuz?"
"Neyi?" diye sordum anlamaya çalışırken.
"Ağlama sesi geliyor."
Söylediği şeyi duyabilmek için etrafımdaki seslere kulak kabartırken Tony ve diğerleri gelmişti yanlarında baygınlık geçiren bir adamla.
Tony gülerek bana, "Çok kolay oldu." dediğinde derinlerden gelen ağlama sesini daha iyi duyabilmek için işaret parmağımı dudağıma dayayarak 'Sus' işareti yaptım.
O kaşlarını çatarak ne olduğunu anlamaya çalışırken sesin olduğu tarafa ilerledim. "Carmen, bekle!"
Bucky de peşimden gelirken verdiği bekle komutunu duymazdan geldim. Hipnotize olmuş gibiydim, bir anda beynim sadece ağlama sesini takip etmeye programlanmış gibiydi.
Çocuk odasına benzeyen bir odaya giriş yaptığımda şaşkınlıkla etrafıma bakındım. Tam ortada bir yatak vardı ve üzerinde kundakta, daha birkaç aylıkmış gibi görünen bebeğin çığlıkları yankılanıyordu tüm odada.
Bir anda yüzüme doğrultulan silahı farkettim ve o kişiyi kim olduğuna bakmadan can havliyle iterek arkasındaki duvara başını çarpmasını sağlamıştım.
"Carmen, ne yaptın sen?" diye telaşla soran Bucky ile kadını incelemeye başladım.
"Beni vuracaktı."
Karnı hamileymiş gibi büyük duran kadına dehşetle bakmaya başladım. Hamile olmasındı lütfen!
Bucky kadına eğilip nabzını kontrol ederken, "Hamile değil de lütfen." dedim.
Bucky derin bir nefes verirken bana dönüp, "Öyleydi..." dedi ve vücudumdaki tüm kanın çekilmesini sağladı.
Ben hamile bir kadını öldürmüştüm.
Yataktağın üzerindeki ağlayan bebeğe baktım tekrar, sanırım ben hamile olan bir anneyi öldürmüştüm.
Bu gerçek kendimden tiksinmemi sağlarken yine hipnotize olmuş bir şekilde bebeğe doğru ilerledim. Yüzüne düşen battaniyesini çekiştirip, minik yüzüne baktım.
Gözlerinin tıpkı Bucky'ninkiler gibi okyanus mavisi rengine sahip olduğunu farkedince yutkundum.
Minik yüzü kıpkırmızı olmuşken annesinin onu kucağına almasını bekler gibi çığlıklar atarak ağlıyordu, bu yüzden tamamen iç güdüsel olarak kucağıma aldım yavaşça. Ne yaptığımın farkında bile değildim. Sadece yüzünü boynuma sakladım gözlerim dolarken.
Sonra fısıldadım;
"World was on fire and no one could save me but you, It's strange what desire will make foolish people do. I never dreamed that I'd meet somebody like you. And I never dreamed that I'd lose somebody like you."
Gözlerini kapatıp uyuyan bebeğe yanan gözlerimle baktım. Şu an annesinin katilinin kucağında uyuyordu.
Gözlerimdeki yaşları tutamazken yenilgiyle Bucky'ye baktım. Çocuklar büyük zaafımdı ve ben içlerinden bir tanesinin hayatında dönüşü olmayacak bi yara açmıştım.
Bucky ise bana büyülenmişçesine bakıyordu. "Annelik yakışırmış sana..."
Göz yaşlarımın ıslattığı yüzümü farkettiğinde gözlerindeki duygu yerini endişeye bırakmıştı.
"Annesini öldürdüm Bucky." dedim fısıldayarak. Küçücük bir bebeği annesiz bırakmıştım.
Bugün buraya geldiğime de pişman olmuştum. Cenabet gibi nereye gitsem felaketi götürüyordum yanımda. Onlar haklıydı kuleden asla çıkmamalıydım, ama kendi hayatım için değil de başkalarınınki için...
Bucky bana yaklaşıp baş parmağıyla gözlerimin altından süzülen yaşları sildi. "Sen sadece kendini korudun."
"Annesini öldürerek."
"Senin suçun değildi, Carmen. Hem belki de annesi hydra için çalışıyordu, onu annesinden kurtardın belki de."
"Ne olursa olsun onun annesiydi." dedim kızgınlıkla. Bu şekilde düşünüp beni aklamaya çalışması yanlıştı.
Hüzünlü bir şekilde iç çekip yanağımda gezdirdi elini yavaşça. "Zamanı geri alamazsın güzelim. Ama onun geleceğini daha iyi bir hâle getirebilirsin."
"Ama nasıl?" diye sordum gözleri kapalı olunca kirpikleri daha da öpülesi duran bebeğe bakarak.
"Bir hayatı olmasını sağlayarak."
Yaaa bebek
hem de gözleri buckyninki gibi
Olur olur yeriz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hurts To Love You ~Bucky Barnes [Tamamlandı]
Fanfiction"Neden Steve'e bir şans vermiyorsun?" "Çünkü en yakın arkadaşına aşığım... "